5

4.1K 276 110
                                    

    Gece saatin kaç olduğu bile belli değilken jimin yükselen seslere uyanmıştı. Biri evin içinde bağırıyordu. Dağınık saçları ve şortlu olan pijamaları ile kapıyı açtı. Yüzüne çarpan ışıkla gözlerini ocalarken merdivenlerden aşağıya indi.

Merdivenlerden inen jimini gören jungkook ise ciddi ortamın ortasında sırıtmasina engel olamamıştı. Çünkü 24 yaşında ki oğlan bebek gibi yanına geliyordu.

"Neler oluyor?"
"Sen uykuna dön jimin"
"Tamam"

Ayaklarını sürükleyerek koltuğa uzandı. Jimin hep böyleydi. Uykuluyken ne yaptığını asla hatırlamaz,umursamazdı. Pijamasınin bol ve gömlek olmasından kaynaklanan sebepten dolayı dövmesi gözükecek kadar açılmıştı.

Jungkook kafasını iki yana sallarken,adamlara döndü.

"Eğer o adamı yarın bana getirmezseniz, akşaminda mezarınizi kazmaya hazırlanın. Taehyung sana güveniyorum. Beni yüzüstü bırakma"
"Merak etme jungkook. Bana güvenebilirsin"

İş ortasında patron,normalde en iyi arkadaşlardi. Taehyung jungkook'un yanında en uzun hatta çocukluktan gelen uzun süredir yanındaydı.

"Jimin, yatağına kalk"

Hafifçe mizlanan jimin yerinden bir gram bile oynamadı. Jungkook soğuk ellerini jimin'in belinde gezintiye çıkarmıştı. Pürüzsüz ve beyaz bir teni vardı jimin'in. Vücudunda ki soğukluğu hisseden minik beden irkildi. Kulağına gelen nefes ile de huylanmisti.

"Yerine kalkmalisin küçük. Bu şekilde uyuman yararına olmaz"

Gözleri faltaşı gibi açılmıştı jiminin. Birden ayağa kalkması ve koltuğa düşmesi bir olmuştu. Ayaklarının nerde olduğunu unutmuştu.

"Ben,odaya gideyim"
"Git bari"

Merdivenlerden çıkan jimin arkasını döndü,duvarda asılı olan saate baktı.
Ardından onu izleyen jungkooka döndu.

"Uyumayacak mısın?"
"Uykum yok"
"Seninle oturmanın sakıncası olur mu?"
"İçebilir mısın?"
"Çok iyi"

Paytak paytak çıktığı merdivenlerden inen jimin koltuğa oturdu. Jungkook'un onun bu hallerinden daha çok etkilenirken kendi kendine düşündü..

"Aşk mı? Senin neyine jeon? Yaşamaya çalıştığın bu dünyada öldürdüğün insanları unutup aşka mı tutunmaya çalışıyorsun? Güldürme tanrı aşkına..."

Bardaklar ile oturan jiminin yanina geldi. Kadehin tekini uzattı. Bacak bacak üstüne atmış jimini izlemeye başlamıştı. Minik beden soru sormak için kafasını çevirdiği sırada ona bakan bakan irisleri gördü. Koyu ve etkileyici olan o gözleri..

"Neden beni sevmek için zaman harcıyorsun?"
"Sen neden benim yanımda durmak için zaman istedin?"
"Soruma soru ile karşılık vermek yeni bir taktik mi?"
"Sadece hoşuma gittin park. O gün partide gördüm seni. Karşındaki adamın kim olduğunu bile bilmeden kafa tuttun"
"O adamı tanıyorum"
"Ne?"
"O adamı tanıyordum"
"Nereden?"
"Geçmişimden bahsetmekten hoşlanmam"

Derince soluklandı. Yine geçmişi hakkında konuşacakti. Bu durumu anlayan jungkooksa üstelemedi.

"Her derin nefes aldığında seni öpeceğim. Eğer tek nefeste herşeyi anlatırsan da seni aldığım yere birakacağım"
"Tek nefeste mi? Nasıl anlatmamı beklersin?"
"Bu da senin yapman gereken iş park"
"Pekâlâ"

Jimin başlamak için derin nefes aldığı sırada dudaklarında hissetttigi dudaklar ile donmuştu. Geri çekilen adama baktı.

"He"
"Hm?"

in pain | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin