22. Bölüm - Yanan Arzular

276 19 427
                                    

Kapının sertçe açılmasıyla herkesin başı o yöne dönmüştü.

Öfkeyle salona giren kadının göz altlarından ne kadar yorgun olduğu belli oluyordu.
Gelirken Gediz'in botu serbest bıraktığını görüp küçük çaplı bir sinir krizi geçirdi.
Ayrıca seslerinden başına ağrı girmişti bir türlü uykuya dalamıyordu.

Şimdi de neden yemeklerini mahvetmeyeyim diye düşünüp yanlarına gelmişti.

"Neye gülüyorsunuz bu kadar çok merak ettim? En azından biraz uyumama izin verin..."

Kaşlarını çatmış onlara ters ters bakarken Akif yemen yerinden fırlayıp kızın yanına koştu.
Hızla Nare'nin koluna girip onu masaya doğru çekiştirmeye başladı.

"Oh be sonunda masada bir çiçeğimiz eksikti o da geldi." Akif'in bu iltifatı üzerine Nare'nin nemrut suratı biraz yumuşamıştı. Gediz ise Akif'e bir bakış atıp Nare'ye şirince gülümsedi.

Yine de hala bu adamlarla oturmak istediğinden emin değildi. Üstelik bu kez ekibi de yanında değildi.

Akif Nare'ye oturması için sandalyesini çekti.

Nare'yi ne olduğunu anlamadan sandalyeye oturtup kendi de yerine geçmişti.
Genç kız kurulu sofrayı inceledi.
Gözlerini devirerek Gediz'e dönünce ayağı adamın dizine çarpmıştı.

"Adamlarım nerede Gediz? Eğer onları kazan dairesinde falan saklıyorsan hiç değilse biraz yemek götürmek zorundasın!"

Gediz elindeki rakıyı da fondip yaparak Nare'nin dediğini anlamaya çalıştı.

"Maalesef... onlar kaçmayı başardı." Hafif kayan konuşması ona sevimli bir hava katmıştı.
Nare ise önüne doldurulan tabağa bakakaldı.
Bir yandan da içkisini dolduruyorlardı.

"Ben rakı sevmem." Dedi Nare konudan bağımsız bir şekilde.

Gediz memnuniyetsizce kıza rakı dolduran Hüseyin'e baktı.

"Hanımefendiye kırmızı şarap getir Hüseyin. Rakı ona ağır gelebilir."

Nare ise gıcıkça ona omuz silkti.

"Sadece sevmediğimi söyledim?" Dedi.

Hüseyin daha fazla beklemeden koşar adımlarla mutfağa girdi. Bir kaç dakika sonra elinde oldukça pahalı duran litrelik şarapla geri dönmüştü.

Gediz ise başını ondan çevirerek yemeğine gömüldü. İçtikçe iştahı açılmıştı.

Nare de sonunda inat etmeyi bırakıp yanındaki Akif'in darlamasından dolayı yemeğinden bir çatal aldı.
Gayet hoşuna gitmişti. Patates püresini ve et yemeklerini zaten severdi.

Şarabından da bir yudum alarak ellerini masaya koydu. Çaprazında oturan adamın ara sıra kokusu burnuna doluyordu. Neden şimdi onu yakından koklamak istiyordu anlamış değildi. Ondan nefret ettiğini unutmamalıydı. Yakınında olması ve onu hissetmek neden hoşuna gitmişti. Sanki kendini daha sıcak hissediyordu.

Ne saçmalıyorum.

"Nereye gidiyoruz peki? Bari onu söyleyin çünkü salak oyunlarınızdan bıktım!"

Akif baş parmağını Nare'ye doğru sallayıp hafif çakırkeyif olan kafasıyla cümle kurmaya çalıştı. Gediz ise pür dikkatle yine ne saçmalayacak bakalım der gibi ona odaklanmıştı.

"Aşk olsun yenge mis gibi oturuyoruz işte. Ne salaklığımızı gördün."

Gediz gülmesine engel olamamıştı.
Nare ise ona inanamayarak baktı ve kadehini bitirdi.
Bitirdiği gibi yenisini doldurmuştu Akif.

Kaçış Yok Mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin