🎶 Bölüm şarkısı: Mystery of Love/Sufjan Stevens
***Ağaç evin camından içeriye süzen güneş ışınları Harry'nin tam göz kapaklarına isabet ediyordu. Aniden açılmadan önce bir kaç kez rahatsızca kıpraştılar. Gözlerini açtığında odasının tanıdık duvarlarını görmeyi beklerken ağaç evin girişiyle karşılaştığında afallayıp nerede olduğuna anlam veremedi.
Gözünün ucuyla onu belinden sıkıca kavramış olan Louis'in dövmeli koluna baktı. Oğlanın penisini kalçalarında hissettiğinde yanakları aniden alev aldı. Her yere sinen o eşsiz kokusunu içine çekerken aklını dün gecenin hatıraları doldurdu. Yavaşça yüzünü Louis'e döndü.O sabah ormanın sessizliği onun varlığıyla gürültülüydü. Oğlanı uyandırmamak için neredeyse nefesini tutuyordu. Hatta öyle ki, tüm canlılar bu anın özel bir an olduğunu biliyor ve mahvetmekten korkuyor gibi bir tür işbirliği içindeydi. Kuşlar bile fısıldayarak ötüyordu. Birlikte uyandıkları ilk sabahın hayalini kurmuştu hep. Sonunda bu anın içinde var olmak midesindeki kelebekleri coşturuyordu.
Ağaç eve yansıyan güneş ışınları, Louis'in dağınık saçlarını altın gibi parlatıyordu. Eli oğlanın saçlarına gitti. Daha sonra parmak uçları Louis'in yüzündeki çizgileri takip etti. Nazikçe dokunurken yüzünün her bir köşesini ezberlemeye çalışıyordu.
Harry onu sadece uyurken bu kadar huzurlu ve rahatlamış olarak görüyordu. Yavaşça inip kalkan gövdesini izlerken her nefes alıp verdiğinde odayı sevgiyle doldurduğunu düşündü.
"Günaydın." Dedi aniden Louis uykulu bir ses tonuyla.
"Günaydın, uykucu."
"Ne zamandır beni izliyorsun?"
"Uzun bir süredir," Dedi. "Çok ilgi çekici ve yakışıklı bir yüzün var." Harry'nin bu tespiti Louis'i hazırlıksız yakalamıştı. Gülümsediğinde iyice küçülen mavi gözlerini kısarak Harry'e baktı.
"Yanakların mı kızarıyor yoksa?" Sordu Harry. Kocaman gülümsüyordu.
"Ne? Hayır."
"Bekle bir saniye, ben az önce tamamen stoik olan Louis'in yanaklarının kızarmasına mı sebep oldum?"
"Saçmalama, Harry. Soğuk olduğu için."
"Yani bu asla sana 'yakışıklı' bir suratın olduğunu söylememden dolayı değil, öyle mi?" Louis bu sorudan sonra suratının giderek pembeleşmesine engel olamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost In The Same Jungle
Fanfiction"Mavi gözlerin buharlaşıyor, ruhuma ve aklıma doğru. Rüyalarımda bile seni arıyorum, senin izini sürüyorum. Gerçek şu ki, uyandığım her an aklımdasın. Her. Kahrolası. Dakika. Sanki kemiklerime işlendin ve damarlarımda geziyorsun. Ne kadar çabal...