Çenesini sıkmış sipsivri dişlerini ona göstererek hırlayan kurda bakakaldı Nare. Simsiyah postundan yeşil sinsi bakışları korku salıyordu. Ayrıca normal bir kurda göre çok daha iriydi. Saldırmak için doğru zamanı bekliyordu. Nare korkuyla silahını kurda doğrulttu. Bir hayvanı mı vuracaktı yani? Geri geri adımlarken kurtta ona doğru yürüyordu. Salyaları ağzından çenesine doğru akıyordu. Atak yapacağı sırada Nare duyduğu sesle korkuyla yere eğildi.
"Eğil!!!"
Ve bir el ateş sesi. Nare yanına geleni fark edince başını havaya kaldırdı. Uzun boylu hafif kaslı bir adamdı. Giydiği takıma on bin dolardan fazla verdiği belliydi. Siyah ruganlarına da onun yarısını acımadan savurmuştu kesin.
"Ucuz kurtuldun."
Sert, soğuk sesle söylemişti. Nare ona aldırmadan hızla, hala nefes alan kurdun yanına gitti. Vücuduna baktığında sırtından vurulduğunu gördü. Hızlı hızlı nefesler alıyordu ama gözleri kapanmış yerde hareketsiz uzanıyordu zavallı hayvan.
"Benim yüzümden. Çok özür dilerim." dedi fısıldayarak. Arkasında onu izleyen adamın duymamasını umuyordu.
"Onu ben vurdum!"
Nare yavaşça başını ona çevirdi. Ayaklanıp yanına gidecekti ki yerden destek aldığı kolu sızlayınca kendini yere bıraktı.
"Dur dur!"
Genç adam birkaç adımda yanına gelip kızı belinden tuttu ve kalkmasına destek oldu. Nare'nin gözlerinin içine bakıp tedirginliğini görünce kaşları çatıldı.
"Çok affedersin ama... Dağın başında ne halt yediğini sorabilir miyim?"
Nare, belini sıkıca tutan elini kendinden itince adam alayla sırıttı.
"Aynı şeyi bende sana sormalıyım."
Adam kaşlarını havalandırdı ve kollarını açıp arkasındaki evi gösterdi. Kız sadece susup ona bakınca başını salladı ve konuşmasına devam etti.
"Başın belada değil mi?"
"Seni ilgilendirmez."
Nare üstünü başını düzeltip evin çıkışına doğru yöneldi. İğrenç bir durumdaydı. Elleri kan ve çamura batmış yüzü de ellerinden farksızdı. Omzundan sızan kanlar pantolonuna kadar inmişti. Birkaç adım atınca kolundan tutulup çekilmesiyle ağzından acılı bir inilti çıktı.
"Evimin çevresinde, bu halde, ne halt ettiğini bilmeden seni bırakacağımı mı düşündün sahiden?"
Nare öfkeyle kolunu adamdan çekti. Bütün gücüyle onu kendinden itip koşmaya başladı. Ona asla bir şey söyleyemezdi. Doğru polise teslim ederdi. Birde üstüne ödül alırdı.
Ormana doğru koşarken peşinden gelen depar seslerini duyunca heyecanla irkildi."Bırak peşimi!"
Sızlayan yaralarına aldırmadan son gücüyle koşuyordu Nare. Peşinden de aynı hızla onu takip eden adam koşuyordu. Kurtların ve ayıların hoşuna gitmeyecekti. Yaşam alanlarına dalmışlardı. Nare uluma sesini duyunca daha da hızlanarak arkasındaki adama seslendi.
"Niye vahşi yaşamın ortasına bir ev yaptırdınız ki? Zenginler gerçekten kafayı yemiş!"
"Durmadığın her an daha çok sinirleniyorum! Yakaladığımda olacakları bilmek istemezsin!"
Nare yutkunup karanlık ormanda koşmaya devam etti. Ağaçlar sıklaştıkça görüşü zorlaşıyordu. Aşağı doğru olan yolun sonundaki ışıkları fark etmesiyle o yöne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış Yok Mu?
Acción"Sen her yerden böyle çıkacak mısın Işıklı?" Dedi kısık bir tonda, dudakları genç adamın boynuna sürterken. Gediz içinde hareketlenen kan hücrelerini belli etmemeye çalışarak sırıttı. Karşısındaki kadından böyle bir hamle beklemiyordu. Hemde böyle b...