Jungkook sabah erkenden kalktı. Yoongi'yi uyandırmamaya dikkat ederek üzerini giydikten sonra yanağına bir öpücük kondurup sessizce odadan çıktı.
Mutfağa gittiğinde Jin ve Namjoon çalışanları mutfaktan çıkarmış kahvaltı hazırlıyordu. Jin salatalık doğrarken Jungkook dilimlenmiş salatalıklardan birini ağzına attı.
Jin'in kızacağını bildiği için tam mutfaktan çıkacakken Jin'in kıçına attığı tekme ile acıdan bağırdı. 'Yoongi acıyacak derken bundan bahsediyordu herhalde' diye düşündü.
Namjoon olayı anladığı için kahkahalarla gülerken Jin ona anlamadığını belirten bakışlar atıyordu. Namjoon yaklaşıp Jin'in kulağına neler döndüğünü fısıldadığında Jin duyduklarıyla bir küfür mırıldandı.
Jungkook gözlerini devirip tezgaha yaklaştı ve büyük bir bardak suyu kafaya dikti. Jin ve Namjoon kahvaltıyı hazırladığında diğerleri de uyanmıştı.
Masaya en son Hoseok geldi. Elinde pembe pofuduk bir minder vardı. Jimin "O ne?" Diye sorunca Hoseok gülümseyerek Jungkook'a yaklaştı. Yoongi ne olacağını bildiği için sessizce yemeğini yemeye devam etti.
"Bayağı ağrın olduğunu duydum. Rahat oturmana yardımcı olur." derken elindeki minderi Jungkook'a uzattı.
Jungkook onu eğlendirmemek adına minderi alıp üzerine oturdu. "Çok teşekkür ederim Hoseok. Emin ol bir hafta sonra bunu sana geri iade edeceğim." Yoongi kahkaha attı.
"Yani hoseok sana ne diyeyim. Ne olacağını bildiğin halde yapıyorsun ya PES!" Jin ağzı dolu olmasına aldırmadan konuştuğunda Hoseok kendinden emin bir şekilde gülümsedi.
"Benim tek eğlencem bu. Ne yapabilirim." "Senin eğlence anlayışını si-" Jin Namjoon'un ağzını kapattı. "Küfür etme."
"Ya hyung bırak sövsün. Birinin ona sövmesi şart. Hem Namjoon hyungum çok sanatsal küfür eder." dedi Tae. Hoseok Tae'nin kafasına bir tane geçirdi. "Ah! Ne dedim ki" "bir şey demedin. Canım istediği için vurdum"
Hoseok boş sandalye oturup kahvaltısını yapmaya başladı. Masadaki herkes sessizce yemeklerini yerken Hoseok'un elindeki çatal kalbinde hissettiği yoğun ağrı yüzünden parmaklarının arasından kayıp tabağına düştü.
Çıkan tiz sesle masadaki herkesin dikkati Hoseok'taydı. Yoongi Hoseok'un aklından geçenlerin yanı sıra hissettiği o ağır acıyı da iliklerine kadar hissediyordu.
Jae-wa oturduğu sandalyeden kalkıp Hoseok'un yanına gitti. Hoseok gözlerini bir noktaya dikmiş öylece bakıyordu. Sol gözünden bir damla gözyaşı çenesine doğru sözüldü. Herkes dehşetle ona bakıyordu.
Bunun sebebi Hoseok'un gözünden akan bir damla kanlı gözyaşıydı. Yoongi Hoseok'u sırtlandığı gibi odasına götürdü Jae-wa da peşinden gidiyordu. Odaya girdiklerinde Hoseok'u dikkatlice yatağa yatırdı.
Jae-wa odaya kimse girmesin diye kapıyı kilitledi. "Bir şey yap, kurdu acı çekiyor!" Yoongi panikle bağırdı. Bu sırada Namjoon ve diğerleri onların peşinden gelmişlerdi ancak kapı kilitli olduğu için içeri giremiyordu.
"Yoongi! Aç kapıyı!" Diye bağırdı kapıyı yumruklarken. Jae-wa buğulanan gözlerini ovalayıp Hoseok'un başucuna oturdu. Ellerini başının iki yanına koyup acısını almaya çalıştı. "Yoongi olmuyor. Bana yardım et"
Yoongi Jae-wa'nın isteği üzerine hızla yanına gitti. Ellerini Hoseok'un kalbine koyup gözlerini kapattı. Jaewa ve Yoongi aynı anda sözleri mırıldanmaya başlamıştı.
O sırada Namjoon daha fazla dayanamayıp kapıyı kırdı. Içeri girdiğinde gördüğü manzarayla donup kaldı. Jaewa nihayet Hoseok'un acısının dindiğini anlayınca geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez~yoonkook
RandomKanlar süzülürken kutsal ateşin etrafına, Yeni bir lider doğacak ölümün ortasında. O lider ki birleştirecek iki düşman kabileyi. Işte o zaman başlayacak kurtların devri. Melezin pençesinin arasında atan kalp Kutsal ateşe düştüğünde Düşmanlar gerçek...