O ücra sokakta Zayn ile buluşmak üzere konum attığı parti evine doğru yürürlerken Harry'nin yüzüne okunamaz bir ifade hakimdi. Louis onun yeterince ikna olmadığını düşündü. Soğuk kuzey rüzgarları tüm kuvvetiyle suratlarına doğru eserken Harry bir anda konuştu."İlginç değil mi? Soğuk parmak uçlarını hatta bedenini uyuşturabiliyor ama içindeki kederi asla uyuşturamıyor."
"Biliyor musun? Bence keder tam olarak sevgi demek. Yani bu...etrafa vermek istediğin ama veremediğin içinde birikip sıkışan bir sevgi türü. Öyle ki harcayamadığın bir aşk...gözlerinden süzülen damlalar, boğazındaki düğüm, göğsünün sıkışan köşesi. Keder yalnızca nereye gideceğini bilmeyen, yolunu kaybetmiş bir sevgi. Ondan kaçmalı mıyız tam emin değilim. Belkide teslim olsak daha iyi."
Harry duraksayıp Louis'in yorgun gözlerinin içine baktı. "Beni sürekli şaşırtıyorsun. Hiç o açıdan düşünmemiştim. Öyle deyince canım bir sigara yakmak istedi. " Louis sırıttı.
Cebinden çıkardığı paketi Harry'e uzattı. Kıvırcık saçlı oğlan bir dal alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Tam yakacakken önceden çiselen yağmur bir anda kendisini tüm şiddetiyle yeryüzüne bıraktı. Şimşekler o gecenin koyu karanlığını aydınlatıyordu. Görsel bir senfoniydi adeta. Louis sigarasını bir türlü yakmayı beceremeyen oğlana kıkırdadı.
"Beceriksizliğime mi gülüyorsun?" Diye sordu Harry."Hayır, bana ilk karşılaştığımız günü anımsattı. O gün de böyle uğraşıp durmuştun."
"Zaman ne hızlı geçiyor... İkimizin de o gece orada bulunması hoş bir tesadüftü, değil mi?"
"Hiçbir şey tesadüf değildir Haz." Dedi Louis ve Harry'i çekiştirip sokağın köşesindeki telefon kulübesine soktu. Yağmur tüm öfkesini bu küçük kasabaya doğru kusarken Louis, Harry'i köşede sıkıştırmıştı. Önce oğlanın dudağının arasındaki sigarayı ateşledi. Harry içine çekip ateşin eşit şekilde yandığına emin olduktan sonra Louis onun sigarasından bir iki duman aldı ve Harry'nin hafif aralık dudaklarına doğru üfleyip ona geri verdi. "Bu harika. Burada kapana kısıldık." Harry gözlerini devirdi.
"Aslında Harold, senin yanında kapana kısılmayı bir partide onca insan içinde kapana kısılmaya tercih ederim."
Harry dudağını ısırdı ve yere doğru bakarak geçiştirdi. Louis onun çenesini tutup kafasını kaldırarak gözlerini buluşturdu. "Utanıp kaçırma bakışlarını..." çenesindeki eli Harry'nin yanağını buldu ve hafifçe okşadı. "...Ben daha önce gerçekten hiç böyle hissetmemiştim. Tüm gün kafamın içinde sen varsın. Tek düşünebildiğim sensin. Yanında olmanın verdiği huzuru hiçbir şey vermiyor. Ne yaptıysam seni aklımdan çıkaramıyorum. Bu beni önceden öfkelendirirdi. Şimdilerde ise güç veriyor. Bu hisleri artık daha fazla saklayamıyorum. Zira, bu kadar derin ve güzel hisler saklanmayı da haketmiyor." Dedikten sonra Harry'nin elmacık kemiğinin üstüne doğru utangaç bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost In The Same Jungle
Fanfiction"Mavi gözlerin buharlaşıyor, ruhuma ve aklıma doğru. Rüyalarımda bile seni arıyorum, senin izini sürüyorum. Gerçek şu ki, uyandığım her an aklımdasın. Her. Kahrolası. Dakika. Sanki kemiklerime işlendin ve damarlarımda geziyorsun. Ne kadar çabal...