3.4

2.8K 313 555
                                    

*önceki bölümü atlamayın*

Chifuyu

"Ciddi ciddi o öküzle ödev yapacağına inanamıyorum," dedi Senju ve göz devirdi. "Sana vurmaya çalışırsa mesaj at da sikeyim belasını."

Kakucho, sevgilisiyle mesajlaşmaya ara verdi. "Baji, arkadaşları mezun olduğundan beri daha uysal. Hele de o saçma itiraftan sonra, uzak durmaya çalışıyordu bizden. Sorun çıkacağını sanmıyorum pek."

Hakkai, beni omzuyla dürttü. "Taka-chan, Baji'nin bunalımda olduğunu söylüyor. Son zamanlarda onlarla da konuşmuyormuş."

İşin aslını bilen Takemichi, omuz silkmekle yetindi. Baji'yle ödev yapmam, okulun yeni gündemiydi ve birbirimizi gebertmemiz için iddiaya girmişti bazı orospu artıkları.

Oysa biz... eğleniyorduk.

Kendisini bana açtığı günden beri, daha yakın ve samimiydik. Sevgi konusu dışında tamamen dürüsttü ve ona sarılarak uyumaktan hoşlandığımı reddedemezdim. Tanrım, çok güzel sarılıyordu.

Uyduğumu sandığı anlarda yanaklarımı öpüyor, beni asla bırakmayacağını mırıldanıyordu. Uyanıkken de her fırsatta sarılıyor, yumuşak öpücükler sunuyordu.

Keisuke'nin ilgisi salt vicdan azabına dayanmıyordu, farkındaydım. Sırf benimle daha fazla zaman geçirebilmek uğruna tüm arkadaşlarını karşısına almazdı yoksa.

O lanet ödevi benimle yapmayı kabullendiği için bile dışlanmıştı çünkü kendi adını orospuya çıkardığı post yüzünden hâlâ başı beladaydı. Arkadaşları, onun beni sevdiğini sanıyordu. Eh, Kazutora da sürekli fişekliyordu onları muhtemelen.

Aslında, ben hariç herkes onun bana düştüğünden şüpheleniyordu.

Telefonum titremişti.

keisuke :
aşırı canım sıkıldı.
işin daha ne kadar sürecek?

Sırıtmamak için alt dudağımı ısırdım. Son üç haftadır sürekli aynısını yapıyordu.

chifuyu :
konum atsana.
gelirim birazdan.

keisuke :
*konum*

Boğazımı temizledim. "Ufaktan kaçayım ben. Şu ödeve devam etmemiz gerekiyormuş."

Senju, ağız dolusu küfürler mırıldanınca sahte bir masumlukla gülümsedim ve Takemichi'nin imalı bakışlarına aldırmadan uzaklaşmaya başladım onlardan. Eski, dökük bir apartmanda toplanmıştık her zamanki gibi ve Keisuke pek de uzak sayılmazdı.

Müziğin ritmine göre yürürken hafiflemiş hissediyordum. Uzun yıllar sonra ilk defa, yüklerimden arınmış gibiydim. Kendimi tamamen kaptırmasam da ona güvenmeye başladığımı reddedemezdim.

Keisuke, benim için gerçekten de çok çabalıyordu. İlgi ve şefkate aç kalbimi besliyor, ruhumu onarmayı deniyordu. Babam bana laf sokmaya çalışınca araya giriyor, onu susturana dek bağırıyordu. Ben de onu annesine karşı koruyordum.

Eski sevgilimin en yakın arkadaşında bulmuştum huzuru. Hayat, resmen orta parmak sallıyordu bana.

Bir bankta oturmuş, kedi seviyordu. Yüzündeki gülüş, şimdiye dek gördüğüm en samimi ifadesiydi. Saçını toplamış, kucağındaki kediyi okşarken kıkırdıyordu.

Kulaklığımı çıkarıp yanına oturdum ve kedinin yumuşak tüylerini nazikçe okşadım. Evde kedi besleyebilmeyi çok isterdim.

"Hiç de sıkılmış gibi görünmüyorsun, Kei."

Kızararak öksürdü. "Bu minik, biraz önce geldi. Cidden çok sıkılmıştım sana yazdığım sırada."

Kedi bizden sıkılana dek onu şımartmış, sonrasında da iki şişe şarap alıp evin yolunu tutmuştuk. Keisuke, izlediği animeyi anlatarak beni güldürmeye çalışmıştı yol boyunca. Anime izlemekten ziyade manga okuyordum ben.

"Yato gibi tanrım olsa keşke," diyordu. "Eşofmanlı tanrı."

Kıkırdadım. "Tanrının mizah anlayışı olduğunu sanmıyorum pek."

Omuz silkip ara sokaklardan birine çekti beni ve yanaklarımı öptü. "Gülüşün çok güzel lan."

Boynuna sarılıp ferah kokusuyla doldurdum ciğerlerimi. "Vıcıksın, Kei."

Belime sarıldı. "Romantiğim ben. Benim gibi romantiğini kolay kolay bulamazsın."

Yeniden güldüm ve uzun bir sarılmanın ardından ağır adımlarla eve vardık. Günün birinde, bu evi ateşe vermeyi ciddi ciddi düşünüyordum. Görkemli bir son olurdu.

Odaya sıvışacaktık ki, piç kurusu önümüzü kesti. "Seninle konuşmam gereken bir konu var, Chifuyu."

Suratının ortasına yumruğu geçirmemek için zor tutuyordum kendimi. "Nedir?"

Keisuke'ye kaydı bakışları. "Hocalardan biri ağzından kaçırdı da öğrendim. Şu mesele hakkında ne biliyorsun?"

[okulunuzdaki öğrencilerden biri, keisuke baji yüzünden ilişkim bitti! onu, bir bar tuvaletinde erkek arkadaşıma sakso çekerken gördüm! onun kim olduğunu bilme sebebim de, geçen seneye dek bu okulun bir öğrencisi olmamdı. bu azgın ibne yüzünden üç yıllık ilişkim bitti, yazıklar siksin. baktı ki matsuno ona yüz vermiyor, ona benzeyen çocukların sikini yalamaya başlamış.]

Hassiktir! Bu konunun elbette ki babamın kulağına gideceğini düşünmemiz gerekirdi.

En umursamaz ifademi takınıp omuz silktim. "Beyinsizin biri, muhtemelen intihara meyillidir, belasını aramış resmen."

Kaşlarını çattı. "Senin işin değil yani?"

Keisuke, hırladı. "Bunun Chifuyu ile ne alakası olabilir ki? Şüphelendiğim birkaç piçi döverek meseleyi halletmiştim zaten."

Sinirlerim bozulmuştu. O postu her gördüğümde sinirlerim bozuluyordu zaten. Keisuke, cidden uçuk biriydi.

En nihayetinde odaya ulaşınca gür bir kahkaha attım. "Bir göt uğruna başına gelenlere bak."

Kızararak homurdandı. "Azıcık bile pişman değilim."

Ona sokulup dudaklarımı onunkilere değdirdim. Belimi kavrayıp alt dudağımı emdi. Hafif sigara tadına rağmen, enfesti dudakları.

"Yarın okul yok nasılsa," dedim yaramazca sırıtırken. "Sızana dek içelim mi?"

Sertçe yutkundu. "Geçen seferki gibi sapıtmak istemiyorum."

Başımı yana yatırıp alt dudağımı yaladım. "Ya ben sapıtmanı istiyorsam?"

Kendi tükürüğünde boğuldu ve öksürük krizine girdi. Tanrım, amma da rezildi.

evde tek kalınca yine bölüm yazdım çünkü niye yazmayayım


























stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin