ü ç

1.6K 154 83
                                    

selam, medyadaki müzik bana Zümra'nın iç dünyasını hatırlatıyor. o yüzden onu da dinlemeyi unutmayın, sizi seviyorum, keyifli okumalar.

"S-Siz?" Ellerim korkuyla titrediğinde yumruk yaptım. Kalbim öyle sert atıyordu ki kendimi bayılacakmışım gibi hissediyordum. "N-ne ol-" Hakan sözümü keserek elini ağzıma kapattı.

"Şşş, sakin ol." Elini ağzımdan çekip bu kez saçlarıma getirdi ve okşamaya başladı. "Demek sen artık orada yaşamayacaksın öyle mi? Demek seni kovdular..." Birkaç saniye daha saçımı okşamaya devam ederken aniden elleri sertçe saçlarıma dolandı ve onları hızla çekmeye başladı. "Bir işi beceremedin mi lan?! Ha?!" Elleri saçlarımı yolarken ben acıyla inliyordum. "Ben sana ne olursa olsun oradan gitmeyeceksin demedim mi?!"

Hıçkırarak ondan kurtulmaya çalıştım. Ön koltuktaki dayım ve sürücü koltuğundaki kuzenim hiçbir şey olmamış gibi öylece izliyorlardı.

"L-lütfen..." Saçlarımı bırakması için yalvaracak duruma gelmiştim. Bedenim zaten hassastı ama saçlarım başka bir hassastı. Çok acıyorlardı.

"Ben sana ne dedim?" Diye korkunç bir sesle fısıldadı. "İşi beceremezsen sonuçlarına katlanırsın dedim öyle değil mi?" Başımla onayladım, gözlerimdeki yaşları umursamadan. "Tamam, o zaman ilk cezan sana derin bir acı verecek bir şey olmalı...ne olsun, ne olsun..." Kendi kendine konuşmaya başladığında korkuyla yutkundum. Elleri hâlâ saçlarıma dolanmış bir hâldeydi ve ben ona doğru eğik bir vaziyetteydim.

"Buldum! Şu küçük kardeşlerinden birisine zarar vermeliyiz bence...Bence Eray olmalı. Sence hangisi?" Kalbim korkuyla attı. Başımı hızla iki yana salladım.

"Lütfen onlara bir şey yapma, n'olur. Bana ne istersen yapabilirsin ama onlara bir şey yapma, yalvarıyorum." Kahkaha attı.

"Sana zaten bir şey yapacağım, küçük Zümra. Bu konuda hiç endişen olmasın. Ama önce kardeşlerin. Yanlış yaparsan onlara zarar vereceğimi söylemiştim. Sözümde durmam gerek, öyle değil mi?"

Bir anda araba durduğunda kapım iki tane siyah giyinimli, büyük vücutlu adam tarafından açıldı. Kollarımdan tutarak beni yere fırlattıklarında, taşa değen kafamla birlikte yeniden inledim ve o anda Hakan'ın sesini duydum.

"İki hafta sonra senin cezanda görüşmek üzere, küçük Zümra. Beni bekle, kapını da açık bırakmayı unutma sakın." Gülerek kapıyı kapattığında araba çalıştı ve hızla hareket ederek gitti.

Öylece ıssız bir yolun ortasında kalmıştım. Araba o kadar hızlı hareket etmişti ki birkaç dakikalık konuşma içerisinde kimsenin olmadığı bir yola girmiştik. Siyah giyinimli adamlar bavullarımı da yanıma atarken kendi arabalarına binerek gittiler.

Issız bir yolda öylece kalakalmıştım. Bu ilk kez mi oluyordu? Tabii ki hayır. Ama beni daha önce hiç böyle hırpalamamıştı. Artık işi batırırsam neler olacağını anlamıştım. Zaten hep anlardım ama bir insanın bu kadar acımasız olabileceğine inanamazdım. Gerçi ben neden bahsediyordum ki? Kötülüğün ortasına doğmuştum. Hakan'ın neden beni seçtiğini anlamak zor değildi.

Yavaşça ayağa kalktım. Sarsak adımlarla yolun sonuna doğru yürümeye başladım. Keşke şansım olsaydı da şu anda bir taksi gelseydi.

Az önce taşa değen kafam yüzünden başım döndüğünde yeniden yere çöktüm. Başımı yanımdaki büyük bavula yaslarken neden bunları çektiğimi düşünüyordum. Neden bendim? Niye?

KARIŞIK HAYATLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin