IX

340 44 20
                                    

Bölümü paylaşmadan son kontrol
yapayım derken az kalsın yanlışlıkla
bölümü siliyordum 😅🤗🤧

× × × × ×

| 14 Mayıs 2018 Pazartesi • 00.27

| Anıl

  Bahçe kapısından giriş yaptığımda telefonumdan yine bildirim sesi yükseldi. Kimin bana yazdığını bilmem ya da anlamam zor değildi. Telefonu çıkarıp Alperen'in ne yazdığına baktım.

Alperen: Gittin mi eve?
Alperen: Hesaplarıma göre şu ana kadar gitmiş olman lazım
Alperen: Ama hâlâ mesaj atmadın

  Az daha sabretse beklediği mesaj gelecekti. Ama duramıyordu bir. Akşamki hâlinden ve tofitasını almamam yüzünden bir değişik gibiydi sanki. İlk defa öyle görünce onun için endişeleniyor, sorunca da bir türlü söyleyemediği şeyin ne olduğunu fazlasıyla merak ediyordum.

Anıl: Daha evde değilim
Anıl: Bahçeye yeni girdim

  Mesajları gönderip anında cevap vereceğini bildiğim için telefonu geri cebime koymadan merdivenleri çıktım. Giriş kapısının şifresini girmeden ekrana kısa bir bakış attığımda yazıyor yazısını görmemle güldüm. Bir kere de olsa şaşırtmıyordu.

  Şifreyi girerek sonunda apartmana giriş yaptığımda rahat bir nefes verdim. Yorucu ama Alperen sayesinde bir o kadar da güzel bir günün sonunda, sonunda apartmana giriş yapabilmiştim. Az kalmıştı eve ulaşmama. Evimiz de birinci katta olduğu için hemen girebilecektim eve. Zile basıp kapının açılmasını beklerken Alperen'in mesajına baktım.

Alperen: Foto at gidince
Alperen: Bakim sana ;)

  Gülerek cevap vereceğimde kapı açıldı. Kapının bu kadar hızlı açılmasını  beklemiyordum. Hatta annem açar ve bir şey demeden gider diye düşünsem de kapıyı açan küçük kız kardeşim Nur'du.

  Beni görünce "Abi!" diye bağırıp bacağıma sarıldı. Onun açmasını beklemediğim için şaşırırken kapının önünde kalmamak adına Alperen'in mesajını cevaplamadan ekranı kilitleyip telefonu cebime koydum.

  Ayakkabılarımı çıkardığım için Nur'a "Ayaklarını ayaklarımın üzerine koy." dedim. Sarılmayı bırakmadan dediğimi yaptı ve ayaklarını ayaklarımın üzerine koydu. Düşmesin diye onu sırtından tutup "Sıkı tutun." diye de tembihledim. Kolları bacaklarımı sıkınca tutunduğunu anlayıp topuklarımın üzerinde penguen yürüyüşü yaptım ve ikimizi de eve soktum.

  İkimizi yürütme şekline o seslice gülerken eve girince indi ayaklarımın üzerinden. Kapıyı kapatıp boylarımızın eşitlenmesi adına dizlerimin üzerine çöktüm. "Sen niye hâlâ uyumadın cimcime?"

  "Seni bekledim."

  "Ama saat on iki ve sabah okulun var."

  Sol kaşım hafif havalanmış bir şekilde söylemiştim ona. Dudaklarını dediğime üzülmüş gibi büzdü ve başını salladı. Elimi kaldırıp yüzünü çekiştireceğimde annemin dediğiyle öylece kalakaldım.

  "Uykusunu bu kadar çok düşünüyorsan sürekli Alperen'inin yanında duracağına az erken gelseydin."

  Annem bu cümlesiyle salonun kapısında belirirken ikimizin de bakışları annemi buldu. Kollarını göğsünde birbirine bağlamış bir şekilde bize bakıyordu. Keyfimin aniden kaçtığını hissettim. Ona ifadesizce bakarken Nur'un "Şimdi uyurum ben. Lütfen kavga etmeyin." demesiyle o üzülmesin diye sesimi çıkarmadım. Çünkü küçük olduğu için en çok o etkileniyordu.

Belirsiz • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin