20.Bölüm

6.1K 416 58
                                    

Önemli yazılılarımı atlatmış sayıldığım için ilk boş vaktimde kısada olsa çerez bir bölüm yazmak istedim. Sizi bekletmeyi gerçekten sevmiyorum. Çünkü bende bir okuyucuyum ve uzun süre bir kitaba bölüm gelmeyince olayı unutup baştan okuyorum. Bunun olmasını istemedim. :) Kitap ismini hala kararlaştıramadım kesin sonuçta size haber vereceğim. İyi okumalar. ♥

İthaf:

@Nike_Lu

@eysa02

@IkraCskn1D

Kuruyan gözyaşlarım yanaklarımın kasılmasına neden oluyordu. Kaç dakikadır burada bu şekilde oturuyordum acaba? Dizlerimde Alex'in başı, saçlarında ellerim vardı.

Hissedemiyordum. Düşünemiyordum. Belki de Onu buradan götürmeliydim ama ayağa kalkacak gücüm bile kalmamıştı.

Ormandaki hayvan seslerini duyunca başımı yerden kaldırıp etrafa baktım. Havanın karardığını bile fark etmemiştim. Saatlerdir burada olmalıydık. Hala bir umut Alex'in uyanmasını bekliyordum. Pes edemezdi. Etmemeliydi.

Ormanın içinde yankılanan sesleri duyduğumda kurt duyularım harekete geçti. Seslere odaklanınca Max'in sesini algıladım. Beni arıyor olmalıydılar. Konuşmak bir yana sesimin bile çıkacağından emin değildim ki yardım isteyebilseydim.

Gözlerimi tekrar Alex'in yüzüne odakladım. Eskiden kumral olan teni şimdi bembeyazdı. Dudaklarının rengi çekilmiş, göz kapakları o güzel gözlerini perde misali örtmüştü.

''Angel!'' Max'in sesi daha yakından gelirken kokumdan beni bulduklarını anlamıştım. Arada bir kız sesi daha geliyordu ama kim olduğunu algılayamayacak kadar kötüydüm.

Omzuma dokunan elle irkildim.

''Angel. Ne oldu burada?'' Max'in sesindeki telaş bile olayın ne kadar gözüktüğünün kanıtıydı.

''O, Alex değil mi Angel. Konuşsana. Sen iyi misin?''

Kurumuş dudaklarımı zorla dilimle ıslattım. ''Öldü.'' Ağzımdan çıkan iki hecelik bu tek kelime tüylerimi diken diken etmişti. Kendimden bile beklemediğim soğuklukla söylediğim bu kelime her şeyi açıklamaya yetmişti belki de. ''Onu ben ısırdım.''

Alex'i kucağımdan almaya çalışan Max'e kalan son gücümle acı vermeye başladım.

''Angel dur. Tamam. Dokunmuyorum.'' Max dizleri üzerinde yere çökmüş başını iki elinin arasına almış bastırıyordu. Omzuma dokunan bir başka elle bunun sesini duyduğum kız olabileceğini anladım.

''Angel dur. Ölecek.''

Ölü

Ölüm

Ölmek

Hayır biri daha ölemezdi. Benim yüzümden kimse ölmeyecekti. Gözlerimi kapatıp acıya son verdim. Zaten kalan son gücümü kullanmıştım ve istesem bile devam etmeme imkân yoktu.

Biri yanıma oturunca başımı sola çevirdim. Gözlerimi açıp kızın yüzünü incelediğimde aslında bana hiçte yabancı olmayan bu kızı nasıl tanıyamadığımı düşündüm. O kız Jenna'ydı ama ben onu ayırt edemeyecek kadar tükenmiştim.

Elimi Alex'in saçlarından çekip tuttu.

''Hadi Onu eve götürelim. Bak burada hasta olur. Hava soğuk eve götürüp senin yatağına yatırırız. Ne dersin?''

Beni kandırmaya çalıştığını anlamadığımı mı sanıyordu acaba? O ölmüştü. Ölü biri hasta olamazdı ki. Ölmemiş miydi yoksa?

Max elini tekrar Alex'e uzatınca onu engellemedim. Max Alex'i sırtına atıp kollarını kendi boynuna sabitledi. Başıyla Jenna'ya işaret verince omzuma dolanan kolları hissettim. Jenna beni ayağa kaldırmaya çalışırken ruhsal çöküntümü bedenime yansıtmadan kalkmayı başarabilmiştim.
  
   Ormanın çıkışına kadar her ne kadar Jenna'ya yük olsamda gelmeyi başarabilmiştik. Kapının önünde Max'in arabası çalışır şekilde duruyordu. Sürücü koltuğunda bir erkek bedeni gördüğümde bunun sandığım kişi olmamasını umdum.
  
  Arabanın kapısını açıp arka koltuğa oturduğum da öndeki kişinin yüzünü hala görememiş olmama rağmen kokusunu tanıyordum. Max, Alex'in başı dizlerime gelecek şekilde yerleştirdikten sonra arabanın kapısını tuttu.

''Nick sizi götürecek. Ben hızla gidip bu konuyla ilgilenebilecek kurt bulmaya çalışacağım. Sizden önce evde olmalıyım.''

   Max arabanın kapısını kapatınca Jenna da ön tarafa oturdu. Nick ben oradayken arabada beklemişti. Jenna ve Max gibi yanıma bile gelmemişti. Şimdiyse hiçbir şey yapmadan sessizce araba kullanıyordu. Fakat şu an umursamam gereken kişi Nick değil Alex'di. Vücudunda hala hiçbir değişiklik gözükmüyordu ve bu beni umutsuzluğa sürükleyen en büyük etkendi.

  Bizim umudumuz vardı. Hep olmuştu. Kaybettik dediğimiz anlarda yine birbirimizi bulmuştuk. Tekrar yapabilirdim. Yapabilirdik.

   Evin önüne geldiğimizde Nick ön taraftan çıkıp bizim olduğumuz yere geldi. Oturduğun yerden geri çekilip arabadan çıktım Nick'se Alex'i sırtına almış eve taşıyordu.

  Kapının açık olmasından faydalanıp içeriye girdik. Jenna olmadan yürüyüp eve kadar girebilmiştim. Yukarıya çıkıp Alex'i benim yatağıma yerleştirdik. Jenna ve Max odadan çıkınca sadece O ve ben kalmıştık.

  Max'in birini bulması lazımdı. Bize yardım edebilecek herhangi birini. Odanın kapısı bir kere tıklanıp açıldı. Başımı kapıya çevirdiğimde yüzünü yere eğmiş bir Max görmeyi beklemiyordum.

 ''Angel..'' Kötü bir şey söyleyecekti ses tonundan belliydi.

 ''Konuş Max.''

''Bir cadı ve bir kaç kurtla görüştüm. Yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler.''

''Yani?''

''Daha önce böyle bir şey yaşamadıkları için bir çözüm bulamadılar. Angel kabul et o artık burada değil.''

 Gözlerimi Max'den çekip Alex'e yöneltim. Yatağın kıyısına oturup Alex'in sol elini ellerimin arasına hapsettim.

 ''Sus. O burada, yanımda'' Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.

''Angel bir haber daha var.''

Daha fazla şeyi kaldırabilecek miydim bilmiyordum. '' Kötüyse şimdi duymak istemiyorum.''

''Katliam yapan kişi yakalanmış. Kişi diyorum çünkü hayvan değilmiş. Kurtlar bulduğunda görünümünün senin melez halindeki gibi olduğunu söylediler. Yakalayıp zindana attılar.''

''Şu an umurumda değil. Bizi yalnız bırak.''

''O nasıl bu halde?''

''Beni onu ısırmaya zorladı. Damarıma bastı. Böyle olsun istemedim ki ben.'' Belki de gözümde kalan son damla yaş yanağımdan çeneme doğru süzüldü.

 Max çenemi tutup kaldırdığında yanıma ulaştığını anca fark etmiştim. ''Kendini toplamak zorundasın. Baksana cansız yatıyor. Bir kurdu ısırdın Angel. Bu daha önce yaşanmamış bir şey. Hadi onunla son kez konuş ve bırak. Bizde cenaze işlerini halledelim.''

 Başımı iki yana salladım.'' Gitmedi. Ne olur bekleyelim. Uyanacak ben söz veriyorum.''

''Ona bir bak Angel. Eski halinden eser yok. Nefes bile almıyor. Nefes almayan kurt olur mu? Şu an ona dokunuyorsun. Soğuk değil mi ? Kurtlar asla soğuk olmazlar.''

 ''Yapamam. Onu bırakamam Max. Benden bunu istemeyin.''

''Bırak da huzurlu olsun Angel. Yapmak zorundasın.''

 ''Hayır.'' Sesim neredeyse çıkmamıştı.

 ''Ama-'' Sözünü kesip  son sesimle bağırdım. '' Çık odamdan. Onu benden almazsınız. Çık dışarı .'' Zaten yıpranan ses tellerim şimdi daha çok acıyordu. Max başını iki yana sallayıp odadan çıktı. 

  Oturduğum yerden aşağıya kayıp Alex'in boyun girintisine başımı yerleştim. Kollarımı soğuk bedenine sıkıca sarıp gözlerimi kapattım. 

 Onu benden almazlardı. İzin vermeyecektim. Vermezdim.

Öneri : Yakın bir arkadaşımın burada harika bir kitabı var. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitabın ismi : Ömre Bedel  Yazar: @greencavalry ♥♥♥

KIRIK BEYAZ  2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin