Hepinize iyi okumaalarrrr :) Umarım beğenirsinizz.
15 Ocak; Ezgi'nin doğum günü
Hakan'ın ağzından
''Bir kadın gelir, değiştirir seni'' cümlesinin, benim için en belirgin hali Ezgiydi. Hayatıma girmesini hiç istemediğim bir kişinin, beni bu kadar etkileyeceğini düşünemezdim. Hayatıma girdi ve adeta beni değiştirdi. Kendim bile bu söylediklerimi fark ediyordum. Güzel anlamda değişmiştim. ''Sevgi insanı güzelleştirir.'' tanımının en doğal haliydim. Ezgiyi ilk gördüğümde de çirkin olduğunu düşünmemiştim ama şu an benim gözümde, dünyadaki en güzel kadındı.
Bunları anlatıyorum çünkü hayatıma giren bu güzel kadının, bugün doğum günü. Ona koskoca bir hediye veya pahalı bir şeyler almayacağım. Mutlu olmanın sadece maddiyatla olmadığını Ezgi sayesinde öğrendim. Doğum günümde gelen onca hediye arasından, beni mutlu eden Ezgi oldu. Her sene geçirdiğim doğum günleri gibi olmadı. Farklıydı. Ezgi'nin doğum günü de farklı olmalıydı. Ona en güzel hediyem, güzel sözlerim olacaktı.
Kahvaltıya indiğimizde, hiçbirimiz Ezgi'nin doğum gününü bilmiyor gibi davrandık. O da pek umursamıyor ve gayet mutlu görünüyordu. Kahvaltımızı yaptık ve oradan ayrıldık. Planımız için tekrardan dışarı çıkıp havaya baktım. Hava soğuk değildi. Ocak ayında olmamıza rağmen ilkbahardan bir gün gibiydi. Ne çok sıcak, ne de çok soğuktu.
Ezgi'nin ağzından
Bugün kimse doğru düzgün konuşmuyordu. Her gün sohbet ederek geçirdiğimiz kahvaltıda bile susmuşlardı. Zaten kahvaltıdan en son kalkan ben oldum. Hepsinin acelesi var gibiydi.
Koltukta oturup telefona bakmaya başladım. Mutlu mutlu otururken Melis gelip kolumu çekiştirmeye başladı.
''Ezgi, kalk hadi alışverişe gitmemiz lazım.''
''Ne alışverişi?''
''Yeni çıkan ürünler oluyor ya, onlara bakarız. Hem dolabımda hiçbir şey yok, yeni şeyler almam lazım.'' Gülerek cevap verdim.
''Dolabında bir şey yok mu? Kızım senin kadar kıyafeti olan yoktur ki.''
''Bana göre bir şey yok. Hadi hazırlan da gidelim.''
''Madem dolabında bir şey yok. Gidelim bari.'' Melis, koltukta oturup beni beklemeye başlarken bende odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Hazırlanınca da Melisi çok fazla bekletmemek için hızlıca aşağı indim.
''Ben hazırım. Hadi gidelim.'' Anahtarı bana uzattı ve
''Tamam ama bugün arabayı sen sür olur mu?''dedi. Sorgularcasına yüzüne baktığımda cevap verdi
''Birazcık başım ağrıyor. Bilirsin baş ağrısı göze de vuruyor. Yola çok odaklanamam diye diyorum.''
''Öyle olsun bakalım.'' dedim ve anahtarı elinden aldım. Dışarı çıktığımızda, çimenlerin üstünde öylece dikilen Hakanı gördüm. Çok ciddi bir şekilde, bir şey düşünüyordu.
''Hakan, ne yapıyorsun sen orada?''
''Hiç. Hiçbir şey yapmıyorum.''
''Boş boş ayakta niye dikiliyorsun?''
''Biraz hava alıyorum sadece. Siz nereye gidiyorsunuz?''
''Melisle beraber alışverişe gidiyoruz.'' Melis arkamdan seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ummadık Bir Anda
Novela Juvenil"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil, 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok isti...