2. Bölüm: Yüzleşme

1.2K 97 73
                                    


İyi okumalar. Şarkıyı açıverin bakem :)


İra'nın güncesinden

Bilge iki katlı küçük dublex bir evde oturuyordu. Giriş katında evin içine girildiği zaman ilk önce karşımıza salon, ardından onunla bitişik olan amerikan mutfak, mutfaktan bahçeye açılan bir kapı ve merdivenin yanında da bir oda bulunuyordu. Üst katta da aynı şekilde bir oda ve banyo vardı.

Salonda krem renginde şık iki tane koltuk ve mutfağın tezgahına yakın kısımda da ahşaptan bir masa vardı. O masa mutfakla salon arasına bir şerit çekip odayı ikiye ayırıyordu. Bahçede sallanan salıncaklar ve bir masa daha vardı. Ama bu içeridekinden daha küçüktü. Alt katta olan odada Bilge kalıyordu. Ben evi incelemeye devam ederken Bilge arkadan "Bi gün geleceğini bildiğim için iki odalı bir ev tuttum, ve yukarı da olmayı sevdiğin için sana yukarısını bıraktım. Nasıl buldun beğendin mi evi?" diye sordu heyecanlı bir şekilde. Sesinden nasıl heyecanlı ve mutlu olduğu anlaşılıyordu, onu böyle görünce bende heyecanlanıyor, mutlu oluyordum.  

Ben de ona dönerek "Bayıldııımm, her şey için çok teşekkürler Bilge." dedim, kelimelere bastıra bastıra söylüyordum. 

"Asıl ben teşekkür ederim, artık abim beni o kadar sık kontrol etmeye gelmeyecek, biraz rahat bir nefes alabilirim." dedi gülerek. 

***

Saat akşam yedi olmuştu ve odama ancak yerleşebilmiştim. Aşağı kata indiğimde Bilge odasında kulaklığını takmış resim çiziyordu. Resim çizerken kendini o kadar kaptırırdı ki sanki farklı bir dünyaya gider ve resmi bitene kadar çıkmazdı . Resim benim o kadar fazla yetenekli olmadığım ama Bilge'nin muazzam şeyler oluşturduğu bir alandı. Zaten güzel sanatlar fakültesine de bu yüzden gidiyordu. 

Onu rahatsız etmemek için yavaşça salona geçtim, zaten ne yaparsam yapayım Bilge o resim bitmeden o dünyadan kolay kolay çıkmazdı. Bu düşünce aklıma gelince, istemsizce tebessüm etmiştim. Bir süre sonra midem kazındı, bir şeyler var mı diye buzdolabına bakmaya gittim, ancak doğru dürüst bir şey yoktu maalesef. Derken kapı çaldı, ama tabi ki de Bilge duymamıştı.

Gelen kişi Bilge'nin ağabeyi Özgür'dü. Beni karşısında görünce o da küçük çaplı bir şok yaşadıktan sonra elindekileri yere bırakıp bana doğru gelip kollarını kocaman açarak sarıldı. Sarılmayı, insanların sevgisini ve samimiyetini o kadar çok özlemiştim ki, bu iyi gelmişti. Özgür de her zaman bana karşı bir ağabey şevkatiyle yaklaşmıştı. Bilge gibi beni de bir kardeşi olarak görürdü. Hatta kendi öz ağabeyimden görmediğim sevgiyi Özgür ağabeyden görmüşlüğüm vardı.

Sarıldıktan sonra şaşkın bir ifadeyle "İra, geri mi döndün? Bilge hiç bahsetmedi." dedi. Ben de sevecen bir sesle "Sürpriz yapayım dedim. Malum 18 yaşıma girdim. Artık kimsenin gözetimi altında değilim." dedim. 

"Vayy, şaşırdım gerçekten. Gerçi sen ne zaman bizim beklediğimiz bir hareket yaptın ki!" dedi gülerek ve omzumu hafifçe dürterek. Ardından yere bıraktığı poşetleri aldı ve içeriye girdik.

Bilge de anlaşılan tam resmini bitirmiş, eşyalarını topluyordu. "Abiii, hoş geldin." dedi ve ardından ağabeyine doğru yürüyerek sarıldı ve öptü. Özgür de ona "Nerdesin kızım sen ya, abin gelmiş ortalarda yoksun" dedi biraz sitemkar biraz şakacı bir sesle.

Özgür ağabeyin elindeki poşetler bir sürü yiyecek, içecek ve aburcularla doluydu. Ev alışverişini kimin yaptığı belli olmuştu.

Taç VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin