Tünaydın arkadaşlar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Hepinize iyi okumalar <3
.
.
2 Kasım; Hakan'ın doğum günü
Bugün Hakan'ın doğum günü ve nasıl bir hediye oluşturacağımı planladım. Büyük resmi ve diğer 10 küçük resmi dün çıkarttırdım. Büyük resim için de çerçeveyi aldım. Maalesef, dün aldığım halde hazırlamaya vaktim olmadı çünkü Hakan evdeydi. Şu an Hakan evde olmadığı için rahat bir şekilde hediyeyi hazırlamaya başladım. Öncelikle büyük fotoğrafı çerçeveye yerleştirdim. Düğünde çektirdiğimiz çok güzel bir fotoğraftı. Diğer küçük fotoğraflarımız için de yapışkanlı kağıtlara notlar yazmaya başladım. Notlara, Hakan'ın söylediği komik cümleleri yazacaktım.
Öncelikle elime, söz gününde çekilen bir fotoğraf geldi. Fotoğrafta, yüzüklerimize bağlı olan kurdeleler kesiliyordu. Yapışkanlı kağıda ''Ne demek makas kesmiyor? Daha yeni aldık ya.'' yazdım ve fotoğrafın üstüne yapıştırdım. Elime diğer gelen fotoğrafta, Hakan tuzlu kahve içiyordu. Yapışkanlı kağıda ''Tuzlu kahve için de hesaplaşacağız.'' yazdım ve fotoğrafa yapıştırdım. Diğer aldığım fotoğrafı görünce kıkırdadım. Hakan, omzuma kolunu koymuş sırıtıyordu. Ben ise sinirli bir şekilde kameraya bakıyordum. Bu fotoğrafı, Oğuz öylesine çekmişti. Yapışkanlı kağıdı aldım ve üstüne ''Aslında sizde haklısınız. Benim gibi, yakışıklı, manken, zengin bir çocukla kim evlenmek istemez ki?'' yazıp fotoğrafa yapıştırdım. Diğer aldığım fotoğrafı nişan günümüzde arabada çekmiştik. Daha doğrusu Ecem çekmişti. Fotoğrafta, Hakanla beraber çok güzel gülümsüyorduk. Biraz düşündükten sonra kağıda yazmaya başladım. ''Güzellik merkezinde tahmin ettiğimden çok daha güzel olmuşsun demiştim ya. O rol icabı değildi, gerçekten çok güzel olmuşsun.''. İstemsiz olarak yanaklarımın ısındığını hissettim. Her kağıda farklı renk kalemle yazıyordum. Toplam 4 fotoğraf olmuştu ve geriye 6 fotoğraf kalmıştı.
Gülerek aldığım bir diğer fotoğrafta kına günümüzden idi. Hakan, gelin tahtıma oturmuş yelpaze ile komik bir poz vermişti. Ben ise yanında sırıtıyordum. Elime pembe keçeli kalemi aldım ve kağıda ''Tabii kızım ne sandın. Benim her huyum övülecek türden.'' yazdım. Konserde çekindiğimiz fotoğrafı elime aldım ve uzun uzun baktım. Ne kadar da çok anı biriktirmişiz diye düşündüm. Fotoğrafta ikimizde sırıtıyorduk. Ortam karanlık olmasına rağmen çok güzel gözüküyorduk. En azından çok eğlendiğimiz belliydi ve güzel bir anı olarak kalmıştı. Kağıda ''Yani, sen mutlu ol diye yapıyorum aslında.'' yazdım. Fotoğraflara, en uygun cümleyi düşünüp yazmaya çalışıyordum. Fotoğraf anında Hakan'ın söylediği cümleler değildi. Hakan'ın bugüne kadar söylediği cümlelerin arasından seçmeye çalışıyordum ve oluyordu. Muğla'da çektiğimiz bir fotoğrafı aldım ve biraz düşündükten sonra ''Alt tarafı saçını öptüm Ezgi. Ne var bunda?'' yazdım. Her bir fotoğrafı elime aldığımda gözümde anılar canlanıyordu. Geriye 3 fotoğraf kalmıştı. Ecem'in habersiz çektiği fotoğrafı elime aldım. Hakanla birbirimize sinirli bakıyorduk. Kağıdın üstüne ''Seni hiç sevmiyorum Ezgi. Bir o kadar da senden nefret ediyorum.'' yazıp fotoğrafın üstüne yapıştırdım. Diğer fotoğrafı elime aldıktan sonra yine uzun uzun baktım. Pikniğe gittiğimiz gün Hakanla çekildiğimiz fotoğraftı. Aklıma geldiği gibi kağıdı hızla aldım ve ''Sadece arkadaş olsak mı güzel olurmuş?'' yazdım. Sonuncu fotoğrafı elime aldım ve aldığım gibi kıkırdadım. Hakanla ikimiz, ağzımızı bir karış açmış gülüyorduk. Uzunca düşündükten sonra, kağıdın üstüne benim söylediğim bir cümleyi yazdım. ''Ne bileyim, gözlerime o kadar dikkatli baktın ki gülesim geldi.''.
Not kağıtlarının çıkmayacağı bir şekilde, küçük fotoğrafları hediye paketine koydum. Çerçeveye koyduğum büyük fotoğrafa da not yazasım geldi. Bu sefer ikimizin karşılıklı söylediklerini yazmaya karar verdim. Rengarenk bir şekilde ''Sana herkes yakışıklı olduğunu söylüyor. Ben deyince neden bu kadar şaşırdın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ummadık Bir Anda
Teen Fiction"Ezgi, sana bir şey söyleyeceğim." Midemde kelebekler uçuşuyordu. Herhalde 100 değil, 1000 tane uçuşuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her geçen saniye, midem daha tuhaf olmaya başlamıştı. "Dinliyorum." "Seni şu an öpmeyi o kadar çok isti...