Nare arabasına bindiği an çalan telefonuyla duraksadı.
Çocuklardan birinin aradığını düşündü.Hızla elindeki günlüğünü çantasına atıp içinden telefonunu çıkardı.
Arayan Güven Çelebi'ydi...
Kaşları şaşkınca çatılırken yutkunmasına engel olamamıştı."Efendim baba?"
~~~~~~~~~~~~
İşte dün gece Nare için böyle geçmişti. Hem tutkunun esiri olup aklına bile getiremeyeceği şeyler yaşamıştı. Hem de aldığı haberle çılgına dönmüştü zavallı kadın.Gömleğin gevşek iliklerine benzetti hayatını. Bazıları iliklendiği sırada bazıları çözülüyordu.
Çağla'nın yaşadığına daha sevinme fırsatı bulamadan Nicholai polislere yakalanmıştı. Kim bilir nasıl sorgulara maruz kalacaktı. Belki de işkenceye..
Ona üzüleceğim derken kızının kaçırıldığını öğrenmişti.
İşte bu haber onu tamamiyle dağıtmıştı.
Kızının yanında olmamasına lanetler okumuştu.Yürüdüğü koridorda topuklularının sesi yankılanıyordu. Bir süre duraklayıp duvara tutundu.
Kalbindeki acıyı o kadar derin hissediyordu ki.
Bir an önce buradan defolup gitmek istiyordu.Adımlarını hızlandırıp asansöre ilerledi. Dün akşam Defne'nin bulduğu tenhalarda bir yerdeki butik oteldeydiler. Mert ise onlardan biraz uzaktaydı. Böyle olması onlar için daha iyiydi. Hep birlikte şüphe çekmek istememişlerdi.
Fakat bütün bunlar artık Nare'nin umurunda değil gibi görünüyordu.
"Annecim... bulacağım seni!"
Gözünden akan tek damla yaş yüzünde süzülürken çenesini deli gibi sıkıyordu Nare.Aşağı kata indiğinde yüzünü gözünü silip yürümeye devam etti.
Ona iyi akşamlar diyen otel çalışanını görmemişti dahi.
Tek isteği kızını bulmaktı.
Sinan'ın verdiği ufak tefek bilgiler onu sinirden öldürüyordu.Omzundan tutulmasıyla şaşkınca arkasını döndü.
"Kaptan nereye gidiyorsun?!"
Koşa koşa geldiği belli olan Defne'ye baktı bir süre Nare. Başını olumsuz anlamda salladı.
"Artık ben yokum.. kızımı kendim bulurum! Hiç kimseye ihtiyacım yok."
Defne'yi dinlemeden kolunu ondan çekip hızla arabasına gitti.
Öfkeden patlamak üzereydi ve onu kırmak istemiyordu. Kendi başlarının çaresine bakabilirlerdi.Hızla gaza basıp oteli terk etti. Nereye gittiğini bilmeden.
Isırmaktan yara yaptığı dudaklarının acısını hissetmiyordu bile.
Umarsızca otobanda ilerliyordu.Aklına gelen şey ile sinirle telefonunu çantasından çıkardı. Dünden beri nihayet beyin hücreleri çalışmaya başlamıştı.
Rehberde Sinan'ı bulup açana kadar bekledi.
"Bana bak Sinan! Artık uçağa binebileceğimizi söyledin! Kimliğim hiçbir şekilde ifşa olmadı. Beni artık burada tutacak hiçbir nedeniniz yok!"
"Nare lütfen sakin ol! Elimizden geleni yapıyoruz inan ki.. sadece çok az daha beklemen gerek üzgünüm.."
Nare artık dayanamayarak elini sinirle direksiyona vurdu.
"Ya neden neden?! Kızım kaçırıldı benim anlıyor musun?! Burada elim kolum bağlı duramam! Ve sen Sinan bana bunu söylemedin bile! Hepinize hesabını soracağım!" Bağırmaktan acıyan ses tellerine aldırmadan gözünden akan yaşları sildi genç kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış Yok Mu?
Action"Sen her yerden böyle çıkacak mısın Işıklı?" Dedi kısık bir tonda, dudakları genç adamın boynuna sürterken. Gediz içinde hareketlenen kan hücrelerini belli etmemeye çalışarak sırıttı. Karşısındaki kadından böyle bir hamle beklemiyordu. Hemde böyle b...