Apartmandan çıktığımda bilinçsizce yürüyordum. Bu halde evimin yolunu bile bulabileceğimi hiç sanmıyordum. Varlıkla yokluk arasında evime doğru ilerliyordum. Sanki ruhum bedenimden çekilmişti. Aslı'nın gitmiş olmasına hala inanamıyordum ama inanmalıydım...
O gitmişti. Beni bırakıp gitmişti. Kabuslarıma giren yalanın cezasını yaşıyordum. Küçük bir yalan üzere kurulu olan ilişkimiz bitmişti, artık o yoktu...
"Kerem, kardeşim."
Sesin nereden geldiğini anlamak için arkamı döndüm. Bana doğru yaklaşan Buğra'nın sesiydi bu. Onu gördüğümde gözlerim bir anda nefret ve öfkeyle kararmaya başladı. Her şey onun suçuydu. Eğer o Aslı'yı üzmemiş olsaydı bende Aslı'ya telefonda konuştuğu Dost'un ben olduğumu daha önceden söyleyebilecektim. Onu üzen kişinin arkadaşı olduğum için Aslı'ya yaklaşamamıştım bile. Bu pisliğin arkadaşı olmam her şeyi berbat etmişti.
Buğra bana doğru yaklaşırken bende sertçe yumruğumu sıkıyordum. Bir taş kadar sertleşen yumruğumu hızla karşımda duran Buğra'nın yüzüne indirdim.
"Senin yüzünden!" diyerek bağırdım. Sesim tüm sokakta yankılanmıştı.
Ne olduğunu anlayamamıştı bile. Ben bir yumruk daha indirdim suratına. Bu seferki canını daha fazla yakmış olmalıydı. Benimde amacım buydu zaten, onun canını yakmak. O nasıl Aslı'nın canını yaktıysa bende onun canını yakmak istiyordum.
"Hey!" diye bağırdı öfkeyle. "Neler oluyor?"
Ben ona hala yumruk atmak istiyordum. Buğra benim için bir günah keçisiydi. Bende masum değildim ama her şeyi, onun suçu olarak görüyordum... Defalarca yumruklamak istiyordum onu. Canını yakmak istiyordum.
Öfkeyle tekrar sıktığım yumruğumu suratına indirecektim ki eliyle yumruğumu tutarak bana engel oldu.
"Kerem kendine gel neler oluyor?" diye bağırdı.
Ben hala hıncımı alamamıştım ondan. Diğer elimin yumruğunu sertçe tekrar suratına indirdim.
Dişlerimin arasından öfkeyle bağırıyordum.
"Her şey senin yüzünden..!"
Bu seferde o, canının acısıyla bir yumruk indirdi bana. Yumruk sertçe dudağımın köşesine çarpmıştı. Zonklamalardan dudağımın patladığını hissedebiliyordum. Elimin tersiyle yumruğun geldiği yerden akan kanları sildim. Tekrar yumruk vuracaktım ki bu sefer iki kolumu da arkamdan saran birisi engel olmuştu bana.
"Kafayı mı yediniz siz, ne yapıyorsunuz?" diye bağırıyordu ikimize.
Bu Cansın'dı... Bizi ayırmıştı. Doğrusu beni Buğra'dan uzaklaştırmıştı.
Ben onun kolları arasından kurtulmaya çalışıyordum ama çok sıkı tuttuğu için bunu başaramıyordum.
"Bırak beni..." diye haykırdım.
"Kerem kendine gel. Ne oluyor?"
"Bırak dedim sana!"
Cansın yavaşça bana sardığı kollarını gevşetti. Bende hızla onu kendimden uzaklaştırdım. Buğra'ya olan öfkem hala geçmemişti ama yanlarından ayrıldım. Eve doğru ilerlerken arkamdan seslenişlerine aldırış bile etmiyordum.
Eve geldiğimde kapıyı annem açtı. Oğlunu karşısında perişan bir halde gördüğü içi telaşa kapılmıştı.
"Oğlum iyi misin?"
Anneme sımsıkı sarılarak ağlamaya başladım. Başta birkaç gözyaşım akmıştı sonrasında bu gözyaşlarım hıçkırıklara dönüştü. Ağlıyordum, hem de hıçkıra hıçkıra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dost (Tamamlandı)
General Fiction"Şey bir de daha ismini bile bilmiyorum söylemeyecek misin?" "Gizemli biri olarak kalsam daha iyi değil mi? Telefonun ardındaki gizemli bir ses olarak..." "Peki, madem öyle olsun. O zaman bundan sonra sana DOST diyeceğim." BİR DOST *** İnternette in...