Çapulcular dön.***
Üç hafta hızlıca geçmişti. Biz bu süre zarfında Sirius ile doya doya zaman geçirmiş ve tartışmıştık. Onunla tartışmaktan ne kadar zevk aldığım tartışılamaz.
Şimdi ben eşyalarımı topluyorum. Artık gitme vakti. Tabii nereye gideceğim konusunda kararsızım. Belki Snape ailesine teşekkür edebilirim. Hayatıma muhteşem bir insanın girmesine sebep oldular.
Kitabımı, yatağımın üstünden aldım ve arasında ki fotoğrafa tekrar baktım. Dans maratonunda çektirdiğimiz fotoğraf. Sirius ile ilk fotoğrafımız. Beraber ilk gülüşümüz. Danstan anlamayan bir yeteneklinin, yani benim dans maratonuna katılmak için hırs yapması ve o gece de aradığı aşkı bulması anlatılabilecek bir şey değil.
Gülümseyerek fotoğrafı yerine koydum ve kitabı da çantama yerleştirdim. Daha sonra komodinin üzerinde duran atlıkarıncamı aldım ve sandığıma yerleştirdim.
"Gitmek için bu kadar sabırsızlandığını bilmiyordum."
Sesi üzgün çıkıyordu. Gitmemi istemiyor, biliyorum fakat daha fazla burada duramam. Hem onun da görüşeceği arkadaşları var. Belki Potter'lar da kalır. Her yaz öyle yapıyormuş sonuçta.
Arkamı döndüm ve kapıya yaslanmış Sirius'a yaklaştım."Kalabilirsin veya bende seninle gelebilirim."
Sözleri üzerine gülümsedim. Ne ben kalabilirim, ne de o gelebilir.
"Anlaşmamız 3 haftaydı."
"Ama şimdi durum farklı. Birincisi, o sıralar sevgili değildik. İkincisi, ben 3 haftanın bu kadar hızlı geçeceğini sanmıyordum."
Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Yanından ayrılıp kalan birkaç kitabımı da sandığıma yerleştirdim. Bu kitapları hala okumamış olduğum gerçeği ise apayrı bir konu. Sirius'un yanındayken onu izlemekten, onunla tartışmaktan, onunla bir şeyler yapmaktan başka bir şey istemiyorum.
"Sen burada yatağında uyurken veya birkaç dakika için yanımdan ayrıldığında bile seni çok özlüyorum Ophelia."
"Ah, hadi ama Sirius. Ayrılmıyoruz."
"Ama gidiyorsun."dedi çocuk gibi dudaklarını büzerek. Annesinden şeker isteyen bir çocuk gibi göründüğünü söylemiş miydim?
"Senden gitmiyorum."
Oh oh. Ben kendimi baya bir aşıyorum. Neremden çıktı o cümle doğrusu merak ediyorum. Tamam fazla romantik olmasa da benim gibi bir hödük için gayet de maksimum seviyede bir cümle oldu. Sanırım Sirius'un yüzüne bakmadığım zaman gayet de romantik bir şey olabiliyorum.
Hani bana alkış ya? Egomu tavana ulaştırdım iki saniyede, yine muhteşemim.
Birkaç saniye daha o çocuksu ifadesiyle bana bakmayı sürdürdü. Sonra yüzünden o üzgün çocuk ifadesi silindi ve yerini zafer kazanmış bir çocuk ifadesi aldı. Birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kapattı ve sırtıma dökülen saçlarımı toplayıp omzumdan aşağı bıraktı. Burnunu boynuma dayayıp derin bir nefes aldı. Daha sonra boynuma minik bir öpücük kondurdu.
"Benden gitmene asla izin vermem."
***
Yaz tatili de aynı üç hafta gibi hızlıca geçmişti. Bu süre zarfında yaptıklarım ise; Sirius ile buluşmak, Cissy ve Bella ile mektuplaşmak, lanetlerle uğraşmak ve mugglelara sataşmaktı.
Mesela merdivenlerde denk geldiklerime çelme takmam ve düşüşlerini izlemem, yanlışlıkla(!) çarpıp ellerindeki eşyaları veyahut yiyeceklerini düşürmelerini izlemek bunlardan sadece ikisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNAPE and BLACK
Fanfictionİki asi ruh... İkiside gözlerini kırpmadan canlarını verecek değerlere sahipti. İkiside aileleri tarafından reddedildi. Birisi onlar gibi kötü olmadığı için hain ilan edildi, diğeri ise muggle babasını öldürdüğü için katil. İkisi içinde işler zordu...