Yardımdan Hemen Önce

337 76 148
                                    


"Tekrar etmeyeceğim Dwan." Minik adımlarla kapıya doğru ilerlemeye çalıştı.

Yüzü beyaz-sarı bir hal almıştı. Vücudundaki afallamalardan anladığım kadarıyla baygınlık geçirmek üzereydi. Göğsü hızlıca şişip iniyordu, yavaş nefes alıp vermenin yanında hızlı kalp atışı hiç hayra alamet değildi. Koluna girdim, bu sefer benden kurtulmasına izin vermeyecektim. Dikkatimi yüzünden ayırmıyordum. Gözlerime bile bakamıyordu, sürekli gözlerinin odak noktası kayıyordu. Ayrıca göz bebekleri fena halde büyümüştü.

İşaret parmağımı yeniden şah damarının üzerine yerleştirdim. "İç kanaman olabilir, muhtemelen öyle yani." Baygınlık hissi, hızlı kalp atışı, soluk ten gibi tüm belirtileri gösteriyordu. Ortalama bir A.S.K.E.R ilk yardım eğitimi almama rağmen kolayca anlayabilmiştim.

"Ne?"

"Dediklerim gayet açık." Çoktan dışarı çıkmıştık, benimle konuşurken neler yaptığının farkına kolayca varamıyordu. "Uymak veya uymamak tamamen senin kararın. Tabi uymayıp planımı suya düşürürsen gece odana gelip seni boğarım."

Ceza odası adının ve işlevinin aksine oldukça hoştu. Her yerinde minderler, dinlenme alanları vardı. Dekorlar birbirleriyle uyum içindeydi. Yer koltukları, masalar görmek mümkündü. Duvar halıları, yer halılarına göre oldukça hoş işlenmişti. İçki servisi yapılan bir dolabı bile vardı, sadece o kısımda loş ışıklar yanıp sönüyordu. Binanın orta kısımlarında olduğundan dolayı penceresi yoktu, havalandırmaları her daim çalışırdı. Fanların çıkardığı ses sessizliğin içerisinde anca belirli miktarda, dikkat ederseniz duyulabilirdi.

Asya kültürlerindeki odaları andırıyordu sanırım. Emin değildim, odanın bu şekilde dizayn edilmesindeki temel neden bizim üstlerimizin veya görevlilerin bizi döverken yorulmasıydı. Ağzımızdan laf almadıkça, güzelce işlerini yapmadıkça alanı terk edemezlerdi. Herkes kendisine verilmiş olan görevi yapmak zorundaydı, aksi olamazdı. Bazen bu işler saatlerce sürüyor, sırayla sabahlıyorlardı çünkü öğrenciler dayak yerken yorgunluktan bayılırdı. 

Bu halinde dahi alayla kahkaha atabilmişti. "Sıkıyorsa yap, beni kolayca alt edebileceğini mi sanıyorsun Jaha? Bana karşı gelen, düşmanım olan herkes öldü."

"Evet, onlar herkesti. Ben Jaha Dwan'ım." Koridorda yürürken dikkat çekmemeye çalışmıyordum, zaten halimizi gören cezamızın yeni bittiğini kolayca anlardı. "Seni temin ederim ki ikisinin arasında fark var."

Plan yeteneklerim gün geçtikçe gelişiyor olsa da ne yapabileceğim hakkında en ufak fikrim yoktu. Planlarımı anlık olarak yapmayı sevmezdim, sanki zekamla dalga geçiyormuş gibi hissederdim. Kuzey'in dudaklarından akan kanın kokusu burnuma geliyor, acele etmem gerektiğini bir kez daha hatırlatıyordu. Nasıl bu kadar kısa sürede yakalanabilmiştiler? Alt tarafı kamera odasına gireceklerdi! İnsanların plan yapmadan uygulamaya geçmesinden nefret ediyordum. Kendimi asla çok zeki bulmasam da bu tarz kişilerden beş kat zeki olduğumu rahatça kabullenirdim.

İyi bir plan oluşturmak için: İlk önce nasıl başlayacağınızı ve nasıl biteceğini oluşturun. Sonrasında da aralara ne yapacağınızı, neleri kullanacağınızı yazıp temellendirmelisiniz. Tabi bu tarz işlerde iyi olmamın sebebi süper bir yalancı olmam olabilir, elbette kendi kendime öğrendiğim basit psikolojik hileleri de unutmamamız gerek. İlk olarak James'ı kuleden çıkaracağım, orası kesin. Sonuncu madde ne olacak? Kuleye geri getirmem mi olacak yoksa acil yardım alması mı? Kuleye geri getiremezsem benim başım yanar, risk alamam. Öyleyse son maddem geri getirmek olmalı.

Savaş'la ikisi tip olarak çok benziyor, takımımız tarafından verilen ortak görevlerimiz var: Hepsi de kule dışında, ikisinin de belgesi on beş yaşındayken güncellendi. Güvenlik görevlisine Kuzey'in Savaş olduğuna inandırabilirsem her şeyi başarırım. Ardından babama durumumu anlatırım, acil durum olduğunu söylerim. Bana yardım eder, yani umarım. Öyleyse nereden başlayacağımı artık biliyorum.

Operasyon KAÇ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin