4.2

2.7K 307 399
                                    

tw : depresiflik, ölüm düşünceleri

Chifuyu

Pervazda oturan, gözleri keder dolu sevgilime baktıkça ruhum kanıyordu. Tanrım, benim yüzümden acı çekiyordu günlerdir ve elimden hiçbir sikim gelmiyordu. Arada bi' neşelense de çabucak düşüyordu modu...

Kazutora embesili kendini hastanelik edeli, yaklaşık iki hafta olmuştu ve o durumu merak etsem bile sessizliğimi korumuştum. Ona yüz verdiğimi zannedip daha fazla sataşır, Keisuke de beni yanlış anlayıp tamamen çökerdi.

Birkaç gün önce, yine Tokyo'ya dönmüştü ve onunla karşılaşmamak için okul dışında hiçbir yere gitmemiştim resmen. Sürekli beni soruyordu birilerine ve neyin kafasını yaşadığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Yanına tırmanıp titreyen ellerini nazikçe kavradım. "Kei?"

Ellerini çekip gözlerini kırpıştırdı. "Evet?"

Yanağını okşayıp çökmüş gözlerine ve morarmış göz altlarına karşın ağlamamak için dudağımı kemirdim. "Hava serinledi biraz. Odaya geçelim mi? Şarap içeriz hem."

"Donarak ölsem keşke." Gözleri doldu. "Senin yerine ben donmalıydım o gece."

Tanrım...

Ona sıkıca sarılıp saçını okşadım. "Sevgilim, biraz da kendi mallığım yüzünden dondum o gece. Tüm suçu üstlenmemelisin."

Titrek soluklarını boynumda hissettim. "Beni şefkate değil, acıya boğmalısın. Çok kötü biriyim ben."

Çığlık atmamak için alt dudağıma geçirdim dişlerimi. Ben bile bu kadar dibe vurmamıştım şimdiye dek amına koyayım be. Zaman zaman sapıtsam da kolayca yenilemezdim acıya ve devam etmenin bir yolunu bulurdum.

"Geçmişi çok da şey etmemek lazım."

Benden uzaklaşıp içini çekti. "Nefret ediyorum kendimden."

Eski zorbam, düşmanım, farkında olmadan bana verdiği zarar yüzünden kahroluyordu. Birkaç ay önce, böyle bir manzarayla karşılaşsaydım sevince boğulurdum ama şimdi...

Keisuke, değişmişti ve onun yıpranmanasına katlanamıyordum.

Yemeğe inmiş, sessizce tıkınıyorduk. Keisuke'nin durgunluğu hakkında tek kelime bile edilmemesi bile içimdeki tiksintiyi katlamaya yetiyordu. Günden güne batıyordu resmen ve annesinin umrunda bile değildi.

"Akşam geç döneceğiz," dedi babam. "Ev size emanet."

Başımı sallamakla yetindim ve onlar gidene dek düşündüm. Keisuke'nin bunalımı, depresyona dönüşmek üzereydi. Arkadaşları, ona siktiri çekmişti ve ona sadece ben yardım edebilirdim.

Koko'ya olan borcunu geçen hafta halletmişti. Bol sıfırlı bir borçtu ve benden para almaya yanaşmamış, figürlerini satmaya niyetlenmişti. Satacağı mağazaya önceden gitmiş, mağazanın sahibine durumu açıklayarak dolaylı yoldan da olsa para meselesini halletmiştim. Keisuke, öylesine dalgındı ki ederinin birkaç katı fazla parayı kazandığını algılayamamıştı bile.

Para, benim için sorun değildi. Reşit olduktan sonra, daha da zenginleşecektim nasılsa.

Aklıma gelen fikirle Keisuke'nin yanağını öptüm. "Ev boşken küvette takılalım az biraz."

Dizlerini kendine daha da çekti. "Beni boğacaksan olur."

"Kei!" diye cırlayıp üstüne atladım. "Kendine gelmelisin artık."

Üstüne tırmanmama aldırmamış, duvarlarla bakışıyordu hâlâ. "Bi' bok olmaz benden."

Karnının üstüne oturup çenesini kavradım. "Kei, yeter artık. Çifte intihar fetişin mi var yoksa?"

Kan çanağına dönmüş gözlerini kırpıştırdı. "Ölmeni istemiyorum. Buradaki tek cehennemlik piç benim zaten."

Kendimi kestiğim gece bile bu denli depresifleşmemiştim...

Tanrım, geçmişteki morfin bağımlılığımı ben bile siklemiyordum pek. Birkaç ay kullanmış, sonrasında da Kazutora sayesinde bırakmıştım. Çok da eşelemeye gerek yoktu. Olup bitmişti işte.

Dolmaya başlayan gözlerime lanet ederek yutkundum. "Kei, lütfen. Yapma böyle. Sana kırgın değilim ki. Bilemezdin."

Aniden doğrulup yumruklarını sıktı. "Sorun da bu zaten, Chifuyu. Seni yeniden mahvedebilir ve bunun farkına bile varamayabilirim."

Beline sarılıp kızaran yanaklarını öptüm. "Sevgilim, bir sorun yaşarsak konuşarak hallederiz. Eskisi gibi yumruklarımızı devreye sokacak değiliz."

Yıllarca yumruklamıştık birbirimizi. Orta okulda yediğim dayakların acısını sağlam çıkarmıştım lisede. Eh, boş yere ellerimi parçalamamıştım sonuçta.

"Keşke bilebilseydim," dedi acı dolu bir sesle. "Yemin ederim ki böyle olmazdı."

Sırtını okşayıp dudaklarını öptüm. "Herkesten sakladım. Kendimi açmayı sevmem pek, biliyorsun."

Başını omzuma gömüp sıkıca sarıldı. "Kendimi asla affetmeyeceğim. Sana yaptıklarım, orospu çocukluğuydu."

Evet, öyleydi ama bunun hiçbir önemi yoktu artık. Ben de ona çokça orospu çocukluğu yapmıştım ama... yine de onunla yarışamazdım. Her seferinde, ilk yumruğu savuran kendisiydi çünkü.

"Birbirimizi seviyoruz," dedim en ikna edici ses tonumla. "Gerisinin hiçbir anlamı yok."

Biraz gevşemiş, kollarını iyice sıkılaştırmıştı. "Bir gün, sana layık birine dönüşeceğim."

Sırtını yeniden okşadım. "Babama yumruğu geçirdiğin gün, dönüşmeye başlamıştın zaten."

Kıkırdadı. "Onu yeniden döveceğim ilk fırsatta."

Biraz uzaklaşıp yanaklarını okşadım. "Küvette takılalım mı biraz? Sevişiriz belki falan?"

Sertçe yutkundu. "T-tamam."

Gür bir kahkaha atıp yüzünün her bir zerresini öpmeye koyuldum. En depresif ruh halindeyken bile oynaşmaya itirazı yoktu.

geçiş bölümü yazmayı sevmiyorum pek ama gerekiyor arada
neyse, bende kaos bitmez ^^











































stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin