Far Away

393 66 112
                                    


O salı günü, yağmur asla durmamaya yemin etmişçesine yağıyordu. Genelde öğle teneffüsünde tıka basa dolu olan okul bahçesinde bugün Louis ve Zayn'den başkası yoktu.

"Neden insanlar sürekli hakkımda olabilecek en kötü senaryoyu düşünüyor, anlamıyorum!" Diye yakındı Zayn.

Louis muzipçe sırıttı, "Emin ol dostum, bu onlara zaman kazandırıyor." Zayn, oturdukları çardağın altından Louis'e tekme attı ve bu Louis'in kahkaha atmasına neden oldu.

Esmer oğlan söylenmeye devam ederken Louis telefonunu çıkarıp dün gece en savunmasız anlarından birinde, Harry'e attığı utanç verici mesajları yüzüncü defa okuyordu.

"Louis. Beni dinlemiyorsun." İç geçirdi Zayn.

"Ağlamayı kes Zayn. Altı üstü kız sana güvenmediğini söylemiş. Biraz taşşaklan ve bunu değiştirmek için birşeyler yap."

Zayn karşılık vermek üzereydi ki bakışları uzaklara daldı ve birkaç saniye düşündükten sonra konuştu. "Biliyor musun? Haklısın. Evet. Herkesi pişman edeceğim."

Ders zilinin çalmasıyla matematik sınıfa yetişmek üzere kalkmışlardı.

***

Louis ile Harry tekrardan koridorda çarpıştıklarında öğlen teneffüsüydü. Çarptığı kişinin Harry olduğunu anlaması sadece birkaç salise almıştı.

"Oops!"

"Merhaba."

"Hazz, artık insanların içinden geçmeye çalışmayı kesmelisin. Kabullen dostum, hayalet değilsin."

Harry gülmemişti. Sadece korku dolu gözlerle Louis'e bakıyordu. Bir süre bakıştıktan sonra Louis elini Harry'nin omzuna koydu ve endişeyle sordu. "Sen iyi misin?"

Harry dalgınca başını 'evet' anlamında salladı ve aceleyle yoluna devam etti.

Louis ise arkasından bakakalmıştı. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuna emindi. Acaba bu tuhaf hallerinin nedeni dün Louis'in attığı mesajlar olabilir miydi? Şaşkınca kafeteryaya yürümeyi sürdürürken bir daha asla içki içmeyeceğine dair kendine söz verdi.

Yemeğini aldıktan sonra Zayn'in el işaretleri ile tüm popüler insanların oturduğu masaya oturmaya mecbur kalmıştı.

"Selam." Otururken mırıldandı.

"Vay canına! Konuşabiliyormuş?!" Zayn'in yanında oturan sarışın kız şakalaştı. Louis'ten ufacık bir tebessüm bile alamayınca devam etti.
"...Sadece şaka yapıyorum Louis. Pek konuşkan bir tip değilsin." Louis kafa salladı. "...Adım Gigi bu arada."

"Memnun oldum." Memnun olmamıştı. Onun kim olduğunu yeni öğrenmesine rağmen ondan nefret ediyordu. Masadaki tüm kızların dikkatinin onda olması da onu oldukça rahatsız etmişti.

Zayn bunu anlamış olacaktı ki konuyu değiştirmek için lafa girdi. "Gigi, Buddha'nın en meşhur lafını biliyor musun?" Gigi hayır manasında kafasını iki yana salladığında devam etti. "Konuşmadan önce kendine şu üç soruyu sor; 'Doğru mu?' 'Gerekli mi?' 'Kibar mı?' Ve son olarak, 'Sessizliğin huzurunu bozmaya değecek kadar önemli mi?' "

Gigi şaşkınca etrafına bakınırken masanın etrafındaki kalabalık güldü. Louis kızdan ne kadar haz etmese de onun adına utanmıştı. Kız böyle bir ortama alışkın olmalıydı ki çabuk toparlandı ve gülen kalabalığa katıldı. Zayn gerçekten de büyük bir sik kafalıydı.

Lost In The Same Jungle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin