merhaba, nasılsınız?
yeni kapağı beğendiniz mii?
iyi okumalar.
︎♥︎Zaman okunun belirsiz bir noktasında.
Siz hiç ölmek istediniz mi?
Ben istedim. Çok istedim.
Küçük bir çocukken hayatımın mahvolmasını ben istememiştim. Bana şans verseydiler eğer, her şeyi düzeltmek için çok çabalardım ama ellerimi bağlayan iki sebep vardı.
İlki, her şey başlarken hayattan bihaber, küçük bir çocuk olmamdı. Hakan planını iyi yapmıştı. Söylediğine göre ben ailedeki en zayıf kişi olduğum için beni seçmişti. Haksız diyemezdim. Ben zayıf, güçsüz ve acizdim. Özellikle de 11 yaşında savunmasız bir kız çocuğuyken.
"Yiğenim de bizimle yaşıyor. Ona karşı yaptığın herhangi bir saygısızlığı bana yapılmış sayarım. Oğlum için bunu söylemiyorum çünkü ona bir şey yaparsan zaten cezanı kendisi verir."
Yan koltuktaki Hakan'a bakıp gülümsedim. Bu gülümseme burukluktan öteye gidememişti.
Ben zaten size hiç zarar vermedim ki...
Konuşmak ve ona itiraz etmek istiyordum ama bugün konuşmaya mecalim bile yokmuş gibi hissediyordum. Ağzım açılmıyordu. Tek bir itiraz cümlesi çıkamıyordu.
Öyle kırıktım ki hayata, isyan edecek gücüm bile kalmamıştı.
"Bir daha ne zaman ailemin yanına gidebileceğim?" Sorumla birlikte o da bana döndü. Gözleri bir süre kızarık gözlerimde dolansa da daha sonra bana öfkeli bir bakış attı.
"Onlar ne zaman seni çağırırsa." Alayla güldü ve keyifle arkasına yaslandı. "Ahh, gerçekleri öğrendikleri zaman bu kısmı ballandıra ballandıra anlatırız tamam mı? Çünkü bu oyunda kontrol onların eline yalnızca bir defa geçecek, o da şimdi." Deyip bir kez daha güldü.
Gözümden bir damla yaş aktı ama o görmeden hemen sildim. Nefessiz kalacakmışım gibi hissediyor, yine de hâlâ nefes alıyordum. Kimin elindeydim ben? Nasıl bir psikopattan merhamet bekliyordum? Ne yapmıştım ona da benden bu kadar nefret ediyordu?
İçimdeki öfke katlanarak büyüdü ve aniden ağzımdan çıkanlara engel olamadım. "Sorunun ailemin hangi üyesiyle emin ol hiçbir fikrim yok, ama bir şeyi çok iyi biliyorum." Ona yaklaştım ve işaret parmağımı yüzüne doğrulttum. "Sen küçük bir kızı oyunlarına alet edecek kadar zayıf, aciz ve korkak bir adamsın. İntikamını adaletle almak istemezsin çünkü bilirsin, adalet seni haksız çıkarır. Bu yüzden korkuyorsun değil mi, Hakan? Bu yüzden bana karşı bu kadar acımasızsın. Ama ne biliyor musun? Umarım bana yaşattığın her bir duyguyu, bu dünyada en sevdiğin insan misliyle yaşar da beni birazcık anlarsın."
Benden çıktığına inanamadığım sözler karşısında Hakan'ın kaşları çatılmıştı. Yer yer beyazlaşan saçlarından elini geçirip kahkaha attı. Kahkahası git gide daha da büyürken, korkuyla arkama sinmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Sen kim oluyorsun lan?!" Bir anda öyle bir bağırdı ki... Şoför bile yerinde sıçrarken ben ondan beter bir hâldeydim.
Saçlarımdan sertçe tutarak kendisine çekti ve bir kez daha bağırdı. "Sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun?!" Güldü ve bana biraz daha yaklaşarak saçlarımdaki ellerinin baskısını artırdı. "Sen Özdemir'lerin küçük piçi, patronunun kim olduğunu iyi bil. Beni iyi tanı. Seni yöneteni iyi tanı." Saçlarımdaki elleriyle beni yüzüne bakmaya zorladı. "Sen bizim malımızsın, anladın mı? Biz seni satın aldık. Senin değerin yok. Ailen bile seni bir hiç olarak görüyor. Saçma bir karıştırılma hikâyesine inanıyor, hiç sorgulamıyor bile." Fısıltıyla söylediği son cümleler kalbime bir hançer gibi saplanmakla kalmamıştı, ayrıca yüreğimin tam ortasına kör bir kurşun da yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARIŞIK HAYATLAR
ChickLitAynada kendimi izliyorum ve soruyorum. "Kimim ben?" Zihnim yerinde değil. Kalbim acıyor, gözlerim doluyor. Kısık bakışlarım bazen odağını kaybediyor. Uzun süre de düzelemiyor. Saatlerdir bu banyodayım. Ölüyorum. Ellerim artık kanlı. Ben de artık he...