Benzerlik
Herkes odanın bir yerine dağılmışken içeriye mutlu çıkan sesiyle chaeryeong girdi. "Albüm buldum. O kadar güzel şeyler varmış ki. Ji woo annen ne kadar da güzel. Bence sen ona benziyorsun" yine her şeyden habersiz olan chaeryeong ortamın garipliğini fark etmeden konuşmuştu. Normalde fark edebileceği bir hava hakimdi salona fakat o mutluluk sarhoşluğundan ya da sunghoon sarhoşluğundan mıdır bilinmez habersizce geziyordu evin içinde. Elindeki albümü ortadaki geniş sehpaya koydu ardından kendi de yere diz çöküp oturdu.
"Bana daha çok benziyor" diyen haeindi. Seungcheol onun bu dediğine güldü. "Bana bile daha çok benziyordur ji woo"
Jisoo kaşları çatık haeini savunma isteğiyle seungcheola döndü. "Abartma, haein gayette benziyor baksana ikisine kör müsün?" haein gülümseyerek jisooya baktı. Kızıl saçlı kadın keşke her zaman onun tarafında olsaydı.
Mingyu çekinerek girdi lafa "bence, bana benziyor" ortamdaki herkes bu dediğine kahkaha patlatırken düz bir suratla duran bir tek ji woo ve jisooydu. Ji woo koltukta oturmuş gözleri chaeryeongun getirdiği albümdeyken jisoo maalesef ki hâlâ mingyuyu affedememişti. O ji woo kadar affedici değildi. Mingyuyla aynı salonda oturmak onu geriyordu. Ji woonun göz yaşlarını sildiğini görmese yaka paça atardı onu bu evden. Ji wooyu bu ortamdan uzaklaştırmakta istiyordu fakat onun hislerine ters bir karar vermekten çekiniyordu. Yine de mingyuyla konuşmalıydı.
"Senden daha körleri varmış" dedi jisoo seungcheola doğru.
"Ji woo paten sürmeyi biliyor musun? Bende biliyorum bir gün beraber süreriz" deyip tuttuğu fotoğrafı göstermişti chaeryeong. Haein fotoğrafı daha yakından görmek istediği için elini uzattığında chaeryeong ona uzatmış ardından da diğer fotoğraflara bakmaya başlamıştı.
Haein elindeki fotoğrafa baktı. Ji woo kafasında mavi kaskı mavi dizlikleri ve mavi patenleriyle bir evin önünde dişleri gözükecek bir şekilde gülümsüyor ve muhtemelen kamerayı çeken kişiye doğru patenini sürüp elini tutmak için uzatıyordu. Haein'in yanında oturan jisoo da fotoğrafı inceledi. Daha önce defalarca kez bakmıştı bu fotoğrafa çünkü ji woonun en net güldüğü fotoğraf buydu. "Mavi rengini çok seviyor olmalı" diyen haein ile kafasını olumlu anlamda salladı jisoo. Arındanda parmağıyla fotoğraftaki bir detayı gösterdi. Ji woonun kolunda mavi boncuklu bir bileklik vardı.
"Bilekliği babasından hediyeymiş sonra bir şekilde kaybettiğini söyledi ji eun. Çok severmiş bilekliğini" haein fotoğrafı daha yakından görmek için yakınlaştırdı. Mavi boncuklu bilekliğin tam ortasında da sarı gülümseyen suratlı bir boncuk vardı. "Ji wooya aynısını alıp vermeye cesaret edemedim" diyen jisooyla haein ne demek istediğini anlamış ve dudaklarını birbirine bastırarak kafasını olumlu anlamda sallamıştı.
Jisoo derin bir nefes bırakırken ji wooyu gülümseyerek izleyen mingyuya bakışlarını dikmişti. Mingyu ona dik dik bakan kadının bakışlarına çekinerek karşılık verdiğinde jisoo başıyla odanın dışarısını şaret etmişti. Mingyu ilk önce haeine bakmıştı haein kafasını olumlu anlamda sallayınca odadan çıkmak için sakince ayaklandı. Ji woo fotoğraflara bakarak konuşan chaeryeonga odaklanmışken jisoo da ayaklandı. Arkalarından haeinin geldiğini bilerek çıktılar odadan. Jisoo anında mingyunun koluna yapışmış ve onu mutfağın kapısından sertçe iktirmişti. Haeinin de mutfağa girmesini bekledikten sonra mutfağın kapısını kapatmıştı. Haein jisoonun ne yapacağını bildiğinden engel olmadı.
Mingyu bunu hak etmişti. Ama yine de burada yanlarında olması daha sağlıklıydı.
Jisoo bangonun üstünden aldığı meyve bıçağıyla birkaç adımda mingyu hiçbir şey anlamadan dibinde bitmiş ve sağ eliyle mingyunun çenesini sertçe tutmuş elindeki bıçağı da gözüne hizalamıştı. "Şaka yaptığımı sanıyordun herhalde ne kadar ciddi olduğumu görmek ister misin?" jisoonun daha önce de bu yüzüyle karşılaşmış olan mingyu sakin kaldı. Yüzüne bıçak doğrultulmasına babasından da alışkındı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Kim Jisoo
Фанфик"Yaşadığım zor şeyleri sırtımda hep bir kambur olarak görürdüm. Canımı yakan, her geçen gün daha da ağırlaşan, nefesimi kesen, adımlarımı yavaşlatan bir kambur. Hayatıma giren iki kişiyle fark ettim gerçeği. Bir kambur olarak gördüğüm acılarım aslın...