42. bölüm

4.4K 200 418
                                    

Öylece uyuyakaldığımı gözlerimi açınca fark ettim. Etraf karanlıktı ve odada kimse kalmamıştı. Ağrılarımın da öncekine göre daha da azaldığını hissedebiliyordum, en azından doğrularak oturmak daha kolay oluyordu.

Perdelerin uçuşmasına ve hafif titrememe olanak sağlayıp odayı dolduran rüzgar ile beraber ayaklarımı hemen sağıma dönerek yataktan sarkıttım. Yanımda ki lambayı açarken gözüm duvardaki küçük saati aradı. Saat oldukça geçti ve bu zaman dilimi bana sadece iki seçeneği hatırlatıyordu. O yaşıyor muydu yoksa ölmüş müydü? Bunun çoktan belli olduğunu düşünüp yüzümü buruşturdum. Henüz onun ölümüne hazır olmadığımı biliyordum ve her ne kadar yataktan kalkıp içimden onu bulmak gelsede bir yandan ne ile karşılaşacağım korkusu beni yiyip bitiriyordu.

Yorgun gözlerimi yere dikmişken yatağın çarşafını sıktığımı fark ettim. Eğer ölseydi bana çoktan haber verirlerdi diye kendimi avuturken yavaştan kalkmaya çalışıp terliklerimi ayağıma geçirdim ve adımlamaya başladım.

Her bir adımda daha fazla endişe,daha fazla kaygı ve daha fazla stres yaşıyordum. Her zaman çatık olan kaşlarım yine aynı yerine yerleşirken en alt kata inmeye karar verdim. Muhtemelen orada Todorokinin odasını daha kolay bulabilirdim..yada ölüm haberini daha erken alabilirdim.

Karanlık koridorda tek başıma ilerlerken ışığı yanan bir yer görmem ile oraya doğru adımladım. Giriş kısmında bulunan yere geldiğimde yanlızca bir adam vardı.

Bir süre öylece durup düşünürken adam resmi bir tavırla bana doğru dönüp konuşmaya başladı.

Adam: nasıl yardımcı olabilirim?

Bakugou: şey..

Bakugou: Shoto..Shoto Todoroki adında bir hastaya bakacaktım

Bakugou: odası nerede acaba?

Adam: nesi oluyorsunuz?

Bakugou: ben onun..onun sevgilisiyim

Adam bir süre duraksadı ve başını sallayıp önündeki kağıtları eline alarak bir göz attı.

Adam: 56 nolu odada, 2. Katta bulabilirsiniz

Bunu duyduğumda kalbimin ritmi değişirken sadece başımı sallayabildim. Arkamı dönüp anında merdivenlere doğru ilerlerken çatık kaşlarımın yerini hafif gülümsememin aldığını hissederken hızlıca merdivenlerden çıkmaya başladım.

Bakugou:( neyseki..neyseki hâlâ hayatta)

Bu süratli yürüme bir süreden sonra koşmaya dönüşürken çoktan ikinci kata geldiğimi fark etmem ile hızlıca nefes alıp vererek kapıların üstünde yazan sayılara bakmaya başladım.

Bakugou: 48,49..nerede??

Hala ilerlemeye devam ettiğim sırada bulduğum sayı ile tam kapının önünde durup bir süre kapıya odaklandım.

Bakugou:( henüz uyanmamıştır değil mi?)

Bakugou:( uyanınca ona güzel bir yumruk geçireceğim..)

Elimi kapıya doğru atıp derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım ve içeri girip yatakta yatan kişiye doğru baktım.

Bakugou: ...

*Gülümser*

Kapıyı ondan gözümü ayırmadan tekrar kapatırken yanına doğru yürümeye başladım. Alıştığım ifadesiz  yüzü uyurken de olduğu gibi duruyordu ama yakışıklılığından bir şey kaybetmemişti.

Bir sandalye alıp hemen yatağının yanına otururken onu biraz daha izleyip tek elini ellerim arasına doğru alıp biraz okşadım.

Bakugou: sende benim için endişelendin değil mi?

TODOBAKU ( YAOİ FAN KİTABI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin