15. Bölüm

959 265 69
                                    


Sonunda Ezgiyle Hakan nişanlanıyorrr. Hepinize iyi okumalar. Oylamayı ve yorum atmayı unutmayın :)


9 Ekim Cumartesi

Sabah yine çok erken bir saatte kalktım çünkü bugün benim nişanım vardı. Dün Esra Kılıç ve birkaç kadın nişan bohçası hazırlamış getirmişlerdi. O kadar çok bohça getirmişlerdi ki hiç bitmeyecek sanmıştım.

Çarşamba gününe kadar Hakanla normal bir insan gibi sohbet edebildiğimizi düşünmüştüm. Ama Çarşamba günü kavgada bile söylenmemesi gereken şeyleri söyleyince yanıldığımı anladım. Tam Perşembe ve Cuma günü yüzünü görmediğimden dolayı mutlu olacaktım ki maalesef nişanımda Hakanı görmek zorundaydım hemde bir aşık gibi!

Nişanımız saat 19.00'dan 23.00'a kadar sürecekti. Ayarlanan yeri ne kadar gidip görmemiş olsam da fotoğraflardan bile çok lüks bir davet salonu olduğu belliydi.

Evde benim dışımda ki herkes çok telaşlıydı. Ecem de yanımda bana destek oluyor beni bırakmıyordu. Ecemin annesi de nişana katılmayı çok istiyordu ama yeni ameliyat olduğundan dolayı yatması gerekiyordu.

Saat 5.00'te kahvaltı yaptık ve masayı toplarken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda coşkulu bir şekilde boynuma sarılan Melis ve somurtuk abisi Hakan vardı. Daha sonra arkalarında da gülümsemesi eksik olmayan Volkan ve Oğuzu gördüm. Ecemin, Oğuzu görünce neredeyse gülümsemekten ağzı kulaklarına varacaktı. Hakanın sağladığı tek avantaj Oğuzla Ecemin tanışmasıydı. Kuaföre gideceğimiz için nişanımda giyeceğim elbise ve ayakkabıyı aldım. Ecemle Yeşim de elbiselerini ve ayakkabılarını alınca dışarı çıktık. Bahçede 2 tane araba vardı ve birine Oğuz,Ecem,Yeşim, Volkan ve Melis bindi. Hakanın arabasına da Hakanla ben bindim. 5 kişi sırf Hakanla beni baş başa bırakmak için aynı arabaya biniyordu. Ama Hakanla olan kavgamızdan sonra ön koltuğa değil arka koltuğa bindim. Arabayı çalıştırırken yanına oturmadığım için arkaya döndü ve bir bakış atıp konuştu:

''Yine yanıma oturacağını düşünmüştüm.'' Onunla konuşmaya niyetim yoktu.

''Ne o? Birileri benimle küsmüş mü yoksa?'' Ama ben ne kadar onunla konuşmasam da o konuşmakta ısrar ediyordu.

''Hadi be! Küstün mü gerçekten? Bebek miyiz biz ya neden küstün bana?'' Hakanın yüzüne bile bakmıyordum.

''Sen böyle ufak tefek kelimelere takılıpta küseceksen şimdiden söyleyeyim işimiz yaş.'' Sabrımı taşırıyordu.

''Alt tarafı sana bir olaya tek taraflı bakmaman gerektiğini öğrettim. Teşekkür edeceğine birde küsüyorsun.'' İşte bu kadarı yeterliydi

''Asıl sen özür dileyeceğine hala terbiyesiz bir şekilde konuşuyorsun! O gün: ''Annen sizi bırakmakla iyi yapmış! En azından senin gibi bir kızın ukalalığından kurtulmuş! Hatta direkt senin gibi bir kızının olmasından kurtulmuş daha ne olsun!'' derken utanmadığın gibi, hala pişkin pişkin konuşuyorsun. Eğer o çok düşündüğün itibarının zedelenmesini istemiyorsan sesini kesersin.''

Sinirlenince yine gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için kendimi sıktığımdan dolayı boğazıma da çok acı bir his oturmuştu. O ise bir yandan arabayı kullanıyor bir yandan da ukalaca sırıtıyordu.

''Tamam haklısın o sözler biraz ağır olmuş ama ne yapayım sende hak ettin.'' Hala konuşuyor ya hala konuşuyor!

''Neyi hak ettim ben ya neyi? Eğer bir şeyi hak edipte yaşıyorsam, o da seninle borç için değil bir anlık sinirimden dolayı evlenmeyi kabul ettiğimde başıma gelecekleri tahmin etmememdi!''

Ummadık Bir Anda  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin