Ben demedim mi size zaten 100K olduk sayılır diye. ALIN GEÇTİK BİLE DJSKXNXHZMZNX Ağlamayın ağlamayın geldi bölüm. Özür dilerim.
Kahvaltılarını yaptıktan sonra gidip biraz oturdular. Ayaz dosyalarla ilgilenirken Aras internetten dövmeci araştırıyordu. Asel ise üst katta duş alıyordu. En fazla 30 dakika içeride kaldıktan sonra banyodan çıktı. Üzerinde yalnızca bir havlu vardı ve köprücük kemiklerinin altından kalçasını zar zor kapatacak bir yere kadar uzuyordu. Kısaydı, ve biraz sonra iki tane yırtıcı aslanın yanına inecekti. Ama maalesef bunun farkında değildi. Bu sebeple elinde telefonuyla oyun oynayarak aşağı indi. İlk önce Ayaz kafasını kaldırıp refleks olarak kısa bir bakış attıktan sonra önüne döndü, sonra gördüğü şeyi algıladığında hızla tekrar kafasını kaldırıp bebeğini süzdü. Aras hissettiği hareketlilikle başını kaldırdığında aynı görüntü ile küçük kızına kilitlendi. İki adam birbirine bakıp derin bir nefes verdiler ve aynı anda yüzlerini sıvadılar. Asel onlara baktı. Ne olduğunu anlamamıştı.
"Asel, bebeğim ben zaten kendimi çok zor tutuyorum. Ayaz'da o kadar irade de yok. Cidden amacın bizi denemek mi yoksa istemsice falan mı yapıyorsun?" Dedi Aras onu kendine çekip. Asel kucağına oturduğunda havlu kıvrılıp küçük kalçasını açığa çıkardı. Ayaz ayağa kalktı ve onun yanına gidip kızı sertçe koltuğa yatırdı. Tek eli ile boynunu kavradı. Asel'in başı Aras'ın bacağında, vücudu Ayaz'ın bedeninin altındaydı.
"Ne-" Asel cümlesini tamamlayamadan dudağına kapanan hırçın dudaklar ile susmak zorunda kaldı. Aras gülümseyerek Ayaz'ın kendini tutmaya çalışmasını izledi bir süre. Cidden kendini tutmak için iradesini zorluyordu.
"Ayaz." Dedi yumuşakça. Şimdi değildi. Bebeği henüz bununla başa çıkamazdı. Ayaz uyarıyı alır almaz derdin bir nefes alıp verdi ve sakinleşerek dudaklarını yavaşlatıp bir süre sonra da durdu. Asel nefes nefese kalmıştı. Ne ara babacığının sırtına atıp çizmeye başladığını bilmediği ellerini kendine çekip üzerini toparladı. Ayaz hızla kalktı ve Aras'ın dudaklarına uzandı. İşte şuan durmak zorunda değildi. Yumuşak dokuya, neredeyse parçalayacak kadar sert ve kısa bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Aras," dedi ve bir iki kere nefes alıp verdi. "Dövmeci buldu bebeğim. Eğer istersen bugün başlayabiliriz." Diyerek yerine oturdu. Asel heyecanla doğruldu ve düzgün bir şekilde oturdu.
"Gerçekten mi? Bugün olur mu?"
"Evet balım. Hadi hazırlan bakalım."
---------------------
Beraber hazırlanıp Paris'in eşsizliğine bıraktılar kendilerini. Gerçekten bu eşsiz manzara Asel'i, onun güzelliği ise babalarını fazlasıyla büyülemişti. Bir dükkana girdiklerinde kolları ve boynu tıpkı babaları gibi dövme dolu olan bir adam karşıladı onları. Ayaz Fransıca bir şeyler söyleyip onu gösterdi. Adam ona kısa bir bakış atıp içeri seslendi ve Aras'la da biraz lafladıktan sonra elini kıza doğru zarifçe uzattı. Asel babalarına baktığında hafif bir gülümseme ile onu izledikleri gördü, ardından minikçe adamın elini tuttu. Adam onu bir yere yönlendirdi ve koltuğa oturttu. Ayaz'a bir şeyler söyledikten sonra çıktı.
"Dövme taslağı hazırmış. Sen hazır olunca onu çağıracağız." Dedi ve çekmeceden bir örtü alıp koltuğa koydu. O sırada Aras, Asel'in tişörtünü ve sütyenini çıkarıp koltuğun üzerinden örtüyü aldı ve kızına düzgünce bağladı. Uzanmasını sağladıktan sonra gidip dövmeciye seslendi. Adam geldiği zaman oturup bir süre taslak üzerinde çalıştı. Ardından deriye uyuşturucu ilacı enjekte edip bir süre etki etmesini bekledi. Asel korkmuştu. Önünde duran babacığının işaret parmağını sıkı sıkı tuttu. Aras kaslarını çattı ve başını indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddies's Little Girl [BxGxB] -ARA VERİLMİŞTİR-
Teen FictionOnun iki babacığı vardı. İkisinin karakterleri birbirinin neredeyse aynı olmasının yanına, davranışlarına göre biri cezalandırır, biri ödüllendirirdi. Ve birinin kararına, diğeri ölümüne uyardı. Bu iki adamın hiç bir şeye tahammül etmeyen, affetmey...