Kahvaltımı zorla yapmaya çalışırken babamın gözleri üzerimdeydi. 1 haftadır yediğim azarın haddi hesabı yoktu. Üstelik dışarı çıkmama bile izin vermemişlerdi. Yavaşça çatalı tabağa bırakıp ayağa kalktım.
"Afiyet olsun size."
"Bugün okula ben götüreceğim seni." babama doğru bakarak başımı salladım.
"Tamam çantamı alıp geliyorum."
"Kızım?" anneme dönerek söyleyeceği şeyi bekledim.
"Okul çıkışı bir yere uğramadan eve gel lütfen, bir de beladan uzak dur."
"Bela onun göbek adı, bulaşmaz olur mu hiç? Bakalım bugün neler yapacak?" babam aniden araya girdiğinde cevap vermeden öylece yüzüne baktım. Aramızdaki bu soğuk gerilimden nefret ediyordum.
Masada bir sessizlik oluştuğunda hızla odama giderek çantamı koluma taktım. İçeride akmasın diye binbir çaba gösterdiğim gözyaşımı hırsla sildim. Ağlamaktan nefret eden bir insandım. Kendimi toparlayıp hızla kapıya yöneldim. Babam çoktan arabaya geçmişti.
Yol boyunca hiç konuşmadan okula gelmiştim. Arabadan inerken bile bakışlarındaki ifadeden anlıyordum ne söylemek istediğini. Acele ederek arabanın kapısını kapattım. Okulun bahçesine girerek içeri doğru yürüdüm.
Sınıfıma girdiğimde bütün herkesin gözü bendeydi. Sırama oturarak hala bana bakan insanlara "Ne var?" diye bağırdım. Herkes önüne dönerek kendi aralarında konuşmaya devam etti.
Yine birileri belasını arıyordu.
Nazlı hızla sınıfa girdiğinde yanıma gelmişti.
"Yaa çok özledim seni." kollarını boynuma doladığında gülümsemeden edemedim.
"Bende seni özledim valla."
Beraber derse girdikten sonra bütün tenefüs, konuştuğu çocuğu anlatmıştı.
"Ayy yeter Nazlı içim daraldı ya."
"Bir mekana gittik beraber kızım, çok farklı insanlar vardı. Senin o müdürün odasında gördüğün çocukta ordaydı." Söylediği cümleyle elimdeki kalemi bırakarak tekrar onu dinlemeye devam ettim.
"Sen nerede gördün onu?" diye sorduğumda daha da meraklanmıştım.
"Bilmiyorum işte arabayla gittik. Baya şehir dışında bir yerdi." Anlattıkça daha da meraklanıyordum.
"Giyim tarzı biraz farklıydı, yani böyle karanlık bir tip gibiydi." Biz konuşurken biri gürültülü şekilde sınıfa girerek dersin boş olacağını söyledi. Bütün sınıf heyecanla yerinden fırlayıp dışarı çıkmıştı.
"Gerizekalı bunlar." diyerek telefonuma baktım. Öğlene erken çıkmıştık yani.
"Geçen gün çatıda ne işi varmış onun ya?"
"Ne bileyim ya hava alıyorum dedi işte anlattım ya sana da."
"Bir şey sorucam sana." merakla Nazlı'ya döndüm. Yine ne bekliyordu beni acaba?
"Geçen akşam Pars'la bir gece geçirmişsiniz hiç söylemiyorsun?" Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında öylece kalakaldım.
"Ne?"
"Sabah serviste gelirken Eda söyledi. Valla darılıyorum ama bende arkadaşınım senin. Pars'la barıştığınızı neden anlatmadın?"
Sinir kat seviyem yavaşça artarken ellerim çoktan titremeye başlamıştı.
"Ben Pars'la barışmadım, ayrıca Eda'yla yakın arkadaşta değiliz!"
"Nasıl yani Eda yalan mı söyledi?" diye merakla sordu. Bu kız çok saftı gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ChickLit"Tamam yeter zarar veriyorsun kendine." "Herkes bana zarar veriyor ama, çok değersizim." Dedim. Çeneme doğru akan yaşları eliyle silip yüzümü okşadı. "Hayır, sen çok değerlisin." Çaresizce yüzüne bakıp söylediklerini dinledim. "Artık kimse zarar v...