Merakla ve heyecanla tabletin ekranındaki yazıları okurken ekranda beliren uyarı yazısına bir küfür savurdum.
Şarjınız bitmek üzere. %5
Lütfen şarj cihazınızı takın.
Şarj cihazını arayıp bulmakla vakit kaybetmek istemediğim için uyarı yazısının altındaki tamam butonuna dokundum ve yazıyı kaldığım yerden okumaya devam ettim.
Love_Story'nin hikayesi "BEN"den,
Buğra'nın ağzından dökülen bu sözleri şaşkınlıkla anlamaya çalışıyordum. Benim Kerem'le ne alakam vardı ki bana böyle bir şey söylemişti?
Sırtım hala ona dönüktü. Dönüp ona, aklıma takılan soruları sormayı istiyordum, bu sözlerin anlamını öğrenmek istiyordum ama yapamazdım. Beni bir oyunun parçası olarak kullanan bu iğrenç adamın yüzünü dahi bir daha görmek istemiyordum. Bu soruların cevabına kendim ulaşmalıyım diye düşünerek oradan uzaklaştım.
Kafeye girdiğimde çalışanları gülümseyerek selamladım ve arka tarafa geçerek siyah garson önlüğümü boynuma taktım. Buraya çok çabuk alışmıştım hem iyi kalpli çalışanlar hem de pamuk kalpli patronumuz sayesinde. Erken olduğu için daha müşteriler gelmemişti. Garsonlar, çalışanlar ve şefimiz iki masayı birleştirerek hep birlikte kahvaltı yapıyorlardı.
Şefimizde -Kamil Ağabey- en az patronumuz kadar iyiydi. Kırklı yaşlarında iki çocuğu olan sıcak kalpli bir aile babasıydı.
"Aslı gel kahvaltı yap sende," dedi Kamil abi oturdukları kahvaltı masasından bana seslenerek.
Ona gülümseyerek, "Ben yaptım ama sizinle birlikte çay içebilirim," dedim ve çayımı alıp yanlarına oturdum.
Kamil Ağabey poğaçasından aldığı lokmayı bitirdikten sonra, "Ee nasıl gidiyor hayat?" diye sordu. Tam onun karşısındaydım, gözlerindeki babacan ifadeyle bana bakıyordu. Kamil Ağabey'in sorusu karşısında diğer çalışanların gözlerinin de benim üzerinde toplandığını hissettim. Kafede ki altı garson arasında tek bayan bendim. Benimle birlikte bir de Nazan Abla vardı bayan çalışan olarak, oda mutfakta duruyordu.
Kamil Ağabey'e gülümseyerek, "Güzel, şimdilik her şey yolunda," dedim.
"Alışabildin mi?"
"Yani sayılır..."
Muhabbetimiz hoş bir şekilde ilerlerken diğer garsonlar söz almıştı. Bende o sırada önümde üzerinden çıkan dumanları havaya karışan çay bardağına bakıp dalmıştım. Buraya gelmeden önce yaşadıklarımı düşünüyordum, yolumu kesen Buğra'nın arkamdan söylediklerini...
Aklımda Buğra'dan çok Kerem vardı. Fark ettiğim şey ise bu çocuğun sürekli karşıma çıkmasıydı. Neden bir anda sürekli karşıma çıkmaya başlamıştı ki? Ayrıca Buğra'nın söylediklerinin anlamı neydi? Kerem'le birlikte olduğunda derken ki kastettiği şey neydi? Kafamı iki yana sallayarak bu düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım ve çalışanlarla birlikte oturduğumuz kahvaltı masasını toplamaya yardım ettim.
Müşteriler yavaş yavaş gelmeye başladığında bizde çalışanlarla birlikte iş başına geçmiştik. Gelen müşterilerden birisinin masasına giderek siparişlerini elimde tuttuğum adisyona işaretledim, ardından mutfak bölümüne giderek siparişleri Nazan Abla'ya söyledim ve beklemeye başladım. Kafe bir anda müşterilerle dolmuştu. Siparişlerimi beklerken karınca gibi harıl harıl çalışan garsonları izliyordum. Masalarla mutfak arasında adeta mekik dokuyorlardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dost (Tamamlandı)
General Fiction"Şey bir de daha ismini bile bilmiyorum söylemeyecek misin?" "Gizemli biri olarak kalsam daha iyi değil mi? Telefonun ardındaki gizemli bir ses olarak..." "Peki, madem öyle olsun. O zaman bundan sonra sana DOST diyeceğim." BİR DOST *** İnternette in...