0.0

1.8K 91 46
                                    


 

  Ellerini kabanının cebine sokmadan önce yüzündeki maskeyi düzeltti ve kalabalık caddenin içinde büyük bir yalnızlıkla adımlarını hızlandırdı.

   Beynini bir parazit gibi kemiren düşünceler zamanla bir bedene bürünüp birbirleriyle çarpışmaya başlamışlardı.

Buradan gitmeliyim, diye geçirdi içinden bakışlarını insanların üzerinde gezdirirken. Şimdi sırası değil, burada olmaz.

   Kendini salmaması gerektiğinin farkındaydı lakin kabanının cebindeki ellerinin titremeye başlamasını engelleyemiyordu.

Başını iki yana sallarken "Gidelim," diye mırıldandı kendi kendine. "Yalvarırım."

Bedeni de tıpkı elleri gibi artçı dalgalarla titremeye başlarken yönünü değiştirerek köşedeki karanlık sokağa girdi ve yalpalayarak yürümeye başladı, birisi görse büyük ihtimalle sarhoş zannedecekti onu.

"Bir daha bulaşsana ona!" diye birinin  bağırmasını duyduğunda dikkatini oraya yönlendirmeye çalıştı, belki işe yarardı. "Ben yokken mi gücün ortaya çıkıyor?"

Başını iki yana sallayarak işe yaramayacağını anladığında umursamamaya çalıştı, yönünü değiştirerek caddeye geri döndü ve ilerlemeye başladı.

   Kulakları uğuldamaya başladığında ellerini cebinden çıkardı ve kulaklarını kapatarak inledi.

Birkaç insan acıyan bakışlarını ona dokundurdu ve hiçbir şey olmamış gibi ilerlemeye devam etti.

"Sus!" diye bağırdı kalabalığın içinde. "Yalvarırım!"

Titreyen bedeni bir bedenle çarpıştığında sanki bu anı bekliyormuş gibi kendini serbest bıraktı ve dizlerinin üzerine düştü.

"İyi misin?" diye sordu telaşla genç kız ve yüzünün önüne düşen saçlarını geriye itti. "Üzgünüm, acelem olduğu için dikkat edemedim."

"Git başımdan!" diye tısladı genç adam ve avuçlarını yere dayadı, hızlı hızlı soluk alıp vermeye başladı. "Beni yalnız bırak!"

"Ama iyi görünm-" diye itiraz ederken "Git!" diye bağırdı ve başını kaldırarak kızın kahverengi gözlerine dikti bakışlarını. "Def ol!"

   Genç adamın gözlerinde bir şimşek çaktı, ardından gelen gök gürültüsü zihninde yankılandı.

Zihninde bir adam, dudaklarında gülümsemeyle ortaya çıktığında gördüğü ilk yüz bu kızın yüzü oldu.
  
   Kız onunkilerle  aynı renk olan gözlere bir süre baktı ve içinde yeşeren öfkenin sesine yansımasına engel olamadı.

"Hah! Ne halin varsa gör, umarım geberip gidersin!"

Kız ayağa kalkarak ondan uzaklaştı ve dönüp arkasına bile bakmadan kalabalığın arasına karıştı.

"Umarım," diye fısıldadı genç adam ve başını göğe kaldırdı. "Umarım dediğin olur."

   Bir gök gürültüsü kulaklarını doldurdu ve ardından bir yağmur damlası burnunun ucuna, sonra da kirpiklerine kondu.

   Gecenin ıssızlığına tezat olan caddenin kalabalığı, etrafında akıp giderken o çoktan kendi zihnindeki bir odaya kendini kapatmıştı.

   Ay, bulutların ardına saklandı ve genç kız ile genç adamın ilk konuşmasına olan şahitliğini gizlemek istedi.

   Yağmur biraz daha hızlandı genç adamın yeryüzündeki izini silmek ister gibi ve rüzgar daha hızlı esmeye başladı kızın gidişini kolaylaştırmak için.

   Bir ölüm doğdu içinde, kimsesizliğini yalnız bırakmamak için.

Ve bir yaşamın boynuna halat geçirildi, ayaklarının altındaki tabureyi tekmelemek için.

Ve sürpriz! Nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi merakla bekliyor ve okuyor olacağım. Bölümler Sakura bittikten sonra gelmeye başlayacak.
Sağlıcakla kalın!

two sides of the mindHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin