Kafamı sıradan kaldırarak tahtada ders işleyen hocanın ne anlattığına baktım.
Bir sonraki ders sınav olacaktık. Ve ben bütün gece sınava çalışmıştım. Yan sıramda oturan Ayla'nın bakışları da üzerimdeydi.
Ne var der gibi baktığımda yüz ifadesini bozmadan dik dik bakmaya devam etti.
"Berika?"
Hocanın bana seslenmesiyle bakışlarımı Ayla'dan çektim.
"Efendim hocam?"
"Kütüphaneden çalışma kitabını alabilir misin rica etsem?" Başımla onaylayarak yerimden kalktım.
Kütüphanenin yolunu tutarken, koridorun sonunda Dolunay'ın hararetli bir şekilde telefonla konuştuğunu gördüm. Yanına gitsem mi diye tereddüt etmiştim.
"Neyi bekliyorsun?"
Ayla'nın sesini duymamla şaşkınlıkla ona döndüm. Arkamdan sinsice gelmişti şıllık.
"Sen niye dersten çıktın?"
"Hoca sana yardıma yolladı. Başka kitaplarda istedi."
Gözlerimi devirerek merdivenlere yöneldim.
"Yeni hoşlandığın çocuk bu demek, ismi neydi Dolunay mi? Değişik bir isimmiş."
"Sussana! Ne hoşlanması ya salak mısın?"
Omuz silkerek merdivenden çıktı. Arkasından ilerleyerek kütüphaneye girdim. Hocanın istediği çalışma kitabını bulunca bana seslendi.
"Ben birini buldum. Diğer kitapta şu rafta senin önünde." İşaret ettiği yere baktım, ancak burada sadece tarih kitapları vardı.
"Hoca tarih kitabı mi istedi yani?"
Kapının kapanma sesini duyduğumda aniden etrafa bakındım. Çıkıp gitmişti.
"Ne yapıyorsun?" Kapıya doğru gelerek açmaya çalıştım.
"Kusura bakma canım, yaptıklarının cezasını sınava girememekle ödeyeceksin."
Sinirden ellerim titrerken kapıyı daha da zorladım.
"Aç şu lanet kapıyı! Bak eğer böyle bir şey yaparsan çok fena olur. Ağzına sıçarım senin! Aç şunu!"
Ses kesildiğinde çoktan gittiğini anladım.
Allah kahretsin!
Bütün gece bu sınav için çalışmıştım, ve uykusuzluktan ölüyordum.
İlla sesimi duyan biri olmalıydı. Yani kütüphanenin en üst katta olduğunu sayarsak mutlaka biri gelir diye düşündüm. Elimi cebime atarak yokladım, ancak telefonumu sınıfta unutmuştum.
"Kimse var mı? Beni duyan var mı?"
Hırsla kapıyı yumruklarken en sonunda pes edip yere oturdum. Bunu yapacağı belliydi zaten. Benden her türlü intikam almayı kafasında kurmuştu.
1 saat sonra
Sınava girememiştim ve öğle saatine çoktan çıkılmıştı.
Her ne kadar kapıyı yumruklayıp bağırsamda, beni duyan olmamıştı.
"Allah kahretsin!"
Açlıktan ölmek üzereydim ve çok susamıştım. Yerden zorla kalkarak masanın üzerindeki kitapları sinirle yere fırlattım.
Fırlattığım kitap yanlışlıkla küçük bir kutuya çarptığında, kutu yere devrilerek içindeki paketler de yere dökülmüştü.
Şaşkınlıkla yere eğilerek düşen paketleri elime aldım. Hepsi naylon bir poşetin içindeki sigaralardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ChickLit"Tamam yeter zarar veriyorsun kendine." "Herkes bana zarar veriyor ama, çok değersizim." Dedim. Çeneme doğru akan yaşları eliyle silip yüzümü okşadı. "Hayır, sen çok değerlisin." Çaresizce yüzüne bakıp söylediklerini dinledim. "Artık kimse zarar v...