"Harika! Tek ihtiyacımız olan şey buydu!"
Suratını asıp karanlık ve rutubet kokulu odada bir tur attı genç kadın.
Ortada yanan ateş, çatlak ve soyulmuş duvarlara yansıyarak dans ediyordu.Kollarını birbirine dolayıp ıslak çantaya baktı. Yüzüne vuran ateşin kırmızı ışığı ne kadar öfkeli olduğunu belli ediyordu.
Sonunda söylenmeyi bırakıp o da tıpkı diğerleri gibi ateşin başına oturup ellerini uzattı.
Şimdi ne yapacaklarını bilmiyordu.
Yanında sadece Mert ve Defne vardı. Nicholai ise Sinan ve ekibe ulaşmak için onları orada bırakıp gitmişti."Osman Abi bu durumdan hiç hoşlanmayacak..." Nare'nin mırıldanmasıyla çaylaklar ona dönmüştü.
"Osman Abi bizi bu duruma soktu zaten!" Defne kendine hakim olamayarak bağırınca Nare şaşkınlıkla ona dönmüştü.
Haklıydı... ne diyebilirdi ki. Neredeyse ölüyorlardı.Genç kadın ona cevap vermek yerine kendini iyice ısıtmaya çalıştı. Hepsi çok ıslanmıştı.
Üstelik Gediz'in gemisinden atladığı sırada çantayı da ıslatmıştı.
"Kaptan bunu pirince yatırırız 24 saat bekletiriz hiçbir şeyi kalmaz." Mert eline aldığı cihazı incelerken Nare ise ters ters ona bakmakla yetindi. Şaka kaldıracak durumda değildi.
•••
Sonunda Nicholai birkaç saatin ardından onların yanına Sinan'ın ayarladığı araç ile geri dönmüştü.
Hepsinin mutsuzluğu yüzlerinden okunuyordu.
Üstelik korkuyorlardı. Nare perişan olmuş üstüne göz gezdirdi.Yer yer toprak, kir ve kime ait olduğunu bilmediği kan lekesi vardı.
Oturduğu ateşin başından kalkıp diğerlerine baktı. Onlara bir teşekkür borçluydu. Ne yapıp ne edip onu bulmuşlardı. Hiç kurtulamayacağını sandığı adamın ellerinden bir anda kurtulmuştu..
Gediz'in ise son bakışını unutamıyordu. Öyle öfkeliydi ki. Onunla karşılaşmaktan korktuğunu kendinden saklayamadı Nare.
Çoktan peşlerine adamlarını takmış olmalıydı. Bu sefer merhamet gösterip göstermeyeceğinden şüpheliydi ...
Yerdeki çantayı da alıp arabadan inen Niko'nun yanına yaklaştı. Defne ve Mert ise sırtlarındaki battaniyeyi atıp yanlarına koştu.
Nicholai hiç beklemeden elindeki yeni kulaklıkları onlara verdi.
Sonrada çantayı Nare'nin elinden alıp arabaya koydu.
Nare onlara arabaya binmelerini işaret etti.
Kendi de şoför koltuğuna binip arabayı çalıştırdı.Hiç değilse bir kaç saatliğine saklandıkları şu çirkin yerden kurtulmuşlardı.
Onlar için daha konforlu ve güvenli yer ayarlayan Sinan'a minnet etmeliydiler.•
"İnanamıyorum! İnanamıyorum Akif sana!"
Akif boğazına sarılan elleri gevşetmeye çalışırken diğer adamlar ise tedirgince onlara bakıyordu.
"Patron.. öhöhö dur Allah aşkına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış Yok Mu?
Action"Sen her yerden böyle çıkacak mısın Işıklı?" Dedi kısık bir tonda, dudakları genç adamın boynuna sürterken. Gediz içinde hareketlenen kan hücrelerini belli etmemeye çalışarak sırıttı. Karşısındaki kadından böyle bir hamle beklemiyordu. Hemde böyle b...