"Yaşadığım zor şeyleri sırtımda hep bir kambur olarak görürdüm. Canımı yakan, her geçen gün daha da ağırlaşan, nefesimi kesen, adımlarımı yavaşlatan bir kambur. Hayatıma giren iki kişiyle fark ettim gerçeği. Bir kambur olarak gördüğüm acılarım aslın...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
PAMUK ŞEKER VE SPIDERMAN
Kim Jisoo;
Korktuğum şeyi yaşıyordum. Ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerim gözlerinde kaldı. Ji woo'yu alacaktı. En başından olması gerektiği gibi. Gözlerimi kararlı sinirli gözlerinden kaçırdım. Boğazımın yandığını hissederken elimle boğazımı sertçe ovuşturdum. Bana sinirli olduğu belliydi. Ona anlatmadığım için sinirliydi. Ya da bir ikizi olduğunu ve öldüğünü aynı dakikalar içinde öğrendiği için sinirliydi. Ne için sinirli olursa olsun benim tek söz etmeye hakkım yoktu.
"Fotoğrafları var mı?" diye soran lalisaydı. Kafamı olumlu anlamda salladım. Boğazımı temizledim. "Önce ji woo'yu alsak sonra her şeyi daha detaylı anlatırım. Yani bildiğim kadarıyla" Hae in'e bakmıyordum. Onun bakışları üstümdeydi. Fakat bakmayacaktım.
Jeonghan ayaklandı ve Hae In'in yanına gidip omzunu sıktı. "Gidip ilk önce çocuğu alalım" Hae In'i kendine getirmek istiyormuş gibiydi. Öfkesinin dinmesini istiyordu. He In bir anda hızlıca kalkıp kapıya yöneldiğinde bende peşinden hızlıca ayaklandım. Şu anki tek dileğim ji woonun çocuklarla tanışmamış olmasıydı. Ji eun'un anlattığı zorbalıklar aklıma geldikçe kötü oluyordum. Yaşıtlarından korkardı o. Bir cocuk kendinden büyük insanlardan korkarken o kendi gibi görünenlerden korkardı. Dışarı çıktığımızda kendi araba yönelecekken kolumdan tutuldu ve büyük siyah arabaya yönlendirildim. Hae in kolumu tutmuş ve beni kendi arabasına götürüyordu. İtiraz edemedim. Edemezdim de zaten. Ji woo'yu benden almasın diye her şeyi yapabilirdim.
Ön yolcu koltuğunun kapısını açıp bana bakarken birkaç saniye ona baktım. Ne düşündüğünü anlayamıyordum. Bindim yolcu koltuğuna kapımıda o kapatmadan kendim kapattım. Hae in sürücü koltuğuna otururken jeonghan ve lalisa arka koltuğa oturmuştu. Jeonghan arabaya bindiği anda konuştu. "Bu durumda benim kullanmam daha iyi" dediğinde hae in bir şey demeden arabayı çalıştırdı. Kafasında bir sürü düşünce varken kullanması tehlikeliyfi ama şu an bu pek umrunda değil gibiydi. Onun soracağı soruyu lalisa sordu. Birbirlerini iyi tanıyor gibilerdi ne istediklerini biliyorlardı. "Yetiştirme yurdunu navigasyona girer misin?" cevap vermek yerine harekete geçip navigasyona adresi yazdım. Gergindim. Bunun nedeni ji wooydu onu bulacağım durumdan korkuyordum. Mingyu olayını yeni atlatmıştı. Derin bir nefes bıraktım.
"Hae In ji woo'nun yanında durumu bildiğini belli etme" diyen lalisaya neredryse dönüp teşekkür edecektim. Lalisa devam etti. "İlk önce soohyun sonra mingyu o senin gelip bacaklarına sarılmış bir çocukken bunu tekrar tekrar yapmamasının nedeni çevrende iyi insanlar olduğunu düşünmemesi büyük ihtimalle. Sessiz ama davranışlarından zeki bir çocuk olduğu belli. Ben jennieye arayacağım nasıl davranılacağını en iyi o bilir"
Bende konuşmak istiyordum ama aklım sadece ji woodaydı.
"O gün, sizi ilk gördüğümüz gün neden seninle gelmeyi seçti. Hae In'i bırakmayabilirdi ama senin kollarına sığındı" diye soran jeonghanla yola odaklı olan Hae In bile birkaç saniyeliğine bana bakmıştı.
