Göz kapaklarını üstüne taş koymuşlar gibi zorla açtı Nare. Belinde hissettiği ağrıyla sızlandı. Sanki kemiklerini tek tek kırmışlardı. Boynunu oynatmaya çalışınca acıyla dişlerini sıktı. Ağzından istemsizce acılı bir inilti çıkıvermişti.Derin nefesler alıp son gücüyle gözlerini araladığında harıl harıl yanan ateşin ışığı göz bebeklerine vurdu. Nare bunun bir yangın olduğunu anlayınca büyük bir korkuyla irkildi. Hızla kemerini açıp kendini serbest bıraktığında, arabanın camına doğru düşmüştü.
Ellerine batan cam parçalarına aldırmayarak hemen dibinde, başındaki koca yarıktan kanlar sızan Çağla'ya baktı. Elleri iki yana savrulmuş, başı havayastığı açılmış olmasına rağmen ağır darbe almıştı. Nare titreyen elini onun boynuna bastırdı.
Nabzı neredeyse yoktu."Yapma... Yapma." dedi fısıltıyla gözlerinden yaşlar süzülürken. Onunda kemerini açmak üzere uzanmıştı ki duyduğu siren sesleriyle irkildi. Uzaktan geldiği barizdi ama hemen çıkmazsa yakalanır, hapsi boylar, yıllarca yatmak zorunda kalırdı. Çağlayı da onlara bırakmayı istemiyordu.
'Ne yapacağım ben' diye fısıldadı kendi kendine. Gerçekten onu bırakıp gidecek miydi bilmiyordu.
Yaklaşan siren sesleri kulaklarına dolarken tekrar elini Çağla'nın boynuna bastırdı ama yine nabız alamıyordu. Emin olmak için kulağını kalbine dayayıp o içini rahatlatacak sesi duymak istedi. Anlayamıyordu Nare. Kulağına hiçbir ses gelmiyordu, ne nefesini hissediyordu ne de nabzını.
Titreyen çenesine ve ellerine aldırmadan arkadaşının yüzünü avuçladı.
"Özür dilerim."
Fısıltıyla bir nefes verdi Nare. Onun için yapacak hiçbir şeyi kalmamasına kızıyordu. Onu bırakıp gitmek zorunda olmasına kızıyordu.
"Kaçmak zorundayım... Şuan pes edemem. Affet beni ne olursun."
Yaralanmış kolundan akan kanları daha fark etmemişti bile. Arabanın yanan parçaları yüzünden çimler de tutuşmuştu ve koca bir alan hızla kül olmaya başlamıştı. Alevler Nare'ye doğru koşarken o korkuyla arabadan çıkmaya çalışıyordu. Kapının kolunu çekti fakat ne kadar itse de arkasındaki taşa takılan kapıyı daha fazla açamamıştı. Camdan çıkmaya karar verdiğinde şakağında hissettiği soğuklukla tiz bir çığlık attı.
"Çık arabadan!"
Başını yavaşça kaldırıp, kalın ve çekici sesin sahibiyle göz göze geldi.
"Güzel söyledin ama maalesef kapı açılmıyor memur bey..."
Sona doğru bastırarak söylediği şeye sinirle homurdandı adam.
Kapıyı bu kez o zorladı. Ne kadar çekse de açılmıyordu. Nare ise sinir bozukluğuyla gülmeye başladı. Şuan tek yaptığı zaman kaybetmekti. Sinirle ön cama tekmeyi geçirince, zaten çatlak ve hasarlı olan cam yerinden çıkıverdi. Nare hızla kendini dışarı atıp alevlerden uzak bir yere çekildi. Polis memuru olduğunu sandığı adam ise hemen dibinde bitmişti.
"Kaçmaya kalkarsan seni vururum. Buna yetkim var."
Nare sırıtarak karşısındaki iri yapılı adamın dizine sert bir tekme geçirdi. Adam acıyla eğildiğinde de elindeki silahı hızla kaptı.
"Ellerini havaya kaldır ve uzaklaş."
Polis Nare'nin dediğini yapıp ellerini havaya kaldırdı ve ayaklandı. Nare onun ters bir hareket yapacağını anlayıp ondan hızla uzaklaşmıştı. Bu adamla dövüşemeyecek kadar güçsüz ve yorgundu. Üstelik kan kaybetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış Yok Mu?
Acción"Sen her yerden böyle çıkacak mısın Işıklı?" Dedi kısık bir tonda, dudakları genç adamın boynuna sürterken. Gediz içinde hareketlenen kan hücrelerini belli etmemeye çalışarak sırıttı. Karşısındaki kadından böyle bir hamle beklemiyordu. Hemde böyle b...