0.5

3.5K 374 370
                                    

Baji

Bir ramencide oturmuş, erişteye kıtlıktan çıkmış gibi saldıran çocuğa tiksintiyle bakıyordum. Chifuyu Matsuno ile ilgili her bir detay, ayrı iğrençti resmen.

Tanrım, ebeveynlerimizin evlenmesini engellemek için onunla çalışacağıma inanamıyordum hâlâ.

"Planın ne?" diye sordum Chifuyu kendisine bir tabak erişte daha söylerken.

Ağzını silip sandalyeye yaslandı. "Öncelikle, onları şikâyet edeceğiz."

Kaşlarımı çattım. "Ne alaka amına koyayım?"

Göz devirdi. "Biliyorum, aptal bir amcıksın ama beynini kullanmak canını korktuğun kadar acıtmaz."

Masanın altından sert bir tekme attım. "Siktirme ulan."

Yine göz devirdi dirseklerini masaya dayadı. Yediği tekme, azıcık bile sikinde değildi belli ki. "Etik kuruluna şikâyet edeceğiz. Bir müdürün velisiyle işi pişirmesi gibi bir durum var."

Bunu ben neden akıl edememiştim ki?

Homurdanarak devam etmesini söyledim.

Gelen eriştesinin birazını yedikten sonra dudaklarını yaladı. "Bu şikayet olayı, düğünün ertelenmesini sağlar. Babamın öylece istifa etmesi mümkün değil. Annen, okulunu değiştirmeye çalışırsa da karşı koyarsın."

Kabul etmek istemesem de Matsuno piçi cidden de zekiydi anlaşılan.

"Tamam," dedim kolyemin ucuyla oynarken. "Pazartesi günü dilekçe yazarız."

Telefonu çalınca bana cevap vermek yerine aramayı yanıtladı. "Biraz rahat ver ulan!" Bana soğuk bir bakış attı. "Evet, yanımda... Evet... Aynen... Siktir git ulan artık... İyi." Telefonunu cebine attı. "Babam."

Dişlerimi sıktım. "Amma da seviyesiz bir evlatsın."

Masanın altından sert bir tekme yiyen ben oldum bu defa. "Senin de örnek evlat olduğun söylenemez, Baji."

Tamam, boktan bir evlattım ama annemle küfürlü konuşmazdım. Tanrım, Chifuyu piçini gebertmemek bile üstün bir irade gerektiriyordu.

Telefonum çalınca bir küfür mırıldandım. Annem arıyordu.

"Keisuke," diye cırladı konuşmama izin vermeden. "Chifuyu ile iyi anlaşmaya başlamana sevindim. Birlikte yemek yiyormuşsunuz hatta!" Kıkırdadı. "Terbiyesizliğini bu seferlik görmezden geleceğim. Chifuyu ile bolca zaman geçirmen beni çok mutlu eder. Kardeş olacaksınız sonuçta."

Ve, yüzüme kapattı. Ulan, şaka mıydı bu kadın?

Chifuyu piçine nefretle baktım. "Bizi arkadaş sanıyorlar?"

Kusar gibi yaptı. "Hayal güçlerini sikeyim."

Yarısına dokunmadığı tabağı önüme çekip eriştelerini yemem karşısında birkaç küfür mırıldansa da kafamı tabağa sokmamıştı. En azından yiyeceğe saygısı vardı.

"Yalandan iyi geçiniyor gibi yapabiliriz," dedi bir anda. "Böylece evden kurtuluruz."

Bitirdiğim tabağı ittirdim. "Nasıl yani?"

Alt dudağını yalayıp sinsi sinsi güldü. "Babamlarla aynı evde takılmak istiyor musun?"

Tiksintiyle buruşturdum suratımı. "Asla."

Hesabı istedi. "Öyleyse, birlikte zaman geçirmekten hoşlanıyor gibi yapacağız. Evden çıkar çıkmaz da özümüze döneriz. Senin gibi bir piçle görülmek bile utanç verici."

Amına koyayım, Chifuyu gerçek bir şeytandı.

Cüzdanıma davranmıştım ki ikimizin hesabını da kredi kartıyla ödedi.

"Bu da neydi şimdi?" diye sordum hırlayarak.

Ayaklanıp saçını karıştırdı. "Babamın parasını sömürmeye bayılıyorum. İyilik yaptığımı falan düşünme yani."

Omuz attım. "Boktan herifin tekisin, Matsuno."

O da bana omuz attı ve sokağa çıktık.

"Birlikte zaman geçireceğimizi sanıyorlar," deyip bir sigara yaktı. "Ortak bir yalan belirleyip dağılalım. Gece yarısına doğru eve geçerim zaten."

Daha fazla plan yapacağımızı sanmıştım ama bozuntuya vermedim. "Aklıma ilk gelen yer Kazutora'nın evi."

Göz kırptı. "O kadar da aptal değilmişsin." Ceketinin yakasını düzeltti ve yürümeye başladı. "Boktan geceler dilerim!"

Onu gebertecektim. Yeminim olsun ki onu mahvedecektim.

böyle bi kurgum varmış...










stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin