Günümüz***(Ophelia'nın ağzından...)
Salona girdiğimde herkes oradaydı. Geç kalmaktan hoşlanmıyorum fakat - ah kimi kandırıyorum ben geç kalmak için yaratılmışım.
"Bayan Snape."
"Geç kalmak istemezdim özür dilerim."diyerek yalanın dibini sıyırdım.
"Önemi yok Snape. Konuştuğumuz gibi konuşmayı sen yapacaksın."
Bakışlarımı bay Black'e çevirdim. Konoştoğomoz gobo konoşmoyo son yopocokson. Merlin aşkına iyi ki söyledi yoksa Remus'un konuşma yapmasını bekleyecektim.
"Isterseniz başlayalım."
"Bayan Snape?"
Durup bakışlarımı gülümseyen Remus'a çevirdim.
"Çok korkutucu olma, lütfen."
Gülümseyerek sahneye çıktım. Salon boşaltıldı ve büyük, geniş bir sahne kondu. Tüm öğrenciler karma şekilde sahneden geriye kalan alana dağılmışlar. Sahnede yürümeye başladığımda öğrencilerle göz göze gelmeyi ihmal etmedim. Bazıları benimle göz göze gelmemek için başını çevirirken, bazıları ne yapacağımı merak ederek gözlerini gözlerime kilitlemeye çalışıyor.
"Sizi buraya iyi seherbazlar yapmak için toplamadık. En azından benim amacım bu değil. Hepiniz yetenekli kişilersiniz -sen bile Longbottom- her neyse burada bay Black ve bay Lupin adına da konuşcaktım -böyle planlanmıştı- fakat ben her zaman burnumun dikine gittiğim için burada sadece kendi adıma konuşacağım. Benim amacım sizi geliştirmek, birkaç lanet öğretmek değil, savaşta sağ kalmanızı sağlamak değil! Belki size bencilce gelecek fakat bu savaşta umrumda değil. Ben hayatta kalmayı başarırım. Okula ilk geldiğimde de bu fikirdeydim şimdi de aynı fikirdeyim. Sizi zorlayacağım. Size bilmediğiniz lanetler uygulayacağım. Belki lanetlerin isimlerini öğrenemeyeceksiniz. Bu durumda yapacağınız şey belli: Çabalayın. Size uygulayacağım lanetlere karşılık vermek için çabalayın. Farkındaysanız lanetlere karşılık verin demiyorum, çabalayın diyorum. Zaten istesenizde karşılık veremezsiniz."
Derin bir nefes aldım. Yine göz kontağı kurmaya başladım. Remus'a ve Sirius'a baktım. Onlarda böyle bir konuşma beklemiyorlardı. Öğrencilere süslü bir konuşma yapmaktansa onlara gerçek amacımı söylemek daha doğru diye düşünüyorum.
"Hepinizden az çok beklentim var dediğim gibi. Bir çoğunuzun öleceğini biliyorum. Savaşta hepiniz yalnız olacaksınız. Arkadaşlarınızı, sevgililerinizi, akrabalarınızı önemsemeyeceksiniz. Hayatta kalmaya çabalayacaksınız. Bu-"
"Size katılmıyorum profesör."diyerek sözümü bölen bay Black'e döndüm.
"Düşüncenizi söyleyin profesör."
"Söylediğinize göre eğer önemsedikleri kişiler ölürde kendileri sağ kalırsa ne olur? Sevdikleri olmadan yaşamanın ne önemi var?"
"Sizin söyledikleriniz ile benim söylediklerim arasındaki farkı anlamanızı umardım profesör. Anlamayanlar içim açıklama gereği duymuyorum."dedim gülümseyerek ve devam ettim.
"Programlar birkaç saat içinde ortak salonlarınıza ulaştırılacak. Şimdi gidebilirsiniz. İyi günler."
Bir dakikaya yakın bir süre duraksadılar ve daha sonra salonu boşalttılar. Salon boşakınca bende sahneden indim.
"Çok korkutucuydun."dedi Remus toparlanırken.
"Teşekkürler ve siz sormadan söyleyeyim program saatleri istediğim gibi değildi. Akşam 8,sabah 6 olmasını rica ettim. Sonuçta derslerimi karanlık ormanda işleyeceğim. Karanlık ormanda geçirilecek en muhteşem zaman dilimleri, hele benim gibi bir psikopatla olursa daha muhteşem olmaz mı? Öyle değildi profesör Black?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNAPE and BLACK
Fanfictionİki asi ruh... İkiside gözlerini kırpmadan canlarını verecek değerlere sahipti. İkiside aileleri tarafından reddedildi. Birisi onlar gibi kötü olmadığı için hain ilan edildi, diğeri ise muggle babasını öldürdüğü için katil. İkisi içinde işler zordu...