Sevim abla odadan çıktıktan uzun süre sonra Yeşim odama gelmişti. Puf koltuğuma oturdu. Saat 19.40 olmuştu. Kafamı telefondan kaldırıp Yeşime baktığımda farkettim ki bana ters ters bakıyordu. Bende derdini anlayınca birazcık takılmaya başladım:
''Yeşim ben babamdan çok sana yakınım, aslında o çocuk çok yakışıklı sence kabul mu etsem?''
Yeşim burnundan soluyarak cevap verdi
''Çocuk yakışıklı ama ona güzel kız lazım dimi?''
''Ee yani benim gibi bir kız lazım demek ki de ondan beni istedi.''
Ben sadece takılıyordum ama Yeşim bir anda bağırmaya başladı
''Sen kendini ne sanmaya başladın Ezgi? Alt tarafı sana teklif etti sen evet diyince çocuğun seni isteyeceği nereden belli? Ayrıca ben daha güzelim. Adam bana söyleyeceğine sana söyledi ama sen hayır derken ben istediğimi çoktan söylemiş olucam.''
Bana o kadar yaklaşmış ve kıs kıs gülerek söylüyordu ki adeta gözünü şeytan bürümüş gibiydi. Tam o sırada zilin sesini duydum. Babamın Yiğit dediğini duydum iyi ki de duydum yoksa Yeşimin saçına yapışacaktım. Sinirlenmemin sebebi böyle bir konuda annesine uyup benimle kavga etmesiydi. Koşar adımlarla aşağı indim. Yiğit Bey içeri davet edilmiş koltukta oturuyorlardı. Herkes gözümün içine bakıyordu tabii ben de onlara bakıyordum. Telefonunu vermişti neden gelmişti diye merak ederken sormama gerek kalmadı
''Öyle bakmayın telefon numaramı vermiştim ama cevap için dayanamadım ve geldim.''
Kafamı salladıktan sonra bende koltuğa oturdum. Sevim abla teklif hakkında konuşmayacağımı ve cevabımın hayır olduğunu düşünerekten konuşmaya başladı
''Yiğit Bey Ezgi yerine...'' derken lafını böldüm
''Ben teklifinizi düşündüm Yiğit Bey. Bu teklife cevabım Evet'' Yok artık bu cevabı ben dedim. Allah'ım Yarabbim Yeşime ve Sevim ablaya sinirimden anlık olarak Evet dedim. Yiğit Kılıç gülerek bakıyordu ama diğerleri şok içinde kalmışlardı. Hayır diyeceğime kendimi de o kadar inandırmıştım ki evet diyince kendim de şok olmuştum. O sırada telefonum çaldı. İş görüşmesinin kabul gördüğünü yarın sabah işe başlayacağımı söylediler. Telefonu kapattıktan sonra gülümserken evdeki herkesin şok içinde bana bakmaya devam ettiğini unutmuştum. Yiğit Kılıç kahvesini tek seferde içip ayağa kalktı ve konuşmaya başladı
''Güzelll o zaman iş hallolmuştur. Yeni işin içinde tebrik ederim.'' Kulağıma doğru yaklaştı ve
''Bir gün seni kurtardığım için bana teşekkür edeceksin'' dedi
''Beni kurtarmanız gereken bir sebep mi var?''
''Her şeyin zamanı var. Zamanı gelecek merak etme.''
Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Yiğit Kılıç herkese (özellikle bana) veda ederek, borç işini oğlu ve beni görünce konuşulacağını söyleyerek evden ayrıldı.
Babam bir anda sinirle omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başladı
''Ezgi nasıl evet dersin?! Sana böyle bir şey yapmamanı söylemedim mi ben kızım? Neden böyle bir şey yaptın?!''
Ben tam konuşacakken babam ağlamaya başladı ve bana sarılarak sözüne devam etti
''Babanın yaptığı şeyler yüzünden mecbur kaldığın şeye bak.'' Ahh baba ah bilmiyorsun ki kızın sinirden Evet dedi
''Hayır baba öyle söyleme. Lütfen ağlama belki her şeyin iyisi böyledir.'' O sırada Sevim abla da bana yaklaştı
''Sağol Ezgiciğim. Ne kadar bize kötü bir cevap olarak gelse de evimizi kurtardın.''
Kafamı rica ederim dercesine salladıktan birkaç dakika sonra evin ortamı biraz daha normale dönmüştü. Ben de odama çıktım. Yatarak telefona bakınca vakit öyle çabuk geçmişti ki 2 saat öylece sosyal medyada dolaşmışım. Tam kalkıp aşağı insem mi diye düşünürken odanın kapısı çaldı
''Girebilir miyim Ezgi?'' Yeşim gelmişti
''Gir.''
Odaya girdikten sonra masum masum bakarak yanıma oturdu
''Ne diyeceğimi bilmiyorum ama şeyy. Ya şey Ezgi ya özür dilerim. Bugün söylediklerimi benim söylediğime inanamıyorum. Annemin dolduruşuna geldim baskısına maruz kaldım içimden resmen başka bir şey çıktı lütfen affet beni. Sen benim ablam, sırdaşım, arkadaşım, canım, her şeyimsin çok üzgünüm hatta bugün ki beni unut öyle bir Yeşimi görmemiş ol.''
''Yeşim ben de öyle davrandığında şok oldum. Resmen gözünü şeytan bürümüştü kızım böyle bir konuda neden benimle kavga etmeye çalıştın.'' Oflayarak cevap verdi
''Annem zengin olduğunu hem evimizi kurtaracağımızı hem de benim yakışıklı bir mankenle çok güzel bir hayat süreceğimi savundu. Ben de tabi o anlık heyecanla senin yerine geçmek istedim ama lütfen barışalım ya affet beni o Yeşim ben değilim.''
''Biraz unutmak zor olur ama hadi affedeyim bari.''
Kocaman bir çığlık patlatıp boynuma sarıldı ikimiz de yere düştük. Acı içinde kollarımıza bakarken göz göze gelince kahkaha patlatıverdik. Küçükken de böyleydi Yeşim ağzına geleni sayar sonra ben onu döverdim. Tabii ki sonra barışmaya yine Yeşim gelirdi.
''Bu arada yeni işin için de tebrik ederim canım benim. Hatta bugün güzel kız lazım o çocuğa demiştim ya asıl sana yakışıklı bir çocuk lazım. Fiziğin çok güzel, kahverengi uzun saçların var, koyu kahverengi gözlüsün, kirpiklerin gür, ellerin...
''Ay çok teşekkür ederim ama dur yeter bu kadar beni şımarttığın. Ayrıca benim artık bir işim vardı dimi hiç aklımda bile yok.''
''Bugün olanlardan sonra aklında olmaması çok normal hadi kalk Serdar Ortaç açta keyfimiz yerine gelsin.''
Yeşimle ikimiz Serdar Ortaç hayranıydık. Kalkıp bir Serdar Ortaç Poşet açtıktan sonra geceye kadar bilmem kaç şarkı dinleyipte dans ettik. Bugün biraz garip bir gün olsa bile günü güzel kapatmıştık. Bende yeni işim için alarm kurdum. Yeşim de iyi geceler dileyip kocaman öptükten sonra odasına gitti. Ben de hemen uykuya daldım.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ummadık Bir Anda
Teen Fiction"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil, 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok isti...