Bölüm 4

1.1K 138 168
                                    

Çok geç geldi üzgünüm. İnanılmaz yoğun tempoluydum. Birçok iş görüşmesine katıldım ve evrak yetiştirmeye çalıştım. Üzgünüm. İyi okumalar.


Ara sokaklardan ilerleyerek hem kimseye görünmeden ilerliyor, hem de şehirden uzaklaşmaya çalışsam da başaramıyordum. Her seferide önümüze ya çıkmaz sokak çıkıyordu ya da avcı veya askerlerle dolu bir sokağa ulaşıyorduk. Ellerimi sıkarak ''Bıktım artık. Daha ne kadar yürümemiz gerek?'' diye bağırıp arkamı döndüğümde Alex'le istemeden kafa kafaya çarpışmıştık.

Geri çekilip ''Ayak bağı olmak dışında başka bir işe yaramaz mısın sen?'' dememle Alex şaşırmış gibi bir süre diyecek bir şey bulmak için etrafa bakındığında elimi sallayarak ''Boş versene'' deyip geldiğimiz yöne doğru  yürümeye başladım. Alex ise hemen peşime takılarak ''Neden bu kadar gergisin ki? Rahatla biraz. Güvedesin ve sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.'' demesiyle göz ucuyla ona baktım. Öz güven ve anlayamadığım bir duyguyla bana bakan yeşil gözlerine bir süre baktım. Bu çocukta tanıdık gelen bir şeyler vardı fakat  emin olamıyordum. Çok eskide kalan bir şeydi bu his. Aşinalık....

Alex bana yaklaşarak yüzüme doğru eğilerek ''Bir şey mi düşünüyorsun?'' dediğinde gözlerimi kısarak ''Senden nasıl kurtulsam diye düşünüyordum. Asker ve avcıların sokağına seni fırlatsam mı yoksa bir kaya ile mi ezmeliyim emin değilim.'' deyip gülümsedim. Bunu demem onu mutlu etmiş gibi kocaman gözlerle gülümseyerek ''Bu fikri sevdim. Daha öncesinde de bunu derdin. Kaya ile ezmeyi.''  demesiyle başımı sallayarak bıkkın bir tavırla ''Yine aynı hikaye.'' diyerek  ilerlemeye başladım. 

Birkaç kez rastgele sokaklarda döndükten sonra sonunda yavaşladığımda ''Açım ve nereye gittiğimizi bile bilmiyorum. Bir önerin var mı?'' diyerek Alex'e baktığımda bir süre değerlendirici bakışlarını suratımda gezdirdikten sonra aklına bir şey elmiş gibi hızla etrafa bakınmaya başlamıştı. Şüpheyle ''Ne oldu?'' dediğimde Alex bana uzanarak ''Ver elini. Bir yer biliyorum.'' diyerek tam elimi tutacaktı ki ellerimi arkama saklayarak ''Sen önden ilerle. Arkanda olacağım.'' dedim. Alex'in bir an yüzü düşmüşse de bozuntuya vermeyerek ''Hadi. Çabuk.'' demiş ve yürümeye başlamıştı. Adımları giderek hızlanırken ona ayak uydurarak peşinden sokaklar boyu ilerlemiştik. 

Uzun süre ilerlesek de sokaklar bitmiyor, devamlı olarak yeni bir sokağa giriş yapıyorduk. Sinirle ''Nereye gittiğimizi söylesen belki uzun bir beklenti yaşamam ne dersin?'' dediğimde Alex onaylayarak ''Sadece biraz bekle tamam mı?'' demiş ve neredeyse koşmaya başlamıştı.

Bir ara sokağa girdiğimizde Alex sonuna durmuştu. Yavaşlayarak onun yanında dikilmeye başladığında etrafa bir süre bakındım. Hiçbir şey olmayan bir sokakta öylece dikiliyorduk. Alex'e dönerek ''Tam olarak burada neden durduğumuzu söyleyecek misin?'' dediğimde Alex sokağın sonuna kadar gitmiş ve bir şey arıyormuş gibi etrafa bakınmıştı. Sinirle ''Alex! Kızmaya başlıyorum ve sen yumruklamamak için tek bir neden söyle bana!'' diye bağırdığımda İçimde biriken öfkeden Berry ve Cas'de beslenmeye başlamış gibi görünüyordu. Etrafta dolaşma hızları artmış, duvarların içinden geçiyor, uzaklaşıyor, yükselerek etrafta turluyor, aldıracak bir şey arıyorlardı.

Alex'e karşı yeniden ''Sana diyorum!'' diye bağırdığımda onunda aradığı şeyi görüş açısına giriş gibi hızla bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Ellerini aniden omuzlarıma koyarak ''Şimdi hakla onu!'' demesiyle o beni iteklerken ne olduğunu anlayamamıştım. Şaşkınlıkla ''Kimi?'' diye sormamla aniden beni ileri itmişti. Birkaç adım tökezledikten sonra dengemi kurarak arkamı döndüğümde Alex hızla sokağa ger dönüp saklanmıştı. 

Onun arkasından bir süre anlamadan bakındıktan sonra ''Aptal çocuk.'' diyerek başımı döndürdüm fakat suratıma doğrultulan silahla donup kalmıştım. Karşımdaki asker keyifle gülümseyerek ''Aptal taşıyıcı.'' dediğinde gözlerim kısarak ona bakmayı sürdürdüm. Başını kaldırıp ''Karşı koymazsan kelepçeler ve seni götürürüm. Eğer karşı koyarsan seni vurmak zorunda kalacağım.'' demesiyle kıpırdamadan suratına bakmayı sürdürüyordum. Sessizliğimi cevap olarak kabul ederek elini kaldırdığında ''Beni kelepçeleyebileceğini söylemedim.'' dememle bakışları gözlerime odaklanmıştı. Birkaç saniye bakışmanın adından gözlerimi kısarak ''Beni oraya geri götüremezsin. Şimdi geri bas.'' dediğimde hiç kıpırdamadan suratıma bakmayı sürdürmesi şaşırtmıştı. Kaşlarımı çatarak ''Sana geri çekilmeni söyledim.'' dediğimde asker ''Ne yani sen kibarca söyleyeceksin ve bende doğru özür dilerim diyerek seni bırakacağım öyle mi? Sen ne yaşadığını düşünüyorsun?'' diyerek hızla bileğimden yakalamıştı. 

K.A.O.S.Projesi: Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin