9. Bölüm

2.3K 125 34
                                    

Ophelia'nın ağzından...

Hogsmeade güzel bir yer olabilir. Orayı defalarca abimden dinledim. Ama üzgünüm ki merak etmiyorum. Okuldaki tüm öğrenciler gittiler. Bende Dumbledore'dan aldığım özel izinle okulun mahzeninde iksir çalışcağım. Sandığımdan iksir kitabımı aldım ve mahzene indim.

İksirle uğraşmak kafamı dağıtabilir diye umuyorum.

Dün gece kabusumda Sirius'u gördüm. Tekrar ve tekrar bana aşağılık bir zavallı olduğumu söylüyordu. Uyanmak istiyor fakat uyanamıyordum. Birşey beni boğuyordu. Karanlıktı. Nefes alamıyordum. Her yerde aşağılıksın, zavallısın sözleri yankılanıyordu. Sonra birden Sirius'un bedeni bir köpeğe dönüşerek uzaklaştı, karanlık aydınlığa dönüştü ve ben uyandım. Gece boyunca bir daha uyuyamadım. Hiç canım istemesede kahvaltıya indim. Yine boş olan slytherin masasında kahvaltımı yaparken hiç kimseye bakmadım. Kimseyle -ki bu kimse Sirius oluyor- konuşmak, göz göze gelmek istemiyorum.

Biraz bir şeyler yiyip salondan çıktım. Odama gitmek üzere yürürken arkamdan biri seslenince arkama döndüm ve yoluma devam etmem aynı anda oldu.

"Ophelia. Lütfen bekler misin?"

Sesini duymam bile gözlerime yaşların hücum etmesine, boğazıma bir yumrunun oturmasına sebep oluyor. Ben böyleyim işte. Bana ne kadar iyi de davransa o anı unutamam. Aşağılık bir zavallı olduğumu söylediği anı.

"Ophelia lütfen..."

Sesinde acı vardı ama onunla konuşmayacağım. Ona bakamayacağım. O sözlerin bedelini ödeteceğimi söyledim. Adeta kovalamaca oynuyorduk fakat uzun sürmedi. Beni kolumdan tutup kendine çevirdi, iki kolumuda sıkıca tuttu.

"Ophelia bak-"

"Bırak!"

"Ophelia önce din-"

"Bırak dedim Black!"

"Önce dinle!"

"Ne dinleyeceğim?! Yeni hakaretler mi öğrendin?! Onları mı söyleyeceksin?!"

Ağlamaya başlamıştım. Yine sinirimden ağlıyordum. Ağladığımı görünce canımı yaktığını sanarak kollarımı bıraktı.

"Ben... Özür dilerim canını yakmak istemedim."

"Canımı yaktığını mı sanıyorsun?! Alakası yok! Beni tanımıyorsun bile Black. Neyin canımı yakacağını bilemezsin."

Sinirle arkamı dönüp odama yürümeye başladım ki arkamdam duyduğum söz biraz duraksamama sebep oldu. O cümle içinde acı, çaresizlik, ne yapacağını bilememe gibi hisleri barındırıyordu.

"Seni tanımama izin vermiyosun ki..."

Sirius'un ağzından...

Acaba kaymak birasıyla kafayı bulabilir miyim? Ophelia'ya dediklerimi, gözlerimin önünde ağlamasını unutabilir miyim? Benim yüzümden ağlamadığını söyledi fakat inanmıyorum. Kalbini kırdım... Lanet olası bir zavallı benim. Aşağılık olan benim.
Uf Sirius! Salak Sirius! Kaymak birasıyla sarhoş olmayı hangi kafayla düşündün?
İçtiğim kaymak birasının ücretini ödeyerek Üç Süpürgeden çıktım. Bir süre avare avare dolaşıp trene döndüm ve yerime oturdum.

Her ne kadar düşünmek istemesemde Ophelia aklımdan çıkmıyor. Gözlerime bakarak, kinini kusmak isterken akan gözyaşları... Göz pınarlarından çıkıp yanaklarından süzülen o yaşlar benim yüzümden aktı. Abisini sevmeyebilirsin Sirius fakat onu kırmamalıydın.

***

Okulda kalan -geziye katılmayan- tek öğrenci Ophelia'ydı. Yalnız kalmıştı. Kim bilir nasıl zaman geçirdi? Ne yaptı?

SNAPE and BLACKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin