Akşam yemeği yemişlerdi ve şimdi Aras ve Asel telefonun kurulumunu yapıyorlar, Ayaz ise internetten Asel'e alabileceği bir kaç kıyafete bakıyordu. Kafasını kaldırıp bir süre kıstığı gözleriyle kızı süzdü. Ardından yeniden telefona döndü. Saate baktığında gece yarısına geldiğini gördü.
"Asel, saat on iki bebeğim. Bitirdiyseniz yat artık." Dedi ve telefonunu kapatıp yana doğru fırlattı.
"Hmm, bitti sanırım. Bir kaç küçük şey kaldı o kadar." Dedikten sonra ayağa kalktı ve eşyalarını aldıktan sonra, önce Aras'ın sonra da Ayaz'ın dudağına ışık hızında birer öpücük bırakıp yukarı doğru koşarken "İyi geceler~" diye bağırdı. Ayaz sinirle başını önüne eğdi ve bir süre aletiyle bakıştılar. Uzuv resmen 'Ben buradayım, görmezden gelemezsin!' Diye bağırıyordu ve bu sinirlerini bozmuştu şuan. Aras kıkırdadı ve ayağa kalktı.
"Gel buraya." Dedi ve elini tuttu. Ardından beraber yukarı doğru çıkmaya başladılar. Aras kendi yatak odalarını es geçince Ayaz sırıttı. Sevgilisi onu çok iyi tanıyordu. Bu kadar tahrik olmuşken vanilya seksle asla tatmin olmazdı. Müzik odasının karşısındaki odaya girdiklerinde Aras kollarını iki yana açtı ve Ayaz'a döndü.
"Evet, küçük kızımın cezasını çekmeye hazırım. Buyurun." Dedi gözlerini kapatarak. Ayaz güldü ve onun yakasından tutup kendine çekerek öpmeye başladı. Aras'ta tam o anlarda gevşeklikten sıyrıldı ve sevgilisine istediği gibi karşılık vermeye başladı. Ayaz adımlamaya başlayıp Aras'ı iyice yatağa yaklaştırdı ve ardından dudaklarını zar zor ayırıp onu yatağa fırlattı.
Dizlerinin üzerinde yatağa çıkıp Aras'ın yüzüne eğildi ve kendisinden beklenmeyen bir sakinlikle adamı soymaya başladı. Tişörtünü çıkardıktan sonra köprücük kemiklerine, omuzlarına, boynuna ve karnına sert, ama sert olduğu kadar da yumuşak öpücükler bıraktı. Pantolonunu da baksırıyla birlikte çıkarınca Aras ani gelen hareketle inledi. Çok geçmeden kendisi de tamamen soyundu. Ardından ayağa kalktı ve çekmecelerden birini açıp içinden iki tane kelepçe çıkardı. Yeniden bir aslanın avına yaklaşması gibi, fırtına öncesi sessizliği andıran bir tavırla yatağa çıktı ve ilk önce Aras'ın sağ elini alıp kelepçelerden birine taktı.
Ardından aynı kelepçenin diğer ucunu yatağın kolonlarındaki halkalardan birine taktı. Aynı işlemi sol eline de yaptıktan sonra zaten olmayan sabrının tükenmiş olması sebebiyle yeniden kapandı Aras'ın dudaklarına. Bir elini aletine atıp çekmeye başlayınca adam sertçe inledi. Ayaz üstünlük kurmayı ne kadar seviyorsa, Aras istediği gibi yüksekçe inlemeyi ve Ayaz'ın adını bağırabilmeyi aynı miktarda seviyordu. Neyse ki odanın ses yalıtımı vardı da Asel gece gece yatağından babalarının inleme sesleriyle kalkmayacaktı.
Ayaz kayganlaştırıcı kullanmak yetine genelde Aras'ın menisini kullanırdı. Tıpkı şuan yaptığı gibi. Aras, adamın ıslak dokunuşlarına, göğsünde gezinen ellerine ve dudaklarını işgal eden hırçın dudaklarına daha fazla dayanamayarak, bir yandan da bir an önce içine girmesi için boşaldığında, Ayaz dudaklarının üzerinde gülümsedi. Karnına dökülen beyaz sıvıya parmaklarını bulayıp Aras'ın girişine geldi ve ardından beklemeden içine soktuğunda Aras gözlerini sertçe açtı.
Asel geleli aşağı-yukarı bir hafta oluyordu, ayrıca bu bir haftadan önce yoğunluk sebebiyle de yapmamışlardı. Yani neredeyse bir ay olmuştu.
"Siktir, çok darsın!" Diye hırladı adam.
"Imh. Kimin- ah siktir. Suçu acaba!" Diye zorlukla tamamladı cümlesini. Ayaz sırıtıp içinde gidip gelen parmaklarını daha da hızlandırdı ve yerini ezbere bildiği bir noktaya sert vuruşlar yapamaya başladığında Aras kıvranmaya, kelepçeleri çekiştirmeye ve bedenini kaldırıp yatağa sertçe geri bırakmaya başlamıştı. Ayaz her zaman Aras'ın üzerindeki etkisini çok sevmişti.
Belki normal biriyle yapsa sadece parmakla bu hale gelmezdi ancak Ayaz onun her erojen bölgesinin yerini ezbere biliyor, yapmayı sevip sevmediği şeyleri ona karşı çok güzel kullanıyordu.
"AYAZ GİR ARTIK!" Diye bağırdı. Daha fazla dayanamıyordu. Aksi taktirde daha başlamadan iki kere boşalmış olacaktı. Ayaz da daha fazla beklemek istemediği için hızlıca adamın karnındaki menileri alıp kendi aletine sürdü ve iyice kayganlaştığından emin olduğunda, aletin başını tek seferde içeri soktu. "Ahh siktir!" Diye inledi Aras, ani gelen acı-zevk karışımı bir hamleyle. Ancak Ayaz'ın sabrı ciddi anlamda kalmamıştı, bu yüzden daha fazla beklemeden penisini içeri itmeye başladı. Büyük olmasından kaynaklı olarak tek seferde tamamen girdiğinde her seferinde Aras çıldırıyordu. Tıpkı şuanki gibi.
Ne aparatlarla uğraşabilirlerdi şuan ne de acı çektirmemek için ekstradan dikkate. Ayaz her zaman Aras'ın sadece acı çekmesini engeller, durumu en zevkli hale getirecek yolları bulurdu ama şuan bunların hiçbirine vakti yoktu. Uzanıp adamın bağlı bileklerinin biraz altını tuttu ve sertçe yatağa bastırdı. Üzerine eğilip dudaklarını neredeyse Aras'ın dudaklarına değecek kadar yakınlaştırdı, ancak değdirmedi. Aras ihtiyaçla ileri atıldığında Ayaz kendini geri çekti.
"Lütfen~" diye inledi. İhtiyacı vardı. Ayaz'ın onu tutmasına ihtiyacı vardı. Kendini yalnız değil bir bütün gibi hissetmek istiyordu ve Ayaz bunu çok iyi biliyordu. "Lütfen lütfen lütfen!" Diye bağırdı. Ne kadar çırpınsa da elleri bağlıydı, ve kontrol Ayaz'daydı. Ve bu ona mazoşistçe bir zevk veriyordu. Ayaz en sonunda dudaklarına kapandığında Aras yeniden yüksek sesle inledi. "D-daha sert..." diye mırıldandı dudaklarını işgal eden dudaklardan fırsat bulduğu kadar.
Ayaz daha başlamamıştı bile, ama buna rağmen Aras her seferinde onun altına eriyecek kıvama geliyordu. Dayanıklılığı da inanılmazdı. Eğer yapmaması gerekiyorsa, boşalmazdı. Kendini dizginleyebilir, iradesini her zaman koruyabilirdi ama kendinden geçmek, kendini bu adama tamamen bırakıp bilincini kaybetmesine sebep olacak kadar zevk almak varken neden bunları yapması gerekiyordu ki?
Ayaz ise onun bu haline her zaman bayılıyordu. Kendisine muhtaç, altında kıvranan bu bedenin her zerresine bayılıyordu. Vuruşları keskinleşti. Daha sert ve net olarak tek bir noktayı hedefliyordu. Aras kelepçeleri çok çekiştirirse bileklerinin kesileceğini çok iyi biliyordu, fakat buna rağmen kollarını oradan kurtarmak için boş bir çabaya giriyor, kendini Ayaz'a gösteriyordu. Aras'ın en sevdiği şeylerden biri de, Ayaz'ın omzuna veya boynuna sarılıp saçlarına ellerini geçirmek, gerektiğinde okşamak gerektiğinde ise çekiştirmekti. Ve kelepçeler de ona zevk verse de, bu isteğine engel oluyorlardı.
Ayaz onun ihtiyacını fark ettiğinde sadece sağ elinin kelepçesini açtı. Bir yandan da asla durmuyor, sertçe içine girip çıkmaya devam ediyordu. Aras eli açılır açılmaz derin bir nefes alıp kolunu Ayaz'ın boynuna sardı ve alnını köprücük kemiklerine yasladı. Çoğunlukla temas bağımlısı sayılırdı ve Ayaz her seferinde kendini geri çekiyor, onu neredeyse ağlayacak kıvama getiriyordu. Çok geçmeden Ayaz boğukça ve sertçe inlemeye başladı.
Aras yediği son darbe ile titreyerek boşaldı. Hemen ardından Ayaz'da onun içine boşaldığında dudaklarını birbirine değdirip, öpüşmeden biraz öylece durdular ve ardından nefes nefese ayrıldılar. Ancak Ayaz'ın alt tarafı yavaşlasa da durmamıştı. Aras elbette sadece bu kadar olmadığını biliyordu. Adam onun diğer bileğini de açtığında Aras yerlerini değiştirdi.
"Hadi, şimdi sıra gerçeğinde." Dedi ve içine olan aleti çıkarıp menilerin akmasını sağladı. Ardından yeniden soktu. Ellerini sevgilisinin göğsüne dayadı ve kalkıp oturmaya başladı.
Asel uyuduğu için çok fazla devam edemezlerdi. Ancak yine de, gece daha yeni başlıyordu.
TADAAAAA BÖLÜM. Bende beklemiyordum açıkçası ama bir anda dedim ki lan en son ne zaman bölüm attım. Bende bokunu çıkarıp ayda bir bölüm mü atıyorum n'oluyo falan diye bi sorguladım kendimi yani. Minnak şekerparelerime bir moral bölümü olsun diye sabah sabah dersi ektim ve size bölüm yazdım. Allah bilir hoca neler anlattı da ben burada bok yoluna gidiyorum cjdjfldxşcklvjdfsşgo neyse. İyi okumalar yıldızlarım. İnşallah yüce rabbimin de izniyle yakında görüşmek üzere, sizi çoooğk seviyorum. (Ve Gece eğilip seyircilerini selamlar, perde kapanır, ışık söner)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddies's Little Girl [BxGxB] -ARA VERİLMİŞTİR-
Novela JuvenilOnun iki babacığı vardı. İkisinin karakterleri birbirinin neredeyse aynı olmasının yanına, davranışlarına göre biri cezalandırır, biri ödüllendirirdi. Ve birinin kararına, diğeri ölümüne uyardı. Bu iki adamın hiç bir şeye tahammül etmeyen, affetmey...