12. Bölüm - Kirli Sular

524 43 155
                                    

Nare vücudunda hissettiği sızıdan dolayı acıyla yüzünü buruşturdu. Gözlerini açmaya çalışıyordu fakat bedeni buna izin vermiyordu.

Kemiklerine kadar canı yanıyordu. Yüzündeki mimikler sanki korkunç bir kabus görüyormuş ve uyanamıyormuş gibiydi.

Ekip üyesi olan çaylak kız her ne kadar inişlerini kontrol altında tutmaya çalışsa da, rüzgarın yönü karaya ulaşmalarına izin vermemiş ve onları denize sürüklemişti.

Koca Marmara'nın ortasına düştüklerinde ise paraşütün kemerlerinden o karanlıkta zar zor kurtulmuştu.

Neredeyse paraşüt onları koca denizde ters yöne doğru sürükleyecekti. Neyse ki sakinliğini koruyarak hem Nare'yi hem de kendi canını kurtarmıştı.

Çokta uzak olmayan kıyı ışıklarını gördüğünde Nare'yi hemen sırtına aldı ve o yöne yüzmeye başladı.

Nare'nin nefes alıp almadığını arada bir kontrol ediyordu.

"Hadi ama kaptan artık uyan!"

Nare hiçbir tepki vermiyordu ama en azından nefes alıyordu.

Kız çoğalan dalgalar yüzünden zorlansa da pes etmeden yüzmeye devam etti.

10-15 dakikalık bir çilenin ardından kıyıya varmışlardı. Nefes nefese kalmıştı zavallı kız.
Nare'yi sırtından yavaşça indirdi ve o da kendini ıslak kumlara bıraktı.

Sırtında bir sızı hissediyordu. Eliyle yokladığında kanadığını fark etti. Bunun ne zaman olduğunu anlamamıştı bile.

İkisi de berbat ve bitik vaziyetteydiler. Gerçekten yardıma ihtiyaçları vardı.

Bir diğer çaylağın haykırarak, gökten onlara doğru geldiğini görünce korkuyla başını eğdi genç kız. Neyse ki onları geçmiş ve biraz ileri yuvarlanarak iniş yapmıştı.

"O nasıl geliş Mert?!" Diye bağırdı kızgın ve azarlar bir tonda.

"Defne! Çok şükür iyisiniz. Bir an paraşütünüz koptu ve o yükseklikten yere çakıldınız sandım." Dedi genç çocuk telaşla.

"Ne kadar da açık sözlüsün Mert ama dobra olmanın da bir sınırı var... Her neyse Nicholai'ı gördün mü?"

Mert omuzlarını silkip paraşüt çantasını yere attı ve bir kaç seri adımda kızların yanına gitti. Neyse ki o sapasağlamdı. Güzel ve hasarsız bir iniş yapmıştı. Hiç değilse Nare ve Defne gibi suyun içine girmemişti.

Mert yerde uzanan Nare'yi fark edince hızla yere çöktü.

"Kaptan hala baygın..."

Nare başındaki sesleri vızıltı gibi duyarken ağzına gelen tuzlu ve yosunumsu tatla midesi bulanmıştı. Hızla irkildi ve kenara tükürdü.

"Ahh kaptan çok şükür iyisin."

Nare yüzünü buruşturarak etrafına bakındı. Nerede olduklarını anlamaya çalışıyordu. Yerinden kalkmaya yeltendi fakat sızlayan bacakları yüzünden acıyla bir inilti çıkarmıştı.

"Hop hop yavaş kaptan! Üzerine koca bir kasa düştü. Bir de üstüne Marmara'nın buz gibi sularına çakıldınız. Rica ediyorum biraz sakin..."

"Orospu çocuğu Akın! Neredesin haa?!"

Uzaktan yankılanan sesle birbirlerine baktılar.

"Bu Nicholai!" Dedi Defne sevinçle.

Nare nasıl hayatta kaldığını anlayamazken merakla kıyıya vuran paraşütlere baktı. En son üstüne silah kasasının düştüğünü ve Akın'ın paraşütünü uçaktan attığını hatırlıyordu.

Kaçış Yok Mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin