4.BÖLÜM

107 19 2
                                    

Yaren'le eve giderken düşünmüştüm de o çocuk niye beni kurtardı? Cenk zaten bana aşk acısı çektirmemişti çünkü ona aşık değildim. Sadece mutluluklar dilemiştim ve Cenk salağı ona atar yaptığımı düşünüyordu.

Yaren eve geldiğimizi gösteren bir işaret yapmıştı. Yani dürtüklemişti. Mal.

Taksiden inerken o da indi ben,

"Yaren gelme istersen sen bize?" dedim.

"Niye yaa?" diye cırlayınca o da biliyordu eve gelince Umut hakkında yeni teoriler üreteceğini.

"Sende biliyorsun." dedim.

"Lanet olsun ki biliyorum neyse ben gideyim görüşürüz." dedi.

El salladım ve bahçenin içine girdim. Hatice teyzeyi bahçedeki çiçekleri sularken görmüştüm.

"Kolay gelsin Hatice sultan." dedim yanacıklarını öperken.

"Kolaysa başına gelsin yavrum." dedi.

Eve doğru yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdim. Askıya kot ceketimi astıktan sonra odama çıktım.

Biraz laptoptan üniversite araştırmaları yaptım. İzmir istiyordum fakat işin ucunda babam olunca Ankara oluyordu.

Bilgisayarı kucağımdan kaldırdıktan sonra saçımı açtım ve üzerime uzun kollu ince bir kazak giydim.

Benim penceremin köşesi en güzel yerimdi. Orada oturur annemi düşünürdüm.

Pencerenin köşesine oturdum ve bacaklarımı kendime çektim. Aklıma o anlar geldikçe tüylerim diken diken oluyodu.Bir trafik kazası yapmıştık, tatile gidiyorduk.Önümüze çıkan tır babamın sollamasına rağmen önümüze geçip babamın direksiyon hakimiyetini elinden almıştı araba fazla yüksek olmayan bir uçuruma gitmişti ben daha 10 yaşında küçük bir kızdım.

"Annee! Baba beni bırakmayın uyanın."

Ben ağladığım sırada babam kanayan başını tutmuş kalkıyordu benim burnum bile kanamamıştı. Annemin yanına gittiğimde yarı baygın yatıyordu.

"Anne hadi kalksana biz daha tatile gideceğiz, havuza gireceğiz hadi kalk anneciğim beni bırakmazsın ki sen hadi kalk gidelim."

"Hayal, kızım seni çok seviyorum."

"Seviyorsan kalkarsın mızıkçılık yapma anne kalk işte."

"Seni çok seviyorum Mustafa  kızımıza iyi bak sizi çok seviyorum."

"Nazlı hayır gitme bırakma bizi!"

"Anne kalk gidelim işte neden böyle yapıyorsun kapatma gözlerini  baba bişey yap annem gidiyor. Anne!"

Kapamıştı o güzel gözlerini. Babam hep kendini suçlamıştı. Annemi ölümünden kendini sorumlu tutuyordu.

Gözyaşlarımı kazağımla sildim. Ve bu daha çok ağlamama sebep olmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hatice teyze kapıyı açtı ve içeri girdi. Benim ağladığımı görünce yanıma geldi yanıma oturdu.

"Hayal, kızım yapma böyle annen ne kadar çok üzülüyordur biliyor musun?" dedi sesi sonlara doğru kısık çıkmıştı o ben doğduğumdan beri bu evdeydi.Hatice teyzeye baktığımda onun da gözleri dolmuştu.

"Görüyor mudur beni?" diye sordum.

Gözlerinden yaşlar akmaya başladığında,

"Tabii kızım tabii ki görüyordur."

"Duyuyor mudur peki?" dedim.

Ağlayarak söylemem bunları Hatice teyzeyi daha da kötü yapıyordu.

"Duyuyordur kızım." dedi.

Pencerenin camını açtım, beni her zaman duyduğunu söylemişti. Fakat  bu sefer daha iyi duymasını sağlacaktım.

"Anne ben seni çok seviyorum unutma bunu olur mu?" diye bağırdım gökyüzüne doğru. Hatice teyzede beni çekiştiriyodu.

Pencereyi kapattım ve içeri girdim. Gözyaşlarımı silip yatağa oturdum.

"Git biraz hava al istiyorsan kızım."

"Gideceğim zaten sende ağlama Hatice sultan ağlama olur mu?"
dedim ve ona sarıldım, o da bana sarıldı ve odadan çıktı.

Bende evimin yakınında ki parka doğru gitmeye başladım. Bir banka geçip oturdum ve etrafıma aval aval baktım. Yaren'i arasam diye düşündüm ama sonra vazgeçtim. Kalkıp yürümeye başladım.

Parkın çıkışına doğru yürümeye başladım önüme değilde yerdeki taşlara bakıyordum. Yürüdüğüm sırada sert bir şeye çarptım.

"Önüne baks-" lafımı getiremeden yerden kalktım bana çarpan kişi Umut'tu.

"Yine mi sen?" diye homurdandım.

"Ne oldu beğenemedin mi?" diye alayla sordu.

No oldo boğonomodon mo?

Çarpmanın beğenmesi mi olur
salak dedim içimden.

"Uğraşamam senle." dedim ve önüme dönüp yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini hissediyordum. Arkamı dönüp
"Neden peşimden geliyorsun?" diye bağırdım.

"İyi görünmüyorsun." dedi.

"Sanane." diye bağırdım.

"Yürüyelim mi?" dedi.

Bu çocuk çok mu yüzsüzdü yoksa ben mi öyle hissediyordum.

"Hayır." dedim.

"Sormam hata." dedi.

Ve benle yürümeye başladı. Bir banka oturdum o da oturdu. Oflayarak önüme döndüm ve ayağımı sallamaya başladım.
Canım sıkılıyordu.

Umut'ta telefonundan oyun oynuyordu sessizliği ben bozdum.

"Kendinden bahsetsene." dedim.

"Neden?"

"Bahset işte." dedim.

"Adım Umut, Soyadım Aslan 19 yaşındayım. Futbol vazgeçilmezim, o gün gördün zaten yarışmanıza Ankara'dan katılıyorum." dedi ve güldü.

"Sende kendinde bahsetsene." dedi ve bana doğru döndü.

"Adım Hayal, Soyadım Sarıkan 19 yaşındayım. Bende bana ukalalık yapanları yumruklamayı çok seviyorum. Annem öldü babam annemin ölümünden kendini sorumlu tutuyor. Üvey bir annem var.
Bunları neden söylediğumi de bilmiyorum. Ah, neler diyorum ben" dedim ve elimle gözyaşlarımı sildim.

Ayağa kalktım ve tam gidecekken bana sarıldı bende ona sarıldım. Normalde sarılmazdım. Bağırıp çağırırdım, Umut'a yapmadığımı bırakmazdım. Ama çok kötü hissediyordum. İçimdeki ses konuştu.

Sarıl gitsin.

AŞKIN TA KENDİSİSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin