Bölüm Şarkısı: She/Harry Styles
***
O sabah kendinden çok daha emin ve özgüvenli uyanmıştı. Artık eski Harry olmadığını biliyordu. Gözlerini açmadan önce odasına dolan toprak ve yağmur karışımı kokuyu içine çekti. Louis'in gittiğini anlamak için gözlerini açmaya ihtiyacı yoktu. Onun yokluğunda her şey daha cansız ve soğuktu. Ayağa kalkıp üstüne kalın bir kapüşonlu giydikten sonra Louis'in giderken arkasından açık bıraktığı camı kapatmaya yöneldi.
Pencereden giren soğuk rüzgarın ve dün gecenin esintisi suratına kocaman bir tebessüm yaydı. Tüm bu olanlar ona hala tatlı bir rüya gibi geliyordu. Camdan Louis'in evini gözetlerken parmakları dudaklarını buldu. Şaşkın bir sersemlikle dudaklarına dokunuyor ve Louis'in onu öptüğü zamanı anımsıyordu. Bu ufak transı telefonun alarmıyla son buldu. Hızlıca okul için hazırlanıp alt kata kahvaltıya indi.
"Günaydın, anneciğim. Şimdi mi geldin?" Dedi evin girişinde montunu çıkaran kadına.
"Günaydın. Nöbeti anca devredebildim." Cevapladı yorgunca. Elindeki poşetleri mutfak tezgahına bıraktı ve devam etti. "Kahvaltıya yetişemeyeceğimi anlayınca donut aldım. İster misin?"
"Olur. Bugün biraz acelem var benimde." Dedi poşetin içindeki kutudan kendisine bir donut seçerken. En renkli ve fazla olanı seçmesi annesinin gözünden kaçmamıştı. Tam bir yorum yapmak üzereydi ki Harry onu durdurdu. "Tiyatro klübümüzün büyük gösterisi yaklaşıyor. Geleceksin değil mi anne? Herkesin ailesi orada olacak."
"Harry, sana daha önce de söylemiştim. Bizi bu aptalca şeylere alet etme. Babanın bu tiyatro işini hiç desteklemediğini biliyorsun. Adamın kalbine mi indireceksin?"
"Sadece sen gelsen?"
"Benimle pazarlık yapmaya kalkışma. Seni tiyatro klübünden aldırmamamızın tek sebebi Bay Depp'in ricası, zorlamak istemezsin. Değil mi?"
"Elbette." Dedi ve kafa salladı Harry. Ailesinin şimdiye kadar onun yapmak istediği hiç bir şeyi desteklememesine artık alışmış olması gerekiyordu. "Hoşçakal anne, derse geç kalıyorum."
"Dersini iyi dinle!" Dedi oğlanın arkasından.
Harry bisikletine binmek üzereyken kalçasının üstüne oturduğunda hissettiği keskin acı onu neredeyse yerinden zıplattı. Bir iki kez daha yavaşca oturmaya çalıştı ama beceremediğinde sinirle vazgeçti.
***
Okula yürüyerek gitmek ona yüzleşeceği her şeyi düşünmek için yeteri zaman kazandırmıştı. Kendall'ın tepkisinden korkuyordu. Çoktan kendisini utandıracak dedikodular salmış olmalıydılar. Bu kıza bulaştığı için pişman olmuştu. Sonunu düşünmeden hareket etmeye acilen bir son vermeliydi.
Okul kapısından içeriye girdiğinde ilk dersi asıp arka bahçenin tribünlerinde takılmaya karar verdi. Oraya vardığında ise futbol ve amigo kızlar takımının antremanda olduğunu gördü. Hayatını allak bullak eden iki kişi de aynı sahada antremandaydı. Dikkat çekmemeye çalışarak tribünlerin en uzak ve yüksek kısmına çıkmak üzereyken onu Louis durdurdu.
"Oi, Styles! Neyin var bugün? Saçların darmadağın görünüyor!" Diyip hızlıca ona göz kırptı. Bu imayı anlayan Harry'nin yanakları kızardı. "Geç kalıyordum!" Diye cevapladı Niall'ın oturduğu çardağa doğru yaklaşırken.
"O sadece sana sataşmaya çalışıyor! Saçların harika görünüyor, H." Dedi Niall. Harry gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost In The Same Jungle
Fanfiction"Mavi gözlerin buharlaşıyor, ruhuma ve aklıma doğru. Rüyalarımda bile seni arıyorum, senin izini sürüyorum. Gerçek şu ki, uyandığım her an aklımdasın. Her. Kahrolası. Dakika. Sanki kemiklerime işlendin ve damarlarımda geziyorsun. Ne kadar çabal...