Kanlar süzülürken kutsal ateşin etrafına,
Yeni bir lider doğacak ölümün ortasında.
O lider ki birleştirecek iki düşman kabileyi.
Işte o zaman başlayacak kurtların devri.
Melezin pençesinin arasında atan kalp
Kutsal ateşe düştüğünde
Düşmanlar gerçek...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~~Iyi okumalar😉
Durup dururken Batı kabilesinin görüşmek istemesi hayra alamet değildi. Şimdi eve gidip hazırlanmaya kalksam geç kalırdım. Yanlış hatırlamıyorsam az ileride bir mağaza olmalıydı, hızla oraya yöneldim. Mağazayı görünce derin bir nefes aldım.
Mağazaya girdiğimde yanıma gelen görevliye takım elbise baktığımı söyledim. Fazla oyalanmadan sade siyah bir takım alıp giymiştim. Kravat, kol düğmesi, ayakkabı derken hazırdım.
Aldıklarımın parasını ödeyip mağazadan çıktım. Arabaya bindiğim gibi şirkete sürdüm.
Sirketin önünde durduğunda arabayı görevliye verip içeriye girdim. Beni görenler saygıyla selam verirken benim şu anda kimseyi umursayacak halim yoktu.
Asansöre binip en üst katta olan babamın odasına çıktım. Sekreter beni görünce hızla yerinden kalkıp yanıma geldi. "Babam odasında mı?" "Evet efendim"
Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Odaya girdiğimde tüm gözler bana döndü. Lanet olsun geç kalmıştım. Babam çattığı kaşlarıyla bana bakıyordu.
"Üzgünüm geç kaldım" dedim ve masada boş olan sandalyeye oturdum. Yan tarafımda oturan Jungkook dikkatle beni süzüyordu. O böyle bakarken konuşulanlara odaklanamıyordum.
Tam karşımda oturan Kim Jae jong nefret dolu gözlerini bir saniye olsun benden almıyordu. Bende ona aynı nefretle bakıyordum. Sanki şu an bu odada sadece ikimiz varmışız gibi geliyordu.
Bana yaşattıklarını hatırladıkça sinirim hat safaya ulaşıyordu. Masanın altında sıktığım yumruğumun üzerinde hissettiğim elle biraz rahatlamıştım.
Jungkook: Yoongi sabah birşey söylemeden çıkıp gitmişti. Nereye gittiğini öğrenmek için Bay Wook'un yanına gitmiştim. Şehre alışveriş yapmaya gittiğini söylemişti.
Ona kızmıştım, bana haber vermeden gittiği için. Ardından Bay Wook'a gelen haberle Jin hyung, Namjoon ve ben Bay Wook ile şirkete gelmiştik.
Batı kabilesinden gelenlerle görüşecektik. Bay Wook Yoongi'yi arayıp buraya çağırmıştı. Adamlar geldikten 10 dk sonra odanın kapısı açılınca kimin geldiğine dönüp baktım.
Yoongi üzerinde jilet gibi bir takımla karşımda duruyordu. Yeni boyattığı saçlarıyla çok çekici görünüyordu.
Gelip yanımdaki sandalyeye oturduğunda onu izlemeye devam ettim. O ise tam karşısında oturan Kim Jae jong'a bakıyordu. Ikisi de göz kırpmadan birbirlerine nefretle bakıyordu.
Yoongi'nin gözleri maviye döndüğünde onu sakinleştirmemin zamanı gelmişti. Uzanıp yumruk yaptığı elini tuttum.
Sinirden kasılan çenesi gevşeyince yumruk yaptığı elini alıp parmaklarımızı kenetledim. Dönüp bana baktığında gözleri eski rengine döndü.
