Hepinize iyi okumalar diliyorum. Yorumlarınızı da bekliyorum. :)
.
.
.
Evet, belki Hakan'ın çok büyük bir suçu olmayabilirdi. Ama bu cümle, suçsuz olduğu anlamına da gelmiyordu. Maalesef ki... Maalesef ki bende alışmıştım. Özlüyordum işte. En başında nefret ettiğim bu adama aşık olmak klişeydi. Saçmaydı.
''Ezgi, lütfen ağlama. Daha fazla üzülmeni istemiyorum. Harap ettin kendini.'' Kafamı Ecem'in omzuna yasladım.
''Bir erkek için ağlamak salaklıktır diyordum. Şu halime bak ya.''
''Çok büyük konuşmamak gerekiyormuş demek ki.''
''Söyle, söyle. Sende vur Ecem.''
''Daha şimdi sen söyledin ya. Benim dememe mi kızıyorsun?''
''Ben sinirden ne söylediğimi bilmiyorum ki.''
''Sende haklısın. Benim başıma gelse en az senin kadar üzülürdüm.''
''Bence de haklıyım. Onu orada bırakıp gittim.''
''Keşke gitmeseydin. Ailesine sinirinden dolayı ona öyle davranmak zorunda değilsin.''
''Nasıl değilim? Onun ailesine zafer çanları mı çaldırayım istiyorsun?''
''Ailesiyle görüşmezsin olur biter. Hem kendini, hem de Hakanı üzüyorsun.''
''Ne oldu? Asansörde güzel sözler söyledi diye Hakanı mı tutuyorsun?''
''Kızım ağlayan sen değil misin? Sen de onu özlüyorsun işte. İtiraf et.''
''Tamam belki biraz özlüyor olabilirim. Ama böyle böyle alışacağım.''
''Neyi isteyip neyi istemediğine karar veremiyorsun.''
''Sevdiğim halde vazgeçiyorum işte. Vazgeçmeye çalışıyorum. Kararım bu.''
''O zaman niye üzülüyorsun Ezgi? Manyak mısın sen?''
''Ben onu unutmaya çalıştıkça dibimde bitiyor. Kafamı karıştırmaya çalışıyor.''
''Nasıl istiyorsan öyle olsun. Madem alışacağım diyorsun, yüzüne bile bakma. Onu görmemezlikten gel.''
''Zaten öyle yapmaya çalışıyorum. Lavaboya gittiğimde kapıya geldi. Asansöre bindim peşimden geldi. Nasıl görmemezlikten gelebilirim ki?''
''Duymamazlıktan geleceksin. Karşına mı çıkıyor, suratına bile bakmayacaksın. Ama önce kafanda bitirmen lazım.''
''Zaten bugün olanlardan sonra benim suratıma bakacağını düşünmüyorum.''
''Hakan da baya soğuk gibi duruyor ama yufka yürekliymiş demek ki. Sadece senin için ağlıyor.''
''Ağlıyordu. Ben de ağlıyorum.''
''Ama sen evde ağlıyorsun. O gözünün önünde ağlamış.''
''Ne yapayım yani? Bende mi önünde ağlayayım?''
''O anlamda demedim. Çocuk seni gerçekten sevmese karşında ağlamaz. Demek ki sana çok alışmış. Her neyse, böyle olacakmış demek ki. Bugün olanları unutup onu görmemezlikten gel. Yoksa ikinizde üzüleceksiniz.''
''Yaptığım şeyleri bana söylüyorsun. Başka ne yapayım?''
''Yapman gereken şeyler bunlar. Gidip çocuğu engelleyecek halin yok ya.'' Elime telefonu aldım ve Hakan'ın sosyal medya hesabına girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ummadık Bir Anda
Teen Fiction"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil, 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok isti...