Şu karışılığı bi çözelim artık dimi. İyi okumalar <3
Asel, aslında 18 yaşındaydı ama Ayaz onun soyadı hakkını daha hızlı bir şekilde üzerine alabilmek için 17 göstermişti. 18. yaş günü, o korkunç olaydan bir iki ay sonra olacaktı. Yani bugün, diye geçirdi içinden Aras. Bir plan yapıp bebeğinin 19. yaş gününü güzel bir şekilde geçirmesini istiyordu.
Ayağa kalktı ve Aylin Hanım'ı aradı. Asel'in pasta sevmediğini biliyordu. Bu sebeple sütlü kare çikolataları üst üste dizip etrafına jelibon, şeker, kek ve bisküvi tarzı şeyler koyarak abur cubur tabağı hazırlamasını istedi. Evi fazla süslemek gibi bir planı yoktu. Yapmak istediği şey, biraz daha manevi bir sıcaklık hissettirmekti.
Ayaz'ı aradı ve aklından geçenleri söyledi. Bu fikir onun da hoşuna gitmişti. Asel, bu günün doğum günü olduğunu açıkça unutmuştu. Etrafta sakince geziyor, bu tarihin bir olay içerdiğini sezmiyordu bile.
Akşam saatlerine doğru Aras, Asel'in yanına gitti.
"Bebeğim. Biraz dışarı mı çıksak diyorum. Bunalmadın mı evde otur otur?" dedi bir amacı olduğunu asla belli etmeden. Asel bir süre düşünse de, babacığı doğru söylüyordu. Çok bunalmıştı. Belki biraz açık hava aklını toplamasına ve kendine gelmesine de yardımcı olurdu. Sakince gülümsedi ve başını salladı. Aras da ona gülümseyip ayağa kalktı. "Hadi hazırlanalım o zaman."
Birlikte ayağa kalkıp yukarı çıktılar. İlk önce Aras giyinip aşağı inmişti, biraz sonra Asel de gelince ona elini uzattı. Asel gülümseyip elini tuttu, ardından birlikte evden çıktılar. Ayaz kapının önünde arabanın içinde onları bekliyordu. Asel babacığını göründe gülümseyip el salladı.
"Ayaz da yetişti bize, güzel oldu." dedi Aras. Ardından arabaya bindiler.
"Eveeet. Görüyorum ki küçük hanıma hala söylememişsin sevgilim?" dedi Ayaz, sırıtarak dikiz aynasından Asel'e bakarak. Asel şaşkınca Aras'a döndü.
"Neyi? Neyi söylememiş?" dedi meraklı bir şekilde.
"Sürpriz. Gidince görürsün." diyerek arkasına yaslandı Aras.
"Ya ama haksızlık. Neyi söyleyecekti, ne kaçırdım?" dediğinde iki adamdan da huzurlu bir gülücük dışında bir şey alamayınca arkasına yaslanıp beklemeye başladı. Böyle de yapılmazdı ki canım. Hem insanı merak ettirip hem de söylemiyorlardı, hiç adil değildi.
On dakika...
On beş dakika...
Yirmi dakika...
İstemsizce geçen her dakikayı sayıyordu ve neredeyse bir saat olmasına rağmen hala gidiyorlardı. Aslında 15 dakika önce varmış olabilirlerdi ama Ayaz onun bu sabırsız halini daha çok görmek istediği için yavaşlamıştı. Yine de Asel'e daha fazla eziyet etmemek için biraz hızlandı ve beş dakika sonra arabayı durdurdu.
"Oh sonunda!" dedi Asel, arabanın durduğunu hissedince. Başını camdan dışarı çıkarınca batan güneşin kızıllığı ve lunaparkın ışıkları gözünü aldı. Bir süre idrak edemese de, fark ettiğinde hızla indi arabadan. "Lunaparka mı geldik?!" Bu bir soru değildi aslında, inanamamıştı. Daha önce hiç gelmemişti. Babası izin vermiyordu. Ancak şimdi bu iki adam ona hayatındaki bir ilki daha yaşatıyorlardı. Onlara doğru yönelip bir anda sıkı sıkı sarıldı. Bir şey söylememişti, ancak ikisi de Asel'in sessiz teşekkürlerini sarılışıyla hissediyordu.
"Hadi." dedi Ayaz.
"Bu gün senin 19. yaş günün. Dilediğin gibi eğlenelim bebeğim." diye ekledi Aras. Asel başını salladı ve girişe doğru koşmaya başladı.
--------------
Birlikte ilk önce hızlı trene binmişlerdi. Asel cidden çok çığlık atmıştı ve Aras ile beraber bindikleri için Aras'ın şuan kulakları kullanım dışıydı. Yavaşça yukarı çıkıp bir anda aşağı inen kuleye bindiklerinde yere çakılma hissi Asel'i korkutsa da güvende olduğunu az çok hissettiği için pek bağırmadı. Çoğu oyuncağa bindiler. Asel'in sesi kısılmıştı ve diğer iki adam işitme duyularını bir süre kaybetmişlerdi fakat o kadar çok eğlenmişlerdi ki, cidden değmişti.
Lunaparklara giden çiftlerin klasiği olarak gece vakti dönme dolaba binip şehri izlemeye başladılar. Asel bir yandan pamuk şeker kemiriyor, bir yandan da dışarıyı izliyordu. Büyülenmiş bakışları şehirden daha güzel bir manzaraydı iki adam için. Onlara bahşedilmiş en güzel şeydi Asel.
"Ne zaman kötü hissedersen, ne zaman boşlukta hissedersen arkanda durup düşmeni engelleyeceğimize ve seninle birlikte bu yolda yürüyüp yanında duracağımıza söz veriyoruz bebeğim. Bu zamana kadar pek hoş şeyler olmadı üstelik hala o acıyı içinde taşıyorsun, biliyoruz. Ama senin için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza emin olabilirsin. İyi ki doğdun, iyi ki bizi buldun." Ayaz belki de hayatı boyunca yaptığı en romantik konuşmayı yapmıştı. Bu duruma Asel ve özellikle de Aras şaşırsa da ikisi de gülümsedi.
"Biliyorum, ama asıl siz iyi ki varsınız. Her zaman yanımda olduğunuzu hissettirdiğiniz için teşekkür ederim. Güven verdiğiniz için teşekkür ederim. Her şey için teşekkür ederim." dedi. Sonlara doğru sesi çatlamış, gözleri dolmuştu. İki adam da şefkatle kucakladılar onu.
Yapacaklardı, onu mutlu edeceklerdi.
EEEVVEEEETTTTT. MERABALAR. UZUN ZAMAN OLDUĞU İÇİN YAZI YAZMA KONUSUNDA BAYA PASLANMIŞIM. OLAY DÖNGÜSÜNDEN AYRI BİR BÖLÜM OLDUĞU İÇİN İLHAM GELMEDİ VE ORTAYA BÖYLE SAÇMA SAPAN KISACIK BİR BÖLÜM ÇIKTI. AMA DEDİĞİM GİBİ SADECE ARA BÖLÜM OLDUĞU İÇİN BÖYLE OLDUĞUNU UMALIM. (türkçem kaydı çaktırmayın) DÜZELİCEK İNŞALLAH BE. HADİ İYİ OKUMALAR. LAV YU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddies's Little Girl [BxGxB] -ARA VERİLMİŞTİR-
Teen FictionOnun iki babacığı vardı. İkisinin karakterleri birbirinin neredeyse aynı olmasının yanına, davranışlarına göre biri cezalandırır, biri ödüllendirirdi. Ve birinin kararına, diğeri ölümüne uyardı. Bu iki adamın hiç bir şeye tahammül etmeyen, affetmey...