3

4.9K 317 173
                                    


   Saat 00.00 ve jimin'in telefonu günlerdir olduğu gibi tekrar çaldi. Bu seferde bıkkınlikla açtığı o telefonu kulağına götürdü.

"Daha ne kadar beni aramayı düşünüyorsunuz?"
"Aşka inanır mısın?"
"Ne alaka?"
"Soruma cevap ver?"
"Hayır,yani hiç düşünmedim"
"Seni görene kadar bende düşünmüyordum"
"Beni tanıyor musunuz?"
"Zaman doldu küçük"
"Bir daki-s!ktir. Madem soruyorsun dinle o zaman"

Telefonu kapatır kapatmaz, fişini çekmişti. Artık arayamayacaktı. Yatağına uzandı. Nefesini tuttu. Bu onun 12 yaşında keşfettiği kendini sakinleştirme sekliydi. Küçük...Neden bu kelimeyi daha önce duymuş gibi hissediyordu. Aslında hissetmiyordu,emindi. "Ceket" dedi.

Askılığa koşarak gitti,ceketi aldı. Ceplerini karıştırmaya başladı. Kağıt ve kartvizit vardı.

J.JK SİGORTA

•CEO JEON JUNGKOOK

kartın üzerinde yazan isim. Bunuda duymuştu. Operada. Evet,zaman dilimi çok hızlıydı. Jimin'in telefonları devam edeli 1 ay olmuştu. Aralıksız bir ay boyunca adam tarafından aranıyor,geri kapatılıyordu. Kartvizit dışında da bir kağıt vardı. Açtı,okumaya başladı.

"Beni yakaladın küçük"

Jimin 1 aydır takip edildiğini bile anlamayacak kadar safmiydi. Yada bu adam fazla temiz çalışıyordu. Derince soluklandı. Kağıdı eline  alarak,balkona çıktı. Sigarasını yaktı ve dumanını dışarı üfledi. Kağıda uzun süre baktı, baktı. Bir anlam veremiyordu. Neden birden bire hayatına bir insan girmeye çalışıyordu ki? İzmaritini kağıdın üstünde söndürerek, küllüğe attı.

Görmediği bir şey vardı. Bu karanlıkta görebileceğinden de emin değildi gerçi. Siyah arabanın camı kapandı. Gaza yüklenen ve sırıtan o adamı...

Yatağa giren jimin bu gece uyumak için tanrıya dua etmeye başlamıştı. Nefesini tuttu,uykuya dalmak içinse şarkı açtı.

-

"Jimin, yanıma gel. O gün olanlar için özür dilerim. 1 ay oldu jimin. Lütfen. Abin seni çok özledi. Endişeleniyorum.."

"Telefonlarıma neden bakmıyorsun? Merak ediyorum park"

"Jimin,sinirlemeye başladım. Bu ay çok uzamadi mi? Bugün akşam eve gel. Sevdiğim yemekleri yaptıracağım"

"Beni gece tek başıma bıraktığın için teşekkürler kardeşim. Bir daha da beni arama"

Yatağın içinde namjoondan gelen sesli mesajları dinlerken pişmanlığı hat safahaya çıkmıştı miniğin. Lavaboya kalktı. Elini yüzünü yıkadı. Biraz kahvaltı yaptıktan sonra üstünü değiştirerek dışarı, kuaföre gitti. Saçlarını boyatacakti.

"Hoşgeldiniz"
"Merhaba. Saç bakım için gelmiştim"
"Şöyle oturun lütfen"
"siyah olsun" dedi jimin. Mavi rengi seviyordu ama siyah daha ağır basmıştı. Sevdiği rengi kendi ile kirletmek istemiyordu açıkçası. Sarı olan saçlarını açmaya gerek duymadan,rengi hazırlamaya koyulmuştu çalışan. Telefonunla uğraşan minik bedene mesaj geldi.

-"Sarı yakışıyordu. Boyatma"
"Saç rengimdendemi haz alıyordunuz?"
-"Sarının yakıştığını tek kişisin jimin"
"Teşekkürler bay jeon,lakin şuan size yazacak durumda değilim. İyi günler dilerim"

Telefonu kapatıp masanin üstüne koyan jimin, kendini saçıyla uğraşan çalışana bıraktı. Sanırım ona güvenebilirdi.

-

Yaklaşık 40-45 dakikanın ardından saçları biten minik beden,aynaya bakıyordu. Bir patlama duyması ile ayaklanması bir olmuştu. Evet,yine bir kargaşa vardı. Çalışanlar saklanmaya çalışıyordu,lakin jimin'in saçını yapan eleman olduğu yerde soğuk kanliligi ile duruyor,elini belinden çekmiyordu. Şüphelenmisti jimin.

"Siz burda bekleyin, bakıp geleceğim"

Eleman kapıya yöneldiği sırada içeriye silahlı adamlar dalmıştı. Jimin, çalışanların odasına girmek üzereyken kalan elemana göz attı. Diğer kapıyı kilitleyerek, ön kapıya doğru koştu.

"Siz,Ne yapıyorsunuz!?"

Diye başlamıştı söze jimin. Korku vardı elbet ama olaya soğuk kanliligi ile yaklaşmak zorundaydı.

"Park jimin. Sen misin?"
"Evet,benim"
"Bizimle geliyorsun"
"Sebep?"
"Emir öyle"
"İstemiyorum"
"Patron seni bekliyor"

Silahlı adam jimin'in kolunu tuttuğu sırada,jimin'in namjoon sayesinde öğrendiği bir kaç stille,kolu tutup arkasına aldı. Korkuyordu,ciddi anlamda korkuyordu. Ölümden değil, acı çekerek ölmekten korkuyordu.

"Bekleyeceğine kendi gelseymiş"
"Geldim"

Ardından kapıdan gözüken siyah rugan ayakkabılar,uzun ince bacak ve kumaş pantolunlu,beyaz gömleğin üzerinde siyah kumaş ceket ve bir kravatı olan o adam içeri girmişti.

"Güneş doğdu. Ama ben farkına varmadım. Belki güneşten sonra uyandım. Yanı başım da açan çiçeğe hayret bile etmedim. Yaz ayları bana sadece geçmişi hatırlattı. Kuru topraktan bile milyonlarca çeşit bitki yaratıldı. Bense bu yaratılış karşısında hiçbir şey hissedemedim. Gözlerim, duygularım, aklım kapalı; uykudaydım. Neden şimdi uyuyan bu kalbim sertçe atmaya başladı? Neden hissettiğim bu yoğun duygu bana insan olduğumu hatırlattı? Sanki tekrardan yaşayabilirmiş yeniden mutlu olabilirmişim gibi..."

Kapıda ki iri beden içeri geçmiş, elemanın omzuna dokunmuştu.

"İyi işti Taehyung"
"Teşekkür ederim patron"
"Sen gidebilirsin"
"Pekâlâ patron"

Eğilerek çıkan çocuğa karşı da şaşkındı jimin. İyice ona yaklaşan bedene doğru çekildiğini hissetti. Bir adım geri attı,beden ileri geldi. Jimin gittikçe ona nazaran daha büyük olan beden üzerine ilerledi.

"Beni bekletiyorsun jimin"
"Seni tanımıyorum?"

İri ve dövmeli ellerini jimin'in pürüzsüz yüzüne koydu. Okşamaya başladı. Hissediyordu jimin o sıcaklığı,bayılacakmış gibi hissetmesine neden olmuştu ve bu koku. Operada hissettiği tarçın kokusu.

"Sen,operadaydin?"
"Evet,ordaydim"
"Kan?"
"Aşka inanır mısın jimin?"
"Konu bu mu gerçekten?"
"Sorularımin bekletilmesini sevmem"
"İyi de banane"
"Cevap ver jimin"
"Düşünecek vaktim olmadı"
"Seni görene dek bende düşünmüyordum jimin"

İri eller siyah saçları okşuyordu.

"Benim ol jimin"
"Senin olmam için bana ne vadedebilirsin?"
"Para? Mülk?"
"O zaman sizin olamam bay jeon. Çünkü ben sadece mutlu bir hayat istiyorum. Siz bana bunu veremezsiniz."

Bir adım daha geri giden jimin, kilitlediği kapıyı açmış ve kalabalığın arasında kaybolmuştu. Arkasında öylece bıraktığı adam bir santim bile oynamadan yarım ağız gülümsedi.

"İkimiz de tercihlerimizde özgürüz jimin. Ben beklemeye devam edeceğim,sen bekletmeye devam et..."

---------
Jungkook'un giriş kıyafeti, böyle hayal edebilirsiniz.  İyi okumalar :)

  İyi okumalar :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
in pain | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin