Ya ay güneşi görmek isterse? Ya güneş ay'a aşık oldugu için sabah olmazsa? Ya da Bu gecenin zifiri karanlığında güneşi jimin yaratırsa...
Jimin,jungkook'un kolundan tutmuş yukarı kata çıkarmıştı. Herhangi bir odaya girerek, odanın ortasına doğru ilerledi.
"Çok gergin bir gün olacak ha jeon?"
Jungkook kolunu çekmiş ve bir sandalyeye oturmuştu. Kollarını göğsünde birleştirip, karşısında oldukça feminen duran çocuğa baktı.
Bu çocuğu tanımakta zorlanıyordu ama daha onun sırası gelmemişti. Herşeyi ele alacağı sırayı bekliyordu. Şimdilik sadece minik bedenin onunla oluşunu izlemeyi tercih ediyordu.Jimin büyüğün konuşmamasına sinirlenerek oturan bedenin üzerine yürüdü.
"Neden susuyorsun?"
İri cüsseli olanın irisleri küçüğünkine değmişti.
"Yakmak? Ne hakkında bahsediyodun park?"
"Takıldığın yer bu mu?"
"Bana oyun kelimesi yapma jimin. Bu sana benimle düzgün konuşman hakkında ki son uyarım"
"Ya,ya konuşmazsam. Ya daha da eri gidersem?"
İri bedenin sert elleri, miniğin boynuna sarılmıştı çoktan. Jimin'in sırtı duvara sertçe çarptığında ağzından çıkan aci inlemesi ile gözlerini kıstı.
"Başta demiştim sana park. Seni öldürmek benim için sorun olmayacak lakin kim olduğunu öğrenmeden öldürmek içime dert olur"
"B-birak"
"Seni şimdi bırakıyorum ama sonra ki karşılaşma da kendini korumanı tavsiye ederim küçük"
Jungkook jimini tek hamlede yere atmış,odadan çıkmıştı. Jimin öksürmeye başladığı sırada elini sertçe yere vurmuştu.
"S!ktir. Lanet olsun sana jeon jungkook. Ant içerim ki bir gün bunun hesabını sana soracağım"
Yerden kalkarken, telefonun titrediğini hissetti. Cebinden çıkardı,telefona gelen mesaja baktı.
"Sıra sende"
"Yordunuz be. Aman"
Boynunda ki "puding" yazık kolyesini düzelterek aşağıya indi. Son kez jungkook ile göz göze gelip sertçe gülümsedi. Kapıdan dışarı çıktıktan 4 dakika sonra da heryer alev almaya başlamıştı. Jimin ise geldiği motoruna binerek arkasına bakmadan son gaz evine geçmeye çalışıyordu.
-
Aynadan boynuna baktı."P!ç. Neye bulaştım ben böyle"
Boynuna krem sürerek boğazlı kazağını giydi. Esaofmaninida giyerek operaya dönmüştü. Dans etmesi lazımdı. Dans etsin ki bütün acısı aksın gitsin. Ama yapamıyordu. Aklında başka şeyler varken dans edemiyordu.
Sahnenin tam ortasına yatmış, kollarıni iki yana açarak soluklanmaya başladı. Aklına dün geceyi getirerek kendine eziyet çektiriyordu. Birden ağzına o tat döküldü,yeni icilmis sigara ve kırmızı şarap tadı. Elleri istemsizce dudaklarına giderken kendini durdurdu.
"Gerizekalı, saçmalama"
Yattığı yerden kalkarak tekrar eve geçmek için adım atmıştı ki operaya dolan silahlı insanlar yüzünden çıkamamıştı. En son hatırladığı şey ise tanıdık ama isim koyamadığı o yüz...
-
Suratında hissettiği soğuk su ile sıçramış ve iç çekerek uyanmıştı jimin bağlı olduğu sandalyede. Saçlarını sallayarak etrafa göz gezdirdi,heryere iri yapılı,siyah adamlar vardı. Karşısında bacak bacak üstüne atmış oturan namjoon. Bir dakika namjoon mu?
"Günaydın jimin-ah"
"Ha, biliyordum. "
"Aptalsın jimin. Zerre şüphe duymadın. Bende seni elimde oynattım. Patron ben değilim ya"
"Demek şerefsizler böyle oluyormuş. Vay anasını. Ölen kız , kardeşin değildi dimi?"
"Tam 12'den. Öylesine,seni kullanmak için bir kızdı ve sende inandın tabi"
"Her türlü kallesligine okeyimde kendi ellerinle de öldürme be. İçime batar kaşar tarafından öldürülmek"
"Ahah,komik çocuksun jimin ama sen öldürmeyeceğim. Başka bir görev vereceğim. Bu sefer çiyan başını öldüreceksin. Jeon Jungkook'u"
"Benim çıkarım ne?"
"Sen ne istersen jimin. Herşeyi yapma yemin etti büyük patron"
"Bu büyük patronmudur nedir,onun başka adamı yok mu?"
"Var lakin senin kadar ehemmiyetli değiller"
"Tamam,tamam. Halledeceğim lakin jeonun cesesini ben kaldıracağım ortadan. Size sadece onun kanı olduğuna dair bir kanıt getireceğim"
"Kandırmayacagini nerden bileceğim"
"Bunca zaman beni kandıran kişiden bunu duymak.."
"Pekâlâ, çözün şunu"
Adamların jimini çözmesi ile ayağa kalkmıştı minik beden. Adamlar hemen etrafını çevirdiğinde,namjoona baktı.
Biraz dovulmeye ihtiyacı vardı. Adamlara birden saldırmış ama dayak yemeye başlamıştı. Bilerek öyle olsun istiyordu. Herkes durduğunda karnını tutarak ayağa kalktı. Tekrar namjoona baktı. Ağzında ki kanı yere tükürerek konuştu."Ve sende bekle namjoon. Bir gün senin götünü de ateşe vermeye geleceğim"
Ağaçların arasından yola çıkmıştı jimin. Neresi olduğunu bilmiyordu ama jungkook'un evine yakın olduğunu hissediyordu. Çıplak ayakları ile ormanda yürürken ağzına gelen kan ile ağaç dibine kusmaya başlamıştı.
"Ş3refs!z. Milletin götünü toplamaktan bunaldım"
Daha öncesinde gördüğü o evi tekrar görmüştü. Ayağını burkmuştu üstelik. Bu sefer gerçekten bitap haldeydi. Kismeyi kandıracak gücü de yoktu. Kapıyı sertçe çaldı. İçeriden duyulan sesler ile jungkook'un meşgul olduğu ortadaydı. Daha da sert çaldı,elbet biri kapıyı açacakti.
"ŞU KAPIYI BİRİ AÇSIN. BOŞA PARA VERMİYORUM SİZE BEN!"
"Afedersiniz bay jeon. Hemen açıyorum"
Kapının açılması ile minik beden sendelemişti. Gözüne çarpan ışık ile kapattığı gözleri ile başı dönmeye başlamıştı.
"Bay jeon! Burda bir yaralı var. Durumu çok kötü gözüküyor"
"Taehyung ilgilen şununla"
"Sen sakın ol,ben hallederim"
Taehyungun kapıya gelmesi ile bağırması bir olmuştu.
"Jimin! Ne oldu sana?"
"Namjoon,pez3venk. Beni tuzağa düşürdü"
Bunları söylemek için sarfettiği çaba yüzünden tekrar kan kusmustu. Karnına çok mu vurmuşlardi?
"Jimin mi?"
Jungkook'un koşarak gelmesi ile jimin dizleri üzerine çökmüştü.
"Seninle böyle karşılaşmakta varmış ha çiyan başı..."
!Fotoğraftan ufak bir spoi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in pain | jikook
Fanfic"Seni benim yapana kadar takip edeceğim" -silah kaçakçılığı yapan jungkook'un katıldığı partide jimin garson olarak çalışıyordu. Jungkook'un hoşuna giden jimin'in dans etmek gibi bir hobisi vardı ki jungkook'un saklanmak için girdiği opera sah...