Yoongi:
Bay Wook'un odasına doğru yürürken arkamdan gelen Hoseok beni durdurdu. "Ne oldu Hoseok?" "Hiç sadece seninle konuşmam gerek"
"Tamam ama sonra. Şimdi Bay Wook beni bekliyordur." dedim ve tam gidecekken Hoseok beni yine tuttu. "Şey Bay Wook seni çağırmadı. Seninle konuşabilmek için uydurdum."
"Ah! Cidden mi! Tam Jungkook ile öyleyken. Şimdi Hoseok seni öldürmemem için bir sebep söyle" "Yoongi üzgünüm ama senden başka konuşacağım kimse yok"
Hoseok üzgün görünüyordu. Ona sıkıca sarıldım "hadi gel odanda konuşalım" dedim ve birlikte Hoseok'un odasına gittik. Karşılıklı oturup bir süre sessiz kaldık. Sessizliği geç de olsa bozabilmiştik.
"Yoongi yarın olacaklar için çok korkuyorum" dedi yarın ne olacaktı ki kafam karışmıştı. "Hoseok daha açık anlatabilir misin?" Eğer bilmezsem yardım edemezdim.
"Yarın... Yarın Kim Jae joong ile karşılaşacağım" o ismi duyunca ister istemez gerilmiştim " Nasıl? yani onunla neden karşılaşacaksın?"
"Aslında tamamen tesadüf olacak. Yani yarın gece dolunayda Batı kabilesindeki birkaç kurt tarafından saldırıya uğrayacağım. Biraz canım yanacak ama-" "Aması ne yarın hiçbir yere gitmiyorsun. Anladın mı?"
Hoseok gerginlikten birbirine kenetlediğim ellerimi tutup gözlerime baktı.
"Yoongi kaderin önüne geçemeyiz. Yarın olacakları durdurmanın bir anlamı yok. Ben acıyacağı için korkmuyorum. Sadece ona aşık olmaktan korkuyorum. Ben..." dedi ama devamını getiremedi.
Dolan gözlerini benden saklamak için başını önüne eğdi. Çenesinden tutup bana bakması için başını kaldırdım.
"Korkma Hoseok aşık olamak o kadar da kötü değil. Hem ben senin yanındayım. Şimdi yarın olacakları akışına bırak öyleyse, ne olacaksa olsun. Ama şimdi söyle bakalım Jungkook ile o şeye devam etme şansım var mı?"
"Malesef yok. O çoktan seni düşünürken uyuya kaldı." "Şansa bak be! Neyse o zaman ben sana şeyi soracaktım. Sen şimdi akıl okuyup gelecekte olanları falan görüyorsun ya"
"Evet de ne oldu?" "Şey acaba Namjoon ve Jin'de durumlar nasıl. Görünüşe bakacak olursak yıllardır mühürlü gibi davranıyorlar."
"Yani şimdi ne söylesem ki Namjoon bir beta olmasına rağmen Jin üzerindeki etkisi büyük. Ayriyetten şunu da söylemeliyim ki Jin hyung UKE!" "Çüşş! Ne saçmalıyorsun? O bir alfa" "ister inan ister inanma doğrusu bu."
"Nerden anladın? A gerçi güçlerin-" "Ne güçleri be! Mal mısın Jin bugün acıdan doğru düzgün yürüyemiyordu bile" "Ben niye fark etmedim?" "Acaba neden? Gözün Jungkook'tan başka bir şey görüyormuydu ki?"
"Biliyor musun Hoseok seninle konuşmak çok eğlenceli. Yani ne bileyim bir an üzücü bir şey konuşuyoruz saniyeler sonra kahkahalarla gülebiliyoruz." "Haklısın Yoongi ben de seninle konuşurken iyi hissediyorum."
"O zaman bugünlük bu kadar konuşmak yeter. Iyi geceler." dedim ve yanından ayrılıp kendi odama gittim. Tam kapıyı kapatacakken karşı odadan helen seslerle olduğum yerde kalakaldım.
Hoseok cidden doğru söylüyordu. Aklıma gelen fikirle odamın karşısında kalan odalarının kapısını hızla çaldım. Içerideki sesler kesilince birkaç defa daha çalıp hemen odama girdim. Yakalanma korkusuyla hemen yatağa uzandım.
Koridorda Namjoon'un küfürleri kulağıma dolunca gülümsedim. "Yoongi cidden çok kötüsün" Jungkook'un sesini duyunca yerimde sıçradım. "N-neden bahsediyorsun?" Yatakta bana doğru dönüp yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez~yoonkook
RandomKanlar süzülürken kutsal ateşin etrafına, Yeni bir lider doğacak ölümün ortasında. O lider ki birleştirecek iki düşman kabileyi. Işte o zaman başlayacak kurtların devri. Melezin pençesinin arasında atan kalp Kutsal ateşe düştüğünde Düşmanlar gerçek...