× × × × ×
| 6 Mayıs 2018 Pazar • 12.29
| Anıl
"Anıl."
Annemin sesi kulaklarımda yankılanırken uzun zaman sonra adımı onun ağzından duyduğum için sesin nereden geldiğini algılayamıyordum.
"Anıl."
Ses yine yankılandı.
Ancak bu sefer sesi öncekine göre daha güçlü ve daha yakından geliyordu. O anda odamın kapısının açıldığını fark etmemle yavaşça gözlerimi aralamaya çalıştım. Annem uzun zaman sonra odama gelmiş, bana ters ters bakarak tepemde dikiliyordu. Gözlerimi yeni uyandığım için ayrık tutamazken, bir şey demeden geri kapattım.
Gözlerimi geri kapatmam annemi kızdırmış olmalı ki "Kalk." dedi kızgın çıkan sesiyle. Sesi her zamanki gibi soğuk ve sevgiden yoksundu. Bir şey demek istemediğim için "Hıhım." diyerek başımı ağırca salladım ve örtümü üzerime çektim. Tabii annem beklemediğim bir şey yaparak anında örtümü açıp, "Saat kaç olmuş illa ayağınıza mı geleceğiz uyanmanız için?" diye bağırmıştı.
Yüksek çıkan sesi kulaklarımı uğuldatırken kaşlarımı çattım. Sanki normal bir bağırış değildi de megafonla kulağımın dibinde bağırmış gibiydi.
"Kime diyorum ben?"
Her zamanki gibi yine üzerinde olan bu sinirini anlamlandıramıyordum. Tekrar bağırmasıyla sol gözümü açmadan aralamakta zorlandığım sağ gözümle ona bakmaya çalıştım.
"Saat kaç ki? Kalkarım birazdan."
Sesim yeni uyandığım için olsa gerek boğuk çıkmıştı. Uykulu hâlime rağmen sesimin iğrençliği karşısında yüzümü buruşturmadan alıkoyamadım kendimi.
Annem, ona olan sorumla tepemde dikilmeyi bıraktı ve söylenerek odamın kapısına ilerledi. "Kaçsa kaç, kalk artık. Sen burada horul horul uyurken şu arkadaşın olacak kuru kene kılıklı Alperen de beni arayıp sen-" dediği an anında bütün uykum kaçmış, kalan lafını bile dinlemeden hızla yatağımda doğrulup ona baktım.
"Alperen mi?"
Soruma başını salladı. "O."
Annemin bunu demesiyle saati öğrenmek için baş ucumda asılı olan duvar saatine baktım. Öğlen on iki buçuğa geliyordu.
Dün telefonu kapatmadan önce babasıgil evde olmadığı ve aklından geçen planla kütüphaneye gitmeyelim demişti. Bende onsuz gitmeyeceğim için teklifini kabul etmiştim.
Eve gelince de dibimden geçen tırın etkisini hâlâ üzerimde hissettiğim için alarm kurmak aklıma bile gelmemişti. Telefonu şarja takıp, kendimi direkt yatağa atmış ve anında da olduğum yere sızıp uyuyakalmıştım.
Gitmediğimiz için laf duyma konusunda bugünlük rahattım. Ancak görüşünce cevap vermemem yüzünden kesinlikle içimden geçecekti.
Yutkunarak yatağımdan çıkıp, ne kadar aradığını ve mesaj yolladığını görmek için şarja takıp masanın üzerine bıraktığım telefonumu aldım ve hızla kilit ekranından gelen bildirimlere bakmaya başladım.
Alperen'le alâkalı olmayan her bildirimi bakmadan sildim.
| Alperen
3 cevapsız arama
8 yeni mesajBunlar yetmezmiş gibi whatsapp'tan da bir sürü yazmıştı. Son mesajını okumamla alt dudağımı gerginlikle dişleyip mırıldandım.
"Aha, bittim ben."
"O kuru keneden mi korkuyorsun sen?"
Annemin sorusuyla kaşlarım çatılırken ona baktım. Hâlâ gitmemişti ve onun bugün buraya geldiğini unutup ağzımdan az önceki cümlemi kaçırmıştım.
"Neyse. Ben gidiyorum sen de geri yatıp da yeniden uyumaya kalkma."
Başımı sallamakla yetindim dediğine. O da bunu yaptığımı görünce çıktı odamdan.
O kapımı kapatınca bakışlarım tekrar Alperen'in mesajlarını buldu.
Benim telefonu şarja takıp bırakmamdan itibaren mesajları yerini sakinden yavaş yavaş sinirli ve kırgın hâle bırakıyordu. Hatta en sonunda da en fazla on dakika içerisinde mesajına geri dönüş yapmazsam benimle bir daha konuşmayacağına dair tehdit bile etmişti.
Tehditi gerçekleşirse düşüncesiyle ürperdim. Aklıma annemin az önceki dediği gelirken zorla gülümsedim.
Durum annemin dediği gibi değildi. Alperen'den korkmuyordum. Onunla alâkalı korktuğum tek şey onu kaybetmekti. Bir gün ona haber vermeden uyuyup mesajlarına cevap vermediğim için benden uzaklaşması ve onu bir daha görememe düşüncesinden korkuyordum. Daha onun bana kırgın ya da küs olması bile hayatımı sikerken, kaybettiğimde onun sayesinde toparladığım kendimi ikinci kez toparlayamayacağımı biliyordum. Erkek olsa da varlığı bana iyi geliyordu.
Bu ihtimali kafamdan silerek tekrar yatağıma yattım ve whatsapp'a girdim. Benim girmemle yeni çıkmış olmalı ki son görülmesi 12.34'dü. Yani saniyeler öncesiydi. Kilit ekranında okuyamadığım tüm yazdıklarına baktım ve cevap yazmaya başladım.
Anıl: Günaydın 🥺
Anıl: Dün eve gelir gelmez uyuyakalmışım
Anıl: Daha yeni uyandım
Anıl: O yüzden cevap veremedim ve aramalarına dönmedim
Anıl: Seni meraklandırmak istemedim
Anıl: Özür dilerimMesajlarımı gönderip çıkmadan onun girmesini ve cevap vermesini beklemeye başladım. Birkaç saniye içerisinde çevrimiçi oldu. Cevap yazmaya başladığında korkudan heyecanlandım.
Alperen: Günaydın :)
Sadece bunu göndermesi, laf etmediği için başta şaşkınlığıma neden olsa da tekrardan yazıyor olmasıyla henüz bir şey demediğini fark ettim. Sakince yazmasını bekledim yine. Bana kızmasına hazırdım.
Alperen: Özür dilemene gerek yok
Alperen: Uyurken de bana haber verecek hâlin yok ya
Alperen: Kendine bir şey yapacaksın diye kendimi tutamıyorum ama bir şey yapmadan bana cevap vermemene alışmam lazım
Alperen: Sürekli bana yazacak değilsin ve ben de senin yanında olacak değilim
Alperen: Bazen bir arkadaşa göre çok abartıyorum
Alperen: Sen de sıkılmışsındır zaten
Alperen: Bu kim de yerini bilmeden sürekli bana böyle yapıyor diyorsundurYani birkaç sefer bir arkadaşa göre fazla abarttığını düşündüğüm zamanlar olmuştu. Bunu inkâr edemezdim ama bu durum onun düşündüğünün aksine benim hoşuma gidiyordu. Bir kişi tarafından da olsa önemsenmek, sevildiğimi görmek bana kendimi tarif edemeyeceğim kadar değerli hissettiriyordu.
Anıl: Hayır
Anıl: Böyle yapman hoşuma gidiyor|
Anıl: SıkılmadımAnında gördü mesajımı. Cevap yazmaya başladığında kendimi tutup ona bu yazdığımı göndermememin iyi olduğunu düşündüm. Yanlış anlayabilirdi. Gerçi ona sırnaşmalarımın yerine bunu mu yanlış anlardı, orası da meçhuldü.
Alperen yazıyor...
Alperen: Hım
Alperen: Bunu duymak beni biraz da olsa rahatlattı
Alperen: Anıl
Alperen: Bize gelsene
Alperen: Babamgil evde yok :)× × × × ×
Aslında bölüm devam edecekti ama
uzun bölümlerin sıktığını düşündüğüm
için burada kesiyorum. Diğer bölümü bu
bölümün devamı olarak yayınlarım.Bu arada bu hikâye pek sevilmedi
galiba :(

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belirsiz • [bxb]
NouvellesTek isteği ailesi tarafından görülmek olan 22 yaşında bir gençti Anıl. Ancak ailesi onu hiçbir zaman görmemişti. Üstüne isteklerini anlamayarak, her zaman onun varlığını ve isteklerini yok saymışlardı. Anıl, onların ilgisizliği ve yok sayışıyla artı...