İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz :)
.
.
.
Yeşime, Hakanın beni arayacağını söyledim. Oda haliyle heyecandan öyle bir çığlık bastı ki kulaklarımın uyuştuğunu hissettim. Telefonda sosyal medyada gezerken ana ekrana bildirim düştü
Yiğit Kılıç: Hakan birazdan seni arayacak sakın açmamazlık yapma.
Mesajı Yeşime gösterince çığlık atacaktı ama önlem alıp hemen ağzını kapattım. Odada dört dönerken bahçeye inmeye karar verdim. Yeşim de benimle beraber geldi tabi. Birkaç dakika sonra telefonum çaldı. Bir numara arıyordu galiba Hakandı. Açtım telefonu
''Alo?''
''Alo Ezgi misin sen?'' Ezgi misin sen ne be? Kibarca sorsana
''Evet siz?''
''Ben Hakan Kılıç bilmemezlikten gelme babam sana çoktan haber vermiştir bile. Duyduğuma göre benim fikrimi almadan benimle evlenecekmişsin?''
Bu neydi şimdi? Kendi aklınca benimi azarlıyordu bu?
''Ben de sizinle evlenmeyi istemiyorum herhalde. Bir karar vermek zorunda olduğum için evet dedim. Madem sizde bu kadar istemiyorsunuz söyleyin babanıza başka bir çözüm bulsun.''
Birden lafa atlayıp cevap verdi
''Aslında sizde haklısınız benim gibi yakışıklı, manken, zengin bir çocukla kim evlenmek istemez ki?''
Aaaa bu ne ukalaca bir konuşma resmen kendini bir şey sanıyor!''
''Kulaklarınızda bir problem var sanırım ben istiyorum değil istemiyorum dedim. Zor durumda kaldığım için babanıza evet dedim. Sizin yakışıklılığınız umrumda bile değil. Ayrıca bu kadar egolu olduktan sonra yakışıklı olsanız ne yazar?''
''Vayy ablamız lafı koydu egoluymuşum bak bak. Bu kadar kibar konuştuğuma dua et sen. Hem sen beni internetten, televizyondan hatta kısacası her yerden görmüşsündür ama ben seni hiç görmedim. Babam çok güzel dese bile beni artık ilgilendirmez çünkü anlaşılan seni şu cırtlak sesinden sonra hiç sevemem.'' Ne? Ne alaka ya benim sesim cırtlak bile değil ki?
Yeşim bizi dinlerken gülmekten nefes alamıyordu. Bir yandan onu sinirle susturmaya çalışıp bir yandan da Hakan ukalasıyla konuşmak çok zordu. Ama yok ben dayanamıyorum kavgaya kavga!
''Tüh beni sevemezmiş ağlıyorum şu anda! Hem benim sesim cırtlak değil ki? Senden beni sevmeni isteyen kim Bay ukala?''
''Babama bir şey mi yaptın da senin gibi kendini bir şey sanmış birini gelin olarak istiyor söyle!''
''Oha ne alaka ya ! Burada kimin kendini bir şey sandığı çok bariz!''
''Neyse ne be! Uzatma, bana egolu diyorsun da senin farkın ne? Seni isteyeceğimi hiçbir zaman düşünme tamam mı?(DIT!)''
Yok artık telefonu yüzüme kapattı! Ne kadar küstah, şımarık, ukala, bencil ve onlarcası bir adam! Yeşim hala gülüyordu
''Yeşim iyi misin sen canım çok mu komik?''
''Çok değil çok fazla komik. O nasıl konuşmaydı öyle ya gülmekten ölücem sandım.''
Hey Allahım bir tane yetmiyordu ikinciye çattık.
Yeşim gülmeyi bırakıp konuşmaya devam etti
''Şimdi ne olacak?'' Oflayarak cevap verdim
''Bilmiyorum ki akışına bırakıp olanları göreceğiz.''
Bahçede oturup biraz hava aldıktan sonra odama çıktım. Telefonumu kapatıp uyumak istiyordum ama olmuyordu. Hayır demeyi düşünürken sırf Sevim ablaya inat Evet dedim. Acaba Yeşimi benim yerime koysaydı daha mı iyi olurdu? Uykum geldiği halde uzuun bir süre düşünmekten uyuyamadım. Of ya of gözünü kapatınca uyuyan Ezgiyi ne hale getirdiler. Artık tek bir çare vardı Yeşime dediğim gibi akışına bırakacaktım. Sanırım en iyisi bu olacaktı.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ummadık Bir Anda
Jugendliteratur"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil, 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok isti...