DEĞER
Yazardan;
Sonunda bahçeden çıkan üçlü ellerini yıkamış ve salona oturmuştu. Chaeryeong hala eve gelmeyen jisooyu aramış ve abisiyle olduğunu öğrenip muzip bir şekilde ji wooya anlatmıştı. Onun enerjisi sunghoonu her defasında daha da şaşırtıyordu. Hayatında bu kadar enerjik bir insan görmemişti. Chaeryeong yine bir hikayesini anlatıyordu. Yaptığı dövmeden bahsettikten sonra boynundaki saçlarını topladı ve dövmeyi göstermek için ikiliye arkasını döndü. Küçük bir sol anahtarı dövmesi vardı. Sunghoon ilgiyle sordu. "Neden sol anahtarı" saçlarını eski haline getiren chaeryeong başlarda soğukluğundan gerilsede şu anda öyle hissetmediği çocuğa cevap verdi.
"Öyle büyük güzel bir anlamı yok sadece müziği seviyorum. Müzik yapmayı ya da müzikte dans etmeyi"
"bence güzel bir anlamı var" dedi sunghoon. Kocaman gülümsedi chaeryeong. "Senin herhangi bir ilgi alanın var mı?"
"buz pateni yaparım" chaeryeongun kaşları şaşkınlıkla kalktı. "Ciddi misin?" sunghoon başını olumlu anlamda salladı. Chaeryeong o an onu buz pateni yaparken izlemek istedi. İstediğini tabi ki de alacaktı. "Belki ben ve ji woo seni bir gün izlemeye geliriz" bu istek karşısında omuz silkti sunghoon. "Olabilir. Beraber kayadabiliriz" heyecanla kıpırdandı chaeryeong. Sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıkan bu çocuk belki de ji woo ile yakınlaşmasına sebep olabilirdi.
İkili birbirlerine bakarken ji woo da alttan alttan onları izliyordu halası, jisoo ve haein için ne düşünüyorsa o da aynısını o an izlediği ikili için düşünüyordu. Minik adam belki de halasına benzemeye başlamıştı.
Chaeryeongun telefonu çaldığında ekranda gördüğü isimle kocaman gülümsedi. "Buna bakmalıyım siz takılın" odadan çıktı ve telefonu açtı.
"Mingyucum sen hiç arar mıydın?"
"Abiye ne oldu chaeryeong?"
"Yeğenime abi mi diyeceğim?" dediğinde mingyu da chaeryeong da güldü. Aralarındaki yaş farkı ve aile bağları baya garipti. "Neredesin?" diye sordu mingyu. "Ji wooylayım. Onunla vakit geçirmek istedim" mingyunun kaşları çatıldı. Ji wooyla o da vakit geçirmek istiyordu. Fakat son yaşananlardan sonra zordu.
"Aah kıskandım seni" dediğinde chaeryeong hızlı ve hevesli bir şekilde konuştu. "Sende gelsene" chaeryeong, mingyu ve ji woonun nasıl tanıştıklarını bilmiyordu. "Yok ben evdeki diğer sakinleri rahatsız edip kalabalık etmeyeyim"
"Evde sadece ben, ji woo ve komşuları var kalabalık etmezsin. Ji woo ile tanış hem. Mükemmel bir çocuk abime aşırı benziyor çok tatlı"
Mingyu o an böyle bir fırsatı bir daha elde edemeyeceğini düşünüp kabul etti. Nereye kadar ji woodan uzak duracaktı ki? Hem hatasını kabul etmişti. Belki ji woo da affederdi onu. Ji woo affedince dayısıda kızmazdı artık.
Chaeryeong telefonu kapatıp odaya dönerken ji wooya bir sürprizi olduğunu söylemişti.
❄️❄️
Adam ağzındakj limonlu lolipopu keyifle yerken oturduğu bankta iyice geriye yaslandı. Bank başkası için rahatsız olabilirdi ama onun gibi yıllarını sokakta geçirmiş biri için hiçte öyle değildi. Telefonu çaldığında bölünen keyfi yüzünden suratını buruşturdu. Ekranda yazan isme baktığında yayıldığı bankta dikleşti. Dedektif seungcheol. Onu neden aradığına anlam veremediği için birkaç saniye ekrana bakakaldı. Ardından kafasındaki düşünceleri bir kenara koyup telefonu açtı. "Dedektif?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Kim Jisoo
Fanfic"Yaşadığım zor şeyleri sırtımda hep bir kambur olarak görürdüm. Canımı yakan, her geçen gün daha da ağırlaşan, nefesimi kesen, adımlarımı yavaşlatan bir kambur. Hayatıma giren iki kişiyle fark ettim gerçeği. Bir kambur olarak gördüğüm acılarım aslın...