"Alo, dost, nasılsın?" o yumuşak kadife sesi sanki kırgınlıkla dökülüyordu. Halsiz gibiydi. Bir şeylere üzülmüş olmalıydı.
"İyiyim, sen?"
"Bende..." Sözünü bitirdiğinde biraz duraksadı. Sanki söylemek istediği şeyi söyleyememiş gibiydi.
"Ama hiçte öyle gelmiyor sesin. Ne oldu, bir sıkıntı mı var?" diye sordum, güven verici bir ses tonuyla. Kütüphanede konuşulanları duymuş olmalıydı.
"Ben, ben bilmiyorum ama kötü hissediyorum. Neden böyle hissettiğimi de bilmiyorum..."
"Bana neler olduğunu anlatabilirsin. Belki yardımcı olabilirim."
"Şey ben..." diyerek bir süre duraksadı. Telefonda nefes alış veriş sesini duyabiliyordum. Onun bu üzgün ses tonu çok rahatsız ediciydi. "Ben, Kerem'le konuşamadığım için bir sonraki gün yani bugün onun yanına kütüphaneye gittim. Ona nasıl söyleyebileceğimi bilmiyordum ama Buğra'nın söylememi istediği şeyleri ona söyleyecektim. Eğer söylersem belki aklımı kurcalayan o sorulara Kerem'den yanıt alabilirim diye düşündüm. Bunun için karar verdim ve kütüphaneye gittim. Kerem'in yanına gitmek için üst kata çıktığımda Kerem'le Cansın'ın karşılıklı konuştuklarını gördüm. Cansın'ı tanıyordum, o da Kerem gibi Buğra'nın arkadaşıydı, bir kaç kez uzaktan görmüştüm. Konuşurlarken beni fark etmemişlerdi. Cansın'ın söylediklerini duyunca da ne konuştuklarını merak ederek bir köşeye saklandım ve onları dinledim. Cansın Kerem'in onlarla küs olduğunu söylemişti. Bizimle hala küs mü kalacaksın diye sordu, Kerem'se hiç cevap vermiyordu. Cansın konuşmaya devam etti ve beni şok eden o sözleri söyledi. Kerem'in beni sevdiğini söyledi. O an neye uğradığımı şaşırmıştım, bu nasıl olabilirdi diye düşünüyordum bir yandan da onları dinliyordum. Eğer doğru duyabildiysem, Buğra Kerem'in benden hoşlandığını bildiği halde benimle birlikte olmaya devam etmiş, Kerem'se bu olanları öğrendiğinde onlarla ayrılmış. Şimdi yavaş yavaş bazı şeyleri anlayabiliyorum, Buğra'nın o gün bana söylediklerini anlamlandırabiliyorum. Neden Kerem'le birlikte olabileceğimizi düşündüğünü, neden Kerem'le konuşabilmek için benden yardım istediğini... Bu duyduklarımdan sonra büyük şaşkınlıkla onları dinlemeye devam ettim. Cansın Buğra'nın bu iddiaya neden devam ettiğini anlattı. Buğra'nın annesinin kanser olduğunu ve ameliyat için para biriktirdiğini. O an bunları duyduğumda inanmak istemedim. Eğer doğru olsaydı bile bunlar Buğra'nın bende bıraktığı o yarayı temizleyebilir miydi diye düşündüm. Cansın'ın söylediklerine inanmak istemedim. Bunlara inanmadığım için eve geldiğimde teyzemden gerçeği öğrendim, Buğra'nın annesi gerçekten kansermiş. Cansın bunları Kerem'e söylediğinde onu düşündüm, Kerem'i... Onun içinde bulunduğu bu durumu düşündüm. O an ne kadar büyük bir acı yaşamıştı kim bilir. Bu duyduklarımdan sonra hızla oradan uzaklaştım. Şimdi artık ne yapacağımı düşünüyorum ve bunları düşünürken senin de yanımda olmanı istedim. Yardım et bana dost, ne yapmalıyım?"
Sesi öylesine çaresiz geliyordu ki, yardımıma muhtaç olduğunu öyle çok belli ediyordu ki... Ama yapamazdım, bu konuda ona yardım edemezdim, etmemeliydim. Bana nasıl yaklaşması gerektiğine Dost'un karışmasına izin veremezdim. Buna kendi karar vermeliydi. Görüşlerini dost olarak etkilememeliydim.
"Be-ben şaşırdım... Ne diyebilirim ki? Hiç bilmiyorum..."
"Bu nasıl bir şey ya... Çok kötü bir ikilemin içindeyim, ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyorum ve çıldıracağım. Buğra'dan nefret ediyorum, Kerem'den ise..."
Cümlesini tamamlamamıştı. Ne söyleyeceğini o kadar çok merak ediyordum ki. Bu cümlenin sonu ne olabilirdi? Kerem'den ise...
"Ah, kahretsin bilmiyorum..." dedi içinde bulunduğu duruma isyan edercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dost (Tamamlandı)
General Fiction"Şey bir de daha ismini bile bilmiyorum söylemeyecek misin?" "Gizemli biri olarak kalsam daha iyi değil mi? Telefonun ardındaki gizemli bir ses olarak..." "Peki, madem öyle olsun. O zaman bundan sonra sana DOST diyeceğim." BİR DOST *** İnternette in...